'Oyumuzu kendimize vereceğiz'
16 Haziran 2018"Oyumuzu kendimize vereceğiz." Konuştuğum ilk Diyarbakırlı seçmenden aldığım bu cevap, Sosyal Araştırmalar Merkezi SAMER'in Koordinatörü Yüksel Genç'in bölge seçmeniyle ilgili bana bir saat önce söyledikleriyle bire bir aynı. Herkesin oyuna talip olduğu HDP'li Kürt seçmen "Cumhurbaşkanlığı seçiminde kimi seçeceksiniz?" sorusunu böyle cevaplıyor. Sonra ekliyor: "Selahattin Demirtaş!"
Ö.Ç. esnaf, 40 yaşında. Coşkuyla "Adayların en yakışıklısını, Selahattin Demirtaş'ı seçeceğiz!" diyor. Muharrem İnce'nin CHP'nin geleneksel politikasından ayrıldığı kanaatinde: "Kürt sorununu kabul ediyor. Ama bu tür çözüm vaadlerini daha önce de duyduk" diyor. "Tüccar işinin iyi gitmesine bakar. Bazılarımız en başta çözüm ve huzur vadettiği için Erdoğan'a oy vermiştik, ama vadedilenin tam tersini yaşattı. Şimdi barış sürecinde kazandığımız parayı bitirmek üzereyiz" diyor. Herkes çok bunalmış. Ö.Ç. "İnsanlar bir çıkış yolu arıyor. Partimizin belirttiği yönde oy kullanırız. Ama insanlar o kadar usandı ki, 'Erdoğan'ın karşısında Netanyahu çıksa, ona oy veririm' diyen bile var" diye anlatıyor durumu. Ö.Ç.'ye göre AKP'nin ve Erdoğan'ın oyları bu seçimde azalacak. "Mesela dayımlar ailece AKP'ye oy verirdi. Artık vermeyecekler" diyor, "Her gün evden işe, işten eve gelirken didik didik aranmayı artık hazmedemiyorlar."
Dükkâna giren 51 yaşındaki sağlık görevlisi memur İ.A. sitemkâr. "İş başa düştüğünde hatırlanıyoruz" diyor ve ekliyor: "Partimden ve Demirtaş'tan başkasına oy vermem."
Onunla beraber dükkana giren 40 yaşındaki V. C. ise askeri hastanede güvenlik görevlisi. Gözümün içine bakıp, "Evet buyrun. Ben AKP seçmeniyim" diyor. "Neden?" sorusuna cevabı, "Erdoğan'ın kişiliğini seviyorum. Şahsına oy veriyorum. Muhafazakar. Yapmacık değil" gibi nedenler sıralıyor. AKP'nin aday listesinde en beğendiği Abdurrahman Kurt ve Galip Ensarioğlu'nun olmadığını öğrenince biraz bozuluyor, ama "Olsun" diyor. Arkadaşının "Daha önce HDP'ye verdin, hayrola?" diye takılmasına sinirleniyor. İki arkadaş aralarında tartışarak uzaklaşırken, bu diyaloga tanık olan müşteriler "İşe AKP'li tanıdığı yerleştirmiştir de ondan" diye yorum yapıyorlar.
İki kızkardeş, A.E. 26 yaşında, inşaat mühendisi ve B.E. 28 yaşında kamu yönetimi mezunu, ikisi de HDP seçmeni, AKP'nin oylarının düşüşte olduğu görüşünü teyit ediyorlar. "Seçmen işlerin yolunda gitmediğinin farkında. Ekonomi kötü. Suçlu suçsuz her aileden birileri tutuklanıyor. Çok mağdur var burada" diye anlatıyorlar. Eskiden PKK ile ilgili suçlamalara şimdi cemaatçi suçlamasının eklenmesi mağdurların sayısını artırmış.
Dükkâna mütedeyyin bir çift giriyor. Genç kadın AKP'ye küsenlerden. Önce konuşmak istemiyor, ben üsteleyince, "Sandığa gitmeyeceğim" diyor. "Adaletsizlik var. Etrafımda haksız yere soruşturma geçirenler var. 'Cemaatçiler temizlendi' diyorlar. Sonra kamuda onlardan boşalan yerlere mülakatla kendi adamlarını alıyorlar" diyor. Sözlüsü E.İ. 30 yaşında. Üniversitede öğretim elemanı. O AKP'ye "Türkiye'yi kucaklayan parti" gözüyle bakıyor.
Emekli öğretmen Nesrin Uğurlu (65) ise AKP tarafından kucaklandığını düşünmüyor. O da HDP ve Demirtaş'a oy verecek. Partisinin 7 Haziran başarısını yakalayacağını öngörüyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalacağından emin. "Erdoğan gidebilir" diyor. Tam o sırada dışarıdan geçen AKP aracından "Seninle başladık biz, seninle yola devam" diye bir şarkı yükseliyor. Araçta Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in fotoğrafı var.
Eker, Diyarbakır Bismil doğumlu, üç dönem buradan, 1 Kasım'da ise İstanbul'dan milletvekili seçilmişti, ancak bu kez işi kolay değil. SAMER'in Koordinatörü Yüksel Genç, İyi Parti ve Saadet Partisi'nin (SP) aşiret ve dini çevrelerle güçlü ilişkileri olan milletvekili adaylarının AKP'den oy çalacağını söylüyor. "İyi Parti adayı Salim Ensarioğlu'nun oy potansiyeli 20 bin kadar ama AKP'den de oy çalar" diyor, SP adayı Haşim Haşimi de etkin olduğu mütedeyyin çevrelerde seviliyor. Genç, Haşimi'nin hem parti olarak, hem de bağımsız adayla seçime katılan Hüda-Par'ın oylarını da toplayacağını söylüyor. Milletvekilli çıkarmak için 60 bin kadar oy gerekiyor. Genç'e göre, bu iki isim yüklenirlerse, AKP'nin milletvekili çıkarmasını zorlaştırabilirler. İkisinin de buradan alacakları oyun, partilerinin cumhurbaşkanı adaylarını, yani Akşener ve Karamollaoğlu'nu sollayacağına da kesin gözüyle bakılıyor.
Pekiyi AKP burada neden oy kaybediyor? Bu soruya SAMER'den de bir cevap aldım, ama 57 yaşındaki inşaat işçisi S.Ç.'nin cevabını aktaracağım. S.Ç. "Vicdan nedeniyle" diyor, "Kuran'a inanan gerçekleri görür." Roboski'yi hatırlatıyor, "34 kişi katledildi. Emri veren kendisi. Emri verdiği generali görevden alan da kendisi" diyor. "Afrin operasyonu da var" diye devam edip soruyor: "Kimin babasının hakkı Afrin?" S.Ç. Erdoğan'ın HDP'ye "dinsiz, ateist" diyerek her gün din üzerinden ticaret yaptığını söylüyor. Söz Demirtaş'a geliyor: "Diktatöre karşı çıktığı için cezaevinde" diyor.
SAMER Koordinatörü Genç'e bölgeden AKP'ye neden oy çıktığını da sormuştum: "AKP'ye oy verenlerin yüzde 28,6'sı yol, sağlık, rant, kârlılık ve iş imkanı gibi nedenlerle, yüzde 16,7'si 'sevdiği için', yüzde 11,9'u başkasının iktidar olacağına inanmadığından, yüzde 9,4'ü görüşlerini temsil ettiği için bu tercihi yapıyor."
Kuyumcular Çarşısı'na esnaf ile konuşmaya giderken Ulu Cami önünden bender sesleri ve sloganlar geliyor. Kadın - erkek - çocuk, bir grup HDP'li şenlik havasında Gazi Caddesi'ni adımlıyor. Etrafları fotoğraf, video, selfie çekenlerle kalabalıklaşıyor. Tabii fotoğraf çekenler sadece sivil halktan ibaret değil. Bu şenlik havası dağıldıktan sonra seçmenle hasbıhâle devam ediyorum.
İlk girdiğim dükkânın sahibi M.Ş. (40) "İşler kötü" diyor, "Çok kötü." Şaibeli geçmezse AKP'nin bu seçimi kaybedeceğini söylüyor. "Etrafımda önceden AKP'ye verip, sonra vazgeçen çok" diyor. "Allah var; ilk başta ben de verdim. Değişik bir iktidar bu sorunu çözebilir diye. Ama Erdoğan Kürt sorununu çözemedi, daha beter alevlendirdi. Türkler'i bize düşman etti. Bir de insanlar korkuyor artık konuşurken." Mütedeyyin bir seçmen olan M.Ş., Erdoğan'ın HDP'ye yönelik "dinsiz, ateist" sözlerine de tepkili. "Dini çok kullanıyor" diyor. Oyu Demirtaş'a. İkinci tura kalan İnce olursa, onu da destekleyecek. "16 yıl, tek adam! Yeter artık!" diyor.
Hemen yandaki dükkânın sahibi A.E. de (42) ekonomiden şikayetçi. "Piyasa çok durgun" diyor, "Hendekler ve sokağa çıkma yasağından beri belimizi doğrultamadık." O sırada dükkânda alış veriş yapan tek kişi akrabası. Araba almak için altın bozduruyor. "Doların ve altının fiyatı çok arttı. Ama onu bırakın, domatesin fiyatına bakın! Kilosu üç buçuk milyon!" diyor. Oyunu kime vereceğini sorduğumda, dükkânda oturan babası devreye giriyor: "AK Parti!" Eskiden ANAP'a ve DYP'ye oy veren H.E. 71 yaşında, inşaatlarda kalıpçılık yaparken zaman içinde müteahhit olmuş. Küçük inşaatlar yapıyor. İşlerinin gidişattan nasıl etkilendiğini soruyorum. Evet, zorlanıyormuş. Üç defa zarar etmiş, ama umrunda değil gibi. "Hastane, ilaç kuyruklarında çok bekledim. Şimdi öyle değil. Şimdi hizmet alıyoruz" diyor. Oğlu "Ekonomide ne olacağını bilmiyoruz tabii" diye araya giriyor, "Bu yüzden Erdoğan'a oy vermeyecek olanlar var." Demirtaş'ın cezaevinde olmasını ise doğru bulmuyorlar.
Dükkânda oturan aile dostu memur H.A. (45) da HDP'nin 7 Haziran'dan da yüksek oy alacağını söylüyor. Erdoğan'ın ayrıştırıcı söylemine tepkili. Özellikle seçim yaklaşırken yaptığı "idam" çıkışına çok öfkelenmiş. "MHP seçmenine yaranmaya çalışıyor!" diyor. Dinsizlik konusunda gelince, yolun karşısındaki Ulu Cami'yi gösteriyor. "Orada namaza duran HDP'liler dinsiz mi!" diye çıkışıyor.
Biraz ilerideki Hasanpaşa Hanı'nda Ramazan'ın son günü şadırvanın serinliğinde oturup sohbet eden iki kadın dikkatimi çekiyor. Çocukları oynarken onlar hararetle konuşuyor. Biri örtülü, diğeri değil. İkisi de HDP seçmeni. Fazla yorum yapmak istemiyorlar, ama Erdoğan dediğimde ikisinin de gözünden ateşler çıkıyor.
Biraz ilerideki aile ise farklı. Arslan Bey (50) ticaretle uğraşıyor, altın ayar tespiti yapıyor. Eşi Arzu Hanım (45) ile birlikte AKP'ye oy veriyorlar. Daha önce de Turgut Özal'a oy veriyorlarmış. Arslan Bey, çatışmalar sırasında 105 gün işe gidemediği ve parasını alamadığı için öfkeli. Erdoğan'ın söylemini benimsemişler. "T.C. vatandaşıyız. İnsanı öldüren zihniyete oy vermeyiz" diye konuşuyorlar. Kızları A.D. (21) ise kararsız. Gelecek vadedene oy vermek istiyor. "Hakikat söyleniyor mu, emin değilim" diyor. Biraz önce konuştuğum, daha 15 gün önce 18 yaşını doldurmuş taze seçmen Y.T. de benzer şeyler söylemişti. İki yıldır çalışan Y.T. "HDP bana iyi gelen, ama Erdoğan başka şey söylüyor. Ben oyumu barışı getirecek olana oy vermek istiyorum. Erdoğan'ın konuşmalarında pek barış sözü duymuyorum ama" diyor. Bir de üzerindeki pantolonu gösteriyor: "Kot pantolonu daha önce 30-40 liraya alıyordum, şimdi 70-80 lira, ama maaş aynı."
Hasanpaşa'da konuştuğum bir diğer HDP seçmeni, 53 yaşındaki M.Ş. AKP'nin özellikle gençlere yönelik çalıştığını anlatıyor. "İş vaadinde bulunuyorlar, para veriyorlar." AKP'nin para verdiği iddia edilen bir genci tanıdığını da söylüyor.
Hasanpaşa Hanı'ndan güneş batarken ayrılıyorum. Biraz ileride sokağa girince karşıma Dört Ayaklı Minare çıkıyor. Yüreğime Tahir Elçi'nin acısı saplanıyor. Tam düştüğü yerde durup onu ananlar da, minarenin altında durup fotoğraf çektirenler de var. Ama kimse daha ileriye gidemiyor. Şeyh Muhattar Camii tarafına geçiş hâlâ yasak. Yolu kapatan dev panonun üzerinde "T.C. Sur Belediyesi - Sur Tarihi ile yenileniyor" yazıyor, panonun hemen üzerinden camı çerçevesi uçmuş, yıkık dökük binalar size bakıyor. Sokağın öteki tarafında da benzer bir bariyer var. Ben o tarafa bakarken bariyerin içinden bir kapı açılıyor ve elinde torbayla bir kadın çıkıyor. Bir an göz göze geliyoruz, başını eğip hızla yanımdan geçiyor.
Banu Güven
©Deutsche Welle Türkçe