1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
PolitikaPolonya

Polonya'da muhalefet liderine siyasi yasak getirme girişimi

Jacek Lepiarz
3 Haziran 2023

Polonya'da yapılacak genel seçimler öncesinde siyasi gerilim tırmanıyor. İktidarı kaybetme endişesi taşıyan sağcı PiS partisi, yeni bir yasal düzenleme ile muhalefet lideri Tusk'u devre dışı bırakmaya hazırlanıyor.

https://p.dw.com/p/4S4In
Asiri sağcı iktidar muhalefetin en güç adayı olarak kabul edilen Donald Tusk'u itibarsızlaştırma ve siyasetten men etmeye hazırlanıyor.
Asiri sağcı iktidar muhalefetin en güç adayı olarak kabul edilen Donald Tusk'u itibarsızlaştırma ve siyasetten men etmeye hazırlanıyor. Fotoğraf: Jaap Arriens/NurPhoto/picture alliance

Polonya Cumhurbaşkanı Andrej Duda, sekiz yıllık görev süresince hiçbir zaman muhalefetteki liberallerin ilgi alanına girmemişti. Muhalefet, Polonya parlamentosunda iktidar oyları ile kabul edilen tartışmalı yasal düzenlemeyi veto etmesi için geçen hafta Duda'nın peşini bırakmadı. Söz konusu düzenleme, Rusya'nın Polonya'nın iç güvenliğine etkisinin araştırılması için bir devlet komisyonu kurulmasını ve 2007-2022 arasındaki dönemin incelenmesini öngörüyor. Böyle bir inceleme ise halihazırda muhalefetin en güçlü adayı, Avrupa Birliği (AB) Konseyi eski başkanı Donald Tusk'un önümüzdeki seçimlere katılmasını engelleyebilir.

Muhalefet, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'dan yapılan ilk açıklama üzerine umutlanmış ve Duda'nın söz konusu düzenlemeyi imzalamayacağı izlenimi doğmuştu. Ancak sonrasında işler başka gelişti. 

Duda düzenlemeyi imzaladı

Cumhurbaşkanı Duda, daha sonra, hafta başında, beklenmedik bir şekilde söz konusu düzenlemeyi imzalayacağını duyurdu. Bu açıklama sonrası da muhalefetin ve ülkedeki liberallerin umudu bir anda yerle bir oldu.

Duda, imzaladıktan sonra düzenlemeyi incelemesi için Anayasa Mahkemesi'ne göndereceğini belirttiyse de bunun sadece göstermelik bir adım olduğu yorumu yapılıyor. Çünkü iktidarın hazırladığı yasayı inceleyecek olan Polonya Anayasa Mahkemesi zaten hükümetin kontrolünde. 

Düzenlemeyle kurulması hedeflenen komisyon, öncelikle Ukrayna Savaşı öncesinde ülkenin enerji politikasını mercek altına alacak. Bunda da elbette Rusya'dan satın alınan doğal gaz ve petrol büyük rol oynuyor. İktidardaki aşırı sağcı Hukuk ve Adalet Partisi (PiS), 2007-2014 yıllarında Polonya Başbakanlığı yapan Donald Tusk'u ülkeyi enerji alanında Rusya'ya bağımlı hale getirmekle suçluyor. Tusk, Rus-Alman doğal gaz boru hattı Kuzey Akım'a yeterince karşı gelmemek, direnmemekle eleştiriliyor.

Başbakan Yardımcısı Jaroslaw Kaçinski bu gerekçelerle geçen yıl Tusk hakkında inceleme başlatılmasını talep etmişti.

Aşırı sağcı PiS lideri Kaçinski
Aşırı sağcı PiS lideri Kaçinski Fotoğraf: Hubert Mathis/ZUMA/dpa/picture alliance

Muhalefet ve muhalif medya da PiS'in planladığı düzenlemeyi "Lex Tusk" olarak niteliyor. Eski Roma döneminden kalma bir kavram olan "Lex" belirli bir amaç için yapılan yasal düzenlemeleri kastediyor. Polonya'daki düzenlemenin Tusk hedef alınarak çıkarıldığı düşünüldüğünden "Lex Tusk" olarak niteleniyor.

Kurulacak komisyon, yapısal olarak aslında idari bir organ niteliğine sahip. Ancak parlamento komisyonlarından daha fazla yetkiye sahip olması sebebiyle suçlu bulduğu kişileri 10 yıla kadar görevden men edebilecek güce sahip. Tusk'un da böyle bir ceza ile karşılaşması muhtemel görünüyor.

Muhalefet lideri Donald Tusk düzenlemenin kabul edildiği gün, "Bugün kendine en tehlikeli rakibi durdurması hedeflenen bir komisyona evet diyen korkakları gördünüz" diyerek kamuoyuna seslenmiş, ayrıca anayasanın ihlal eden düzenlemeyi kabul eden milletvekillerinin pişman olacağını söylemişti.

"Komisyonun anayasal zemini yok"

Hukukçu ve insan hakları uzmanı Marcin Wiacek de tartışmalarla ilgili olarak "Polonya Anayasası'nda, PiS'in iktidar çoğunluğuyla geçirdiği düzenlemeyle bir idari komisyon kurulmasının hukuki zemini yok" görüşünü savunuyor. "Demokratik hukuk devletinde cezalar mahkemelerce suç olarak tanımlanan fiiller için verilir, kurulması planlanan komisyonsa fiiliyatın vuku bulduğu dönemde suç sayılmayan kimi eylemleri cezalandırmakla yetkili" diyen hukukçu Wiacek'e göre, idari bir organın yargının işlerine karışması kabul edilemez.

Vatandaş inisiyatiflerinden sorumlu muhalefet milletvekili Pawel Kowal ise çekincelerini daha çarpıcı kelimelerle dile getiriyor ve "Otoriterliğin bir aşama daha üzerine çıktık" diyor. Kowal sözlerini "Vatandaş artık bilsin ki bundan böyle normal seçimler yapılması imkansız ve seçimlerde fırsat eşitliği de yok" diye sürdürüyor.

Polonya'daki aşırı sağcı iktidar, muhalefet lideri Tusk'u "Almanya'nın uşağı" diye niteliyor. Söz konusu düzenleme mecliste oylanırken asiri iktidar milletvekilleri "Hadi Berlin'e, hadi Berlin'e" diye sloganlar attı.
Polonya'daki aşırı sağcı iktidar, muhalefet lideri Tusk'u "Almanya'nın uşağı" diye niteliyor. Söz konusu düzenleme mecliste oylanırken asiri iktidar milletvekilleri "Hadi Berlin'e, hadi Berlin'e" diye sloganlar attı. Fotoğraf: Czarek Sokolowski/AP Photo/picture alliance

Avrupa Birliği Adalet Komiseri Didier Reynders de düzenlemenin endişe verici olduğu görüşünde. Reynders, "Bir yasayla bir komisyon kuruluyor ve o komisyon da yargı kararı olmadan bir Polonya vatandaşının resmi bir göreve seçilmesini engelleyebiliyor" diye tepkisini dile getirdi. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanlığı ise daha yumuşak bir açıklamayla dikkat çekti. Bakanlık, düzenlemenin özgür ve adil seçimlerin yapılmasını engellemek amacıyla kötüye kullanılabileceği yönünde uyardı.

Rapor devlet sırrı olarak kalacak

Kurulacak özel komisyon, meclis tarafından seçilmiş dokuz kişiden oluşacak. Komisyonun başkanını ise başbakan atayacak. Komisyonun üyeleri devlet kurum ve dairelerinden her türlü bilgi ve belgeyi, hatta gizli olan veya dışarıya kapalı olan bölgeleri bile talep edebilecek. Komisyon çalışmalarına bu ay içinde başlayacak. Muhalefet de komisyonu boykot edeceğini duyurdu.

Komisyonun gizli olan tek şeyi ise görünüşe göre hazırladığı rapor olacak. Komisyonun ilk raporunu sadece ilgili birimlere 17 Eylül'de sunması bekleniyor. Bu tarihin de tesadüfen seçilmediği anlaşılıyor. 17 Eylül 1939'da Stalin, Hitler ile yaptığı anlaşmadan sonra sınırı aşarak Polonya'nın doğusunu işgal etmişti, onun yıldönümü, sembolik bir tarih.

İktidar kanadı endişeli

Aşırı sağcı PiS'in taşıyıcı gücü olduğu Birleşik Sağ İttifakı kamuoyu anketlerinde yüzde 33'le önde görülüyor, ancak buna rağmen endişeli. Bu oranla iktidarı tek başına yönetemeyecek ve bir koalisyon ortağına ihtiyacı olacak ki onu bulması da kolay değil. Dolayısıyla hükümet kanadında kaygılı bir dönem yaşanıyor.

Aşırı sağcı iktidarın seçim hediyeleri, mesela çocuk parasını 176 euroya yükseltmesi de, anketlere pek yansımış gibi görünmüyor.

Polonya'daki sağcılara göre seçimler "iyi ile kötü" arasında bir hesaplaşma. Onlara göre muhalefetin iktidarı devralmak gibi bir hakkı da zaten yok.

Muhalefet lideri Tusk ve diğer muhalifler ayrıca "Almanya'nın işbirlikçileri" veya "Rusya'nın adamı" şeklinde itibarsızlaştırılıyor. İktidar vekilleri, mecliste söz konusu düzenlemeye ilişkin oylamayı izleyen Tusk'a "Hadi Berlin'e, hadi Berlin'e" diye bağırmıştı.

Tusk protesto yürüyücü çağrısı yaptı

Muhalefet lideri Tusk, 4 Haziran Pazar günü için bir protesto yürüyüşü çağrısında bulunmuştu. Daha önce "Zamlara, hırsızlığa ve yalana karşı özgür seçimler, demokratik ve Avrupa taraftarı bir Polonya için" yapılacağı belirtilen yürüyüş "Lex Tusk" yasasının kabul edilmesi sonrasında daha başka bir anlam kazanacağa benziyor.

Muhalefet, yürüyüşün komünizmin dağıldığı 1989'den bu yana yaşanacak en büyük proteso olmasını umut ediyor. Tusk, Twitter'da yaptığı paylaşımda, "İktidar 4 Haziran'dan itibaren korkuya kapılacak, insanlar da herşey değiştirebilecek güce sahip olabildiğini görecek" dedi.

Aşırı sağcı PiS ise Çarşamba günü, Nazilerin insanları yok ettiği Auschwitz Kampı görseli ve onu çağrıştıran sesleri de içeren bir video paylaşarak muhalefetin yürüyüşünü itibarsızlaştırma girişiminde bulundu. Altı milyon Yahudi'nin soykırıma uğradığı olayın siyasete malzeme edilmesi yoğun tepkilere yol açtı. Auschwitz-Birkenau kampında yaşananların kayda geçmesinden ve gelecek kuşaklara aktarılmasından sorumlu oluşum ve müze yönetimi ise videoyu "Milyonlarca kurbanın anısına yapılmış saygısızlık" diye niteledi.

DW Türkçe'ye VPN ile nasıl erişebilirim?