Ortak bildirinin satır araları
4 Nisan 2018Suriye’de 2011’den beri süren çatışmaları bitirmek için 2016 sonunda ateşkes konusunda anlaşan ve Astana toplantılarını başlatan Türkiye, Rusya ve İran liderleri Kasım’daki Soçi zirvesinin ikincisini Ankara’da gerçekleştirdi. Ankara’da Cumhurbaşkanlığı’nda bir saat 40 dakika süren zirvenin ardından yayımlanan ortak bildiri, tarafların önümüzdeki süreçte nasıl hareket edeceğinin yol haritası olacak.
Türkiye'nin 20 Ocak'ta Afrin'e başlattığı Zeytin Dalı harekatının geleceğinden, Trump yönetiminin Suriye’den çekilme planları, Esad ve Suriyeli muhaliflerle diyaloğun dengelenmesine kadar birçok konunun değerlendirildiği zirvede, Türkiye’nin önceliği terörle mücadeleydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve sonrası yapılan basın açıklamasında ilk olarak bu konuyu dile getirdi. Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanabilmesinin tüm terör örgütlerine aynı mesafede olunmasına bağlı olduğunu, terör örgütlerinin ayrım yapılmaksızın dışlanmasının önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, Zeytin Dalı Harekatı’yla PYD/YPG’ye karşı mücadele verildiğini söyledi. Hem Ruhani’nin hem de Putin’in basın toplantısında terörle mücadelenin önemine değinip, Türkiye’yle ortak hareket etmekten sözetmesine karşın zirve için yayımlanan ortak bildiride terör örgütlerinden söz edilirken PYD/YPG’nin sıralanmaması dikkat çekti. Bildirinin ilgili maddesinde şöyle denildi:
“(Liderler) BM Güvenlik Konseyi tarafından tanımlandığı üzere Suriye’deki DEAŞ, Nusra Cephesi ve El Kaide veya DEAŞ’la bağlantılı tüm diğer bireyler, gruplar, teşebbüsler ve oluşumların ortadan kaldırılması amacıyla aralarındaki işbirliğini sürdürme kararlılıklarını teyit etmiş ve uluslararası terörizmle mücadeleye yönelik ortak çabalarının başarısının altını çizmişlerdir.”
Oytun Orhan: Tolere edilebilir
Ortadoğu ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Suriye uzmanı Oytun Orhan, bildiride PYD/YPG'nin yer almamasıyla ilgili olarak, Rusya’nın da İran’ın da PKK’yı, PYD/YPG’yi terör örgütü olarak tanımadığını hatırlatıyor. “İran birkaç kez PYD için terör örgütü dedi ama PYD’yi her zaman terör örgütü olarak tanımlayacağını hiç söylemedi. Bu yüzden zirve bildirisinde de Rusya ve İran, PYD/YPG’den bahsedilmesini istememişlerdir. Ancak bu durum Ankara açısından çok büyük sorun çıkarmayacaktır” diyen Orhan, son gelişmelerin, özellikle Rusya’nın PYD’ye yakınlığının Ankara için ‘tolere edilebilir’ nitelikte olduğunu gösterdiğini söylüyor. PYD’nin Moskova’da ofisinin olduğunu, Rusya’nın siyaseten Kürtleri kaybetmek istemediğini ancak çok destek vermese de Türkiye’nin Afrin operasyonuna yeşil ışık yaktığını anlatan Orhan, “Rusya, PYD konusunda Ankara’yla pazarlık da yapabiliyor. Nitekim Ankara, Afrin konusunda taviz aldı Rusya’dan. Türkiye, daha farklı ortak çıkarlar alanı yaratarak Rusya’nın YPG tavrını esnetebiliyor” değerlendirmesini yapıyor. Orhan, bu açıdan bakıldığında YPG konusunda Ankara-Moskova hattında pazarlıkların, değerlendirmelerin süreceğinin zirve bildirisinden anlaşıldığını söylüyor.
Oytun Orhan, Türkiye’nin Afrin operasyonunun sonlandığını ve bu durumun Rusya ve İran açısından da olumlu karşılandığını belirtirken, tarafların Ankara’da bir araya gelip bundan sonra ne yapacaklarını konuşuyor olmalarının önemine vurgu yapıyor. Tarafların Suriye’nin toprak bütünlüğüne dikkat çekerken, Türkiye’nin Afrin operasyonunun bittiği, Türkiye’nin İdlib’de yeni gözlem noktasını da İran ve Rusya ile birlikte oluşturduğu gerçeğinden hareket ettiğini gözlemlediğini söyleyen Orhan, “Bu noktada tarafların Suriye’nin toprak bütünlüğüne vurgu yapıp, kendi iç değerlendirme süreçlerini de devreye sokacakları mesajını vermeleri önemli. Bunda sonra Türkiye-İran-Rusya işbirliğiyle sahada neler olacağını hep birlikte göreceğiz” diyor.
Suriye'nin toprak bütünlüğü
Ortak bildiride taraflar açısından dikkat çeken bir başka madde Suriye ihtilafının nasıl çözüleceği konusundaydı. Bildiride, “(Liderler) Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemeyeceğine ve ihtilafın sadece müzakere edilmiş bir siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğine dair inançlarını ifade etmişlerdir” denildi. Bu noktada, herkesin Suriye ihtilafındaki tüm tarafları "dengeli bir diyalog etrafında buluşturma" sorumluluğunu kabul ettiği görüşünün hakim olduğu zirvede, Suriye’nin toprak bütünlüğü korunması konusunda tarafların yüksek çaba ortaya koyması gerektiği yönünde görüş birliği çıktı. Türkiye’nin PYD/YPG’ye karşı operasyonlarını Suriye’nin "toprak bütünlüğüne saldırı" olarak niteleyen Şam rejimine karşı Ankara’nın ne yapacağı tartışmalarına Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın "Münbiç başta olmak üzere PYD/YPG kontrolündeki yerleri güvenli hale getirene kadar durmayacağımızı tekrar ediyorum. Tel Rıfat için Rus ve İranlı dostlarla birlikte ortak çalışma yürütmeye hazırız” şeklindeki yanıtı, bu ortak çalışmanın olup olmayacağı yönünde gözleri Rusya ve İran’a çevirdi.
ORSAM Suriye Uzmanı Oytun Orhan bu noktada da İran ve Rusya’nın Türkiye’yle nasıl çalışabileceği konusunda mutlaka sıkı müzakerelerde bulunacağı ve bir işbirliği yolunu yakalamaya çalışacağını öngörüyor. Orhan, “Çünkü YPG’yle uzun vadeli çıkarlar üzerinden ilişki kurup, YPG’ye desteğini her geçen gün güçlendiren Amerika’nın bölgedeki etkisinin zayıflaması konusunda Türkiye, Rusya ve İran hemfikir. Trump bölgeden çekileceğini söylemiş olsa da, nasıl hareket edeceği konusunda endişe yaratıyor. Bu süreçte; Türkiye, İran, Rusya’nın daha da yakınlaşması kaçınılmaz görünüyor” diyor.
Astana toplantıları sürecek
Ruhani, Putin ve Erdoğan; Suriye’deki Kürt grupların katılıp katılmayacağı tartışmalarıyla uluslararası gündemden düşmeyen Astana toplantılarının sürmesi konusunda da görüş birliğine vardı. Bu toplantılara PYD temsilcilerinin katılmaması konusunda Rusya ile uzun müzakereler yürüten Ankara, önümüzdeki süreçte de toplantıların PYD’siz olmasını bekliyor. Toplantılarda Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması da temel kriter olacak. Suriye’de yürüttüğü askeri operasyonların amacının tüm dünyaya bir kez daha anlatılması açısından Astana toplantılarının da iyi bir fırsat olacağını düşünen Ankara, ortak bildiride yer alan "(Liderler) Suriye'nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine, toprak bütünlüğüne ve belli bir mezhep temelinde olmayan yapısına olan kuvvetle taahhütlerini yinelemişlerdir ” maddesinin Suriye’deki çözüm sürecini de hızlandıracağını düşünüyor.
Hilal Köylü / Ankara
© Deutsche Welle Türkçe