Orta Afrika Cumhuriyeti'nin başkenti Bangui'nin bir mahallesinde 10 - 12 kişi bir ağacın altında toplanmış. Aralarında kadınlar, erkekler, yaşlılar, gençler, yerel Katolik ve Protestan derneklerinin temsilcileri var. Artan şiddet olaylarına nasıl son verileceği ve nasıl bir uzlaşma yolu bulunabileceğini tartışıyorlar. Ancak bu toplulukta önemli birileri eksik; o da Müslümanlar. Müslümanlar bu mahalleyi çoktan terk etmiş.
Birleşmiş Milletler temsilcisi Abdou Dieng, BM ve Avrupa Birliği'nin mali olarak desteklediği uzlaşma projesi nedeniyle sabah saatlerinde mahallelileri ziyaret ediyor.
Dieng, bir araya gelen gruba Müslümanların da bu görüşmelere katılmasının ne denli önemli olduğunu "Yeniden bir arada yaşamayı öğrenmek zorundasınız. Aynı dinden olup olmamanız önemli değil. Hatta farklılıklar bir arada yaşamayı daha ilginç kılabilir. Başka bir din, başka bir ten rengi, başka bir görüş... Ayrıca her zaman ortak bir payda vardır, insanların bunu dikkate alması gerekir. Siz bir halksınız ve aynı ülkede yaşıyorsunuz" sözleriyle anlatmaya çalışıyor.
Gruptan bir genç, José Martial Beltoungou, BM temsilcisine arkadaşlarıyla birlikte bir dernek kurduklarını söylüyor. Genç Müslümanlarla barış sağlanması için çaba göstermek istiyor. Eski Müslüman tanıdıkları ile tekrar bağlantı kurmayı düşündüğünü ve bunun önemli olduğunu söylüyor. Ancak Beltoungou, bunu yapmaktan biraz da çekiniyor:
Beltoungou, "Bunu sadece biz istiyoruz, Müslümanlar istemiyor diye korkuruyorum. Böyle bir durumda Müslümanların yaşadığı mahalleye gitmek ve onlarla uzlaşmaya çalışmak bizim için çok tehlikeli olabilir. Bu beni endişelendiriyor" diyor.
Korkular yersiz değil
Gençlerin korkuları aslında çok da yersiz değil. Barışmak için şehrin başka yerlerinde de girişimlerde bulunulması gerekiyor. Zira şehirdeki gerginlik had safhada ve bir uzlaşma komitesi kurabilmek mümkün görünmüyor. José Carlos Rodriguez, Orta Afrikalılar arasında arabuluculuk yapmaya çalışan yabancı yardım ekiplerinin de işinin tehlikeli olduğunu belirtiyor.
Rodriguez o yabancılardan biri. Rodriquez, "Zorluklar, benim için sabah evden çıkar çıkmaz başlıyor, tekrar silah sesleri duyduğumda. Kendimi her seferinde cesaretlerdirmem gerekiyor. Büroya giderken yolda herşeyin yolunda olup olmayacağını bilmiyorum. Maalesef hepimiz güvensiz bir ortamda yaşıyoruz. Bu durumun beni korkuttuğunu gizleyemem. 20 yıldan beri çatışma bölgelerinde çalışıyorum ve buna hâlâ alışmadım" diye konuşuyor.
Abdou Dieng de tehlikeleri inkâr etmiyor. Ancak topluluğu yine de çabalarını devam ettirmeleri için yüreklendirmeye çalışan Dieng sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Orta Afrika'da toplum tamamen bölünmüş durumda. Uzlaşmaya bir yerlerden başlamamız gerekiyor. Orta Afrikalıları tekrar bir araya getirmek için büyük bir çaba gerekli. Ancak önemli olan başlamak. Ve bu nedenle girişimi çok olumlu karşılıyorum."
AB asker gönderiyor
Orta Afrika Cumhuriyeti'nde Müslümanlar ve Hrıstiyanlar arasında çıkan çatışmalarda geçen haftalarda binden fazla kişi hayatını kaybetti, on binlerce kişi de komşu ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Ülkede gerginlik ve çatışmalar devam ederken, Avrupa Birliği de Orta Afrika'ya asker göndermeye hazırlanıyor. AB Dış Politika ve Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, misyona Birlik ülkelerinden bin kadar askerin katılacağını açıklamıştı. Ashton, ayrıca Türkiye'den de askeri yardım talebinde bulundu. Ankara'dan Orta Afrika için katkıda bulunmasını isteyen Ashton şimdi Türkiye'nin vereceği yanıtı bekliyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Bettina Rühl / Çeviri: Hülya Schenk
Editör: Başak Özay