Paris’in durduğu gün
11 Aralık 2018Fransa’nın başkenti Paris Kasım ayı ortasından bu yana "Gilets Jaunes” yani Sarı Yelekliler olarak adlandırılan grubun protestolarına sahne oluyor. Eylemler akaryakıt zammını protesto etmek amacıyla başladı ancak zamanla hükümet ve Macron karşıtı gösterilere dönüştü. Fakat 1 Aralık Paris için bir milat gibiydi. Çünkü o gün yaşananlar olağandan daha farklıydı. Genelde ellerinde bayraklar şarkılar söyleyerek ilerleyen barışçıl göstericilerin yerini öğle saatlerinde maskeli protestocular aldı. Champs-Élysées Meydanı’ndaki Zafer Anıtı önünde polisle çatışmaya başladılar. Etrafta arabaları yıkıp dükkanlara zarar verdiler.
Sokak olaylarını yakından takip eden ve Köln Radyosu’na konuşan siyasal bilimci Ayşen Uysal da son olayların farkına dikkat çekiyor. Uysal, “Fransa’da genelde şiddet eylemlerini kullananlar, Fransızların kırıcılar olarak adlandırdığı gruplar ve anarşistlerdir. Polisler eylemlerde bu grupları özellikle kontrol atında tutar. Ancak burada daha farklı kesimlerin şiddet repertuarına başvurması bakımından bir farklılık görüyoruz” diyor.
Onlarca kez Paris’i ziyaret edip onun hep güzelliklerle anılan yönünü tanıyan biri olarak bu kez çok daha farklı bir Paris ile karşılaştım. Eylemlerin en şiddetlisinin yaşandığı gün olayların tam da ortasında kaldım. Sabah saatlerinde onlarca polis minibüsü Notre Dame Katedrali yakınlarında kaldırımlara dizilmişti. Eylemciler yaklaştıkça Katedral yakınındaki Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polislerin telaşı da arttı. Hemen yakınlardaki metro ve tren istasyonlarının demir sürgüleri çekildi. Hiçbir şekilde meydana ulaşım mümkün değildi. Son olarak polisler Emniyet Müdürlüğü’nün de devasa demir kapısını çekip içeriye geçtiler. Katedralden 5 dakika yürüme mesafesinde yer alan Tuileries Jardin'e yaklaşınca Sarı Yelekliler de karşıda göründü. Bir yanda polisler bir yanda eylemciler… Polis Rue de Rivoli üzerinden geçişlerini izledi. Herhangi gibi müdahalede bulunmadı önce. Ancak göstericiler bir yandan molotof kokteyli atıp bir yandan da yoldan geçen arabalara tekme atarak ilerliyordu. Gelişmelerin çok da barışçıl ilerlemeyeceği belliydi. Etrafta yer alan telaşlı turistlere ise sığınak olarak bir tek açık kalan metro durakları kalmıştı. Ancak metroya binip daha güvenli bir bölgeye gitme hayali de pek gerçekçi değildi. Çünkü eylem bölgeleri -ki bunlar daha çok merkezi turistik bölgeler- üzerindeki metrolar hiçbir durakta durmadı. Son durağa kadar gidip yine oradan bir başka son durağa geçmekten başka bir çare kalmadı.
Etrafta bilgi alınabilecek çok fazla görevli de olmayınca yüzlerce insan Paris’in yer altında mahsur kaldı. Benim tek çıkış bulabildiğim nokta 2 saat kadar sonra lüks mağazaların bulunduğu Haussmann Bulvarı oldu. Ve burası da en şiddetli çatışmaların yaşandığı bölgelerden biriydi. Biber gazları arasında dışarı çıkabildim. Ve kendimi yine çatışmaların arasında buldum.
Bölgedeki Printemps ve Lafayette gibi lüks mağazalar tüm müşterilerini tahliye etmişti. Çoğu Çinli binlerce turist ellerinde alışveriş çantalarıyla ne yapacağını bilemeden sığınacak bir yer aramaya başladı. Çoğu, mağazalar içinde güvenlikli bir yerde beklemek yerine dışarı atılmış olmaktan dolayı öfkeliydi. Bazı Çinlileri yakınlardaki Çin restoranları kabul etti. Ancak geri kalan binlerce insanın yaklaşan toz ve dumanın kendilerine zarar vermeden geçmesini beklemekten başka yapabileceği bir şey yoktu. Köşe başlarına, park yerlerine sığınıp beklediler. Akşam 6 civarı çatışmalar hafifledi. Yine saatlerce uğraş sonrası otelime gitmek üzere Concorde Meydanı’na ulaştım. Paris, gece karanlığında ıssız bir ada gibiydi. Her zaman arabaların geçtiği, turistlerin fotoğraf çektirmek için akın ettiği Concorde Meydanı ve Paris'in simgesi Champs-Élysées'ye giriş çıkışlar durdurulmuş, tüm bölge polis kordonu altına alınmıştı. 5 dakikalık kimlik kontrolü sonrası girebildim. Polis "gösteriler akşam da devam edecek mi" soruma "Bilmiyorum, bekliyoruz" yanıtını verdi. Yanıt çok gecikmeden geldi. Gece Rue de Rivoli üzerinde patlayan bomba ve kurşun sesleri, kırılan camlar ve çığlıklar eşliğinde uykuya dalmaya çalıştım.
Fransız hükümeti, gerçek somut adımları da o geceden sonra atmaya başladı. Cumhurbaşkanı Macron, G20 Zirvesi için bulunduğu Arjantin’den geri dönüp Champs-Élysées'de incelemelerde bulundu. Son olarak asgari ücret sınırını yükselteceğini ve emeklilerin maaşlarından daha az vergi kesileceğini açıkladı. Ancak bu tavizler Sarı Yelekliler'i ikna etmişe benzemiyor. Fransa'da bu hafta sonu da yeni eylemler bekleniyor. Eylemler ne kadar şiddetli olacak bilinmez. Ancak şu kesin: Eylemciler hala öfkeli, siyaset endişeli, turistler ise hayallerindeki Paris’i kaybetme telaşında…
Başak Sezen
© Deutsche Welle Türkçe