1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ortadoğu'da dengeler sarsılıyor

14 Nisan 2015

İran ile Suudi Arabistan arasındaki Ortadoğu’da nüfuz kazanma mücadelesi ABD’nin bölge politikalarını da doğrudan etkiliyor. Obama’nın politikalarının Ortadoğu’nun çehresini değiştirebileceğine dikkat çekiliyor.

https://p.dw.com/p/1F7W5
Fotoğraf: Behrouz Mehri/AFP/Getty Images

Suudi Arabistan ile İran arasındaki Ortadoğu'da üstünlük sağlama mücadelesi Yemen ve Irak'ta devam ediyor. ABD Başkanı Barack Obama İran'a güç kazandırmak istediğinden, Ortadoğu stratejisinde tutarsızlıklar ortaya çıkıyor. Obama bölgenin nasıl barışa kavuşturulabileceğini düşünedursun, onu eleştirenler Başkan'ın belli bir stratejisi bile olmadığını öne sürüyorlar.

Başkan Obama'nın durmadan yeni kriz odakları doğuran Ortadoğu'da somut bir politika izlemekte zorlandığı dikkat çekiyor. Washington, Yemen'de İran desteğindeki Husilerle Sünni Mansur Hadi yönetimi arasında patlak veren savaşa gafil avlandı. ABD Yemen'de, Suudi Arabistan'ı desteklerken Irak'ta IŞİD ile savaşan İran'ın liderliğindeki Şii milisle ittifak yapıyor.

ABD, İran'a mı oynuyor?

Washington'daki muhafazakâr Hudson Enstitüsü uzmanlarından Michael Doran çelişkili görünse de bu durumun belli bir mantığa dayandığını ve Başkan Obama'nın Orta ve Yakındoğu politikası olduğunu şöyle dile getiriyor:

“Kesinlikle bir stratejisi olduğunu düşünüyorum. Bütün düğümlerin merkezinde İran oturuyor. Başkan bir Ortadoğu vizyonu geliştirmeye ve İran'ı da bu vizyona entegre etmeye çalışıyor. Nükleer görüşmelerin amacı İran ile ilişkileri yumuşatmaktı. Fransız diplomatlar arasında, Başkan Obama'nın Amerikan bölge politikasının temel direği olan Suudi Arabistan'ın yerine İran'ı koymak istediğini söyleyenler var. Ancak ben bunu abartılı buluyorum.”

Michael Doran, Yemen'de Husi ilerleyişini durdurmaya çalışan Suudi Arabistan'ın aslında çok daha büyük hedefler kovaladığını dair söyledikleri ise şöyle:

“Yemen'deki Suudi müdahalesi, İran hesabına vekalet savaşı yapan Husileri püskürtmeyi amaçlıyor. Ancak Suudilerin daha büyük hedefleri var. ABD'nin bölgede İran'a nüfuz kazandırmaya çalıştığını görüyor ve Tahran ile varılan nükleer uzlaşmayı, sadece ABD'nin bölgeden çekilmesi değil, aynı zamanda İran'ın bölgedeki gücünün artması olarak da algılıyorlar. Bu nedenle İran ve bir ölçüye kadar da ABD karşısında koalisyon kurmaya çalışıyorlar. ABD'ye değil, Başkan Obama'nın hâlihazırdaki politikasına karşı.”

Hudson Enstitüsü uzmanı aynı zamanda ABD'nin Suudi Arabistan ile bozuşmak istemediğini ve Yemen'deki savaşın kazanılamayacağı ve İran'ın incitilebileceği endişesini taşıdığını sözlerine ekliyor.

Maliki'nin kötü mirası

Washington'daki bir başka düşünce kuruluşu, Bipartisan Policy Center'in Ortadoğu uzmanı Blaise Misztal, ABD'nin Suudi Arabistan'ın önderliğindeki Sünni koalisyona sınırlı destek vermesinin aynı zamanda Başkan Obama'nın ‘hassas dengeyi' koruma düşüncesinden de kaynaklandığını belirtirken şunları söylüyor:

“Başkan bir gazeteye verdiği mülakatta Ortadoğu doktrininin ana hatlarını çizdi. Doktrini, bölgedeki istikrarın kuvvet dengesi kurmakla korunabileceği düşüncesinden kaynaklanıyor. Öncelikle de Şiilerle Sünniler arasındaki dengeyi düşünüyor. Nitekim Obama Yemen'de Husilere karşı Suudi Arabistan'ı desteklerken aynı zamanda İran ile de nükleer uzlaşmaya varıyor. İran tarafından desteklenen Şii muhaliflerle birlikte de Irak ve Suriye'deki Sünni IŞİD ile karşı savaşıyor.”

Son üç yılda Ortadoğu'daki kaosun azalacağına arttığını ifade eden Misztal IŞİD belasının savuşturulması durumda hangi politikaların izlenmesi gerektiğini şöyle özetliyor:

“En önemlisi Irak'ın siyasi birliğinin korunması ve IŞİD'in bölgede kök salmasını mümkün kılan dini temizliğin durdurulması olmalıdır. Aynı zamanda, ülkenin bölünmesinde önemli payı olan eski Başbakan Maliki'nin mirasının ortadan kaldırılması olmalıdır.”

© Deutsche Welle Türkçe

Gero Schliess