'Prezervatif HIV’den korunmada hâlâ önemli'
19 Temmuz 2015DW: Kanada'nın Vencouver ketinde düzenlenecek Uluslararası AIDS Toplumu Konferansı (IAS) göz önünde bulundurulduğunda HIV/AIDS ile ilgili olarak hangi konuların ön planda olduğu söylenebilir?
Norbert Brockmeyer: Benim için en önemlisi toplumun tüm kesimlerinin aydınlatılması, özellikle de AIDS'in en yüksek oranda görüldüğü ülkelerde. Çifte strateji uygulanmak zorunda: İnsanlar bu virüsün bulaşıcı olduğunu ve bulaşma yollarını bilmek zorundala. HIV'in bulaşması durumunda da sağlıklarını korumak için en erken dönemde ilaca erişim imkanlarına sahip olmalılar. Bu ilaçlar, virüsün cinsel partnerlere bulaşma ihtimalini önemli oranda düşürüyor. Yani ilaçlara erişim benim açımdan en önemli konuların başında geliyor; tabii ki konferansta da tartışılacak konulardan biri olacaktır.
DW: Önleyici tedavinin (Profilaksi) önemi nedir?
Norbert Brockmeyer: Avrupa'da yürütülen iki araştırmanın sonuçlarına göre, HIV'in bulaşma riskinin yüksek olduğu kişilere uygulanan korunma amaçlı tedavi çok başarılı sonuçlar verdi. Bu araştırmalar mutlaka konferansta önemli tartışma konularından biri olacak. Özellikle de şu sorular tabii: Avrupa'da elde edilen verileri genellemek mümkün olur mu? Profilaksi kimlere için uygun? Böyle bir önleme tedavisi kimleri hedef alıyor? Zorluklar neler? Bu tedavi, tedavinin uygulandığı kişiler için ne anlama geliyor?
Çok fazla soru, az sayıda yanıt var. Prezervatif hâlâ önemini koruyor. Profilaksi, prezervatif ikame eden bir yöntem değil. Yalnızca, prezervatifin sunduğu imkanları daha da genişletiyor.
DW: AIDS araştırmaları hangi aşamada?
Norbert Brockmeyer: Bağışıklık sistemindeki etkileşimlere yoğunlaşan çok yoğun bir araştırma aktivitemiz var. Bağışlık sistemi ile virüs arasındaki etkileşime dair artık eskiye nazaran çok daha fazla şey biliyoruz. Böylelikle, yeni tedavi yöntemleri de gündeme gelebiyor. HIV'e karşı etkin bir aşı geliştirilmesi yönünde önemli olanaklar görüyoruz. Fakat bu konuda araştırmaların ilerleme kaydetmesi gerekiyor. Bu araştırmaların en güzel yanı da HIV odaklı olmamaları, tüm araştırma dünyası sonuçlardan faydalanıyor. Diğer hastalıkların ve enfeksiyonların tedavisi açısından da büyük kazanımları oluyor.
DW: Avrupa'da HIV'in en fazla etkisinde kalan ülkeler hangileri?
HIV vakaları Doğu Avrupa, yani Rusya ve Ukrayna'da çok sık görülüyor. Bunun ekonomik nedenleri olduğu gibi, HIV enfeksiyonlarına yönelik siyasi ve toplumsal bakış da önemli rol oynuyor. Rusya bunun bir örneği: Enfeksiyonlar konusunda açık bir yaklaşım sergilenmediği, virüs taşıyıcılarına ikinci sınıf insan muamelesi yapıldığı sürece bir önleme stratejisi de hayata geçirilemez. Çin'de de görüldü bu. Yıllar önce HIV resmi olarak ciddiye alınmadı, virüs taşıyıcıları toplumdan dışlandı. Daha sonra Çin çok açık bir politika uygulamaya başladı ve bu politikayla başarılı da oldu. Bu problemlere açık ve liberal bir anlayışla yaklaştığımız takdirde başarılı olabiliriz. Baskı yaptığımız sürece, HIV'le mücadeleyi kaybederiz.
©Deutsche Welle Türkçe
Gudrun Heise
(Norbert Brockmeyer Bochum Ruhr Üniversitesi Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Merkezi'nin yöneticisi ve araştırmacılarından.)