1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Orantısız fakirlik, orantısız zenginlik

18 Kasım 2019

Bir bebek için hazırlanan lüks mevlit videosu, geçim derdinin hayatileştiği bir dönemde tartışmalar yarattı. Banu Güven "açlık sınırını, yoksulluğu, genç işsizleri ve yeni elitlerin müsrifliğini" yazdı.

https://p.dw.com/p/3TEQu
Symbolbild Schmuck als Geldanlage
Fotoğraf: Fotolia/Stefan Gräf

Memlekette yoksulluk sınırı ve açlık sınırı kaç TL biliyor musunuz?

İki sendika konfederasyonunun aylık raporlarından aktarayım. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na (DİSK) bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası Araştırma Merkezi, dört kişilik bir aile için Eylül ayındaki açlık sınırını 2.013 TL, yoksulluk sınırını 6.964 TL olarak açıkladı. Üç büyükşehir arasında Eylül ayında yaşam maliyeti en yüksek il İzmir çıkmıştı. Burada 2.214 TL'ye yükselen açlık sınırı, İstanbul'da 2.118 TL'ydi, Ankara'da ise 1.956 TL.

Türk-İş'in taze çıkan Ekim raporunu da aktarayım:

Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı, yani açlık sınırı 2.058,46 TL, gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı, yani yoksulluk sınırı 6.705,08 TL, tek başına yaşayan bir bireyin "yaşama maliyeti" ise aylık 2.526,14 TL olarak hesaplandı.

Açlık sınırı 4,6 kat arttı

Son 16 yılda açlık sınırı ne kadar yükseldi pekiyi, biliyor musunuz? DİSK Metal-İş Araştırma Merkezi raporuna göre, açlık sınırı 2003'e göre tam 4,6 kat artarak yükseldi! Bu oran resmi verilerdeki 4,2 kat artan enflasyonu da geçti. Halk mutfakta yüzde 8,7 oranında yoksullaştı.

Asgari ücret ne olacak?

Pekiyi asgari ücret? Asgari ücret 2019'da tek başına yaşayan bir bireyi de kurtarmayacak bir rakam, net olarak ise 2.020,90 TL idi. Önümüzdeki yılın artışı, Aralık ayında toplanacak Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda belirlenecek.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, hükümetin asgari ücrete 2020'de yüzde 8-9'luk zam hedeflediğini ve enflasyonun altında kalacak bu artışın çok ciddi bir yoksullaşma yaratacağını söylüyor. DİSK'in asgari ücretle ilgili raporu ve önerisi için Kasım ayının sonunu beklemek gerekecek.

Banu Güven
Banu GüvenFotoğraf: Privat

Pekiyi ya işsizler?

İşsizlik de rekor kırarak artıyor. TÜİK verilerine göre, istihdam edilebilir nüfusun yüzde 14'ü işsiz. Bu, 4 milyon 650 bin kişi demek. Bu oran ülke nüfusundaki artışın üzerinde olduğu için gerçekten bir artışa işaret ediyor. Yakın geleceğe dair alarm ise, genç işsizler hanesinden geliyor. İşsizlerin yarısını 15-34 yaş grubu oluşturuyor.

Tespitlerini Twitter'da @gencissizler hesabından açıklayan Genç İşsizler Platformu, 15-34 yaş grubu genç işsiz sayısının 2 milyon 801 bine çıkarak Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdığına dikkat çekiyor. Bu verilere göre bu yaş grubunda işsiz sayısı bir yılda 515 bin kişi artmış. Genç işsizler 15-24 yaş grubunda da bir önceki yıla göre yüzde 27,4 artarak 1 milyon 517 bin kişiye ulaşmış. Bu rakam, yeni mezunların da iş bulamadığını anlatıyor. Üniversite mezunlarının yüzde 20,5'u iş bulamıyor. Üniversiteli işsiz sayısının 2016'dan beri yüzde 20'nin altına inmediğini de söyleyelim. Ev bark sahibi olmuş, ailesini geçindirme derdine düşenlerin bulunduğu 25-34 yaş grubunda ise, işsiz sayısı 1 milyon 284 bin! Bütün bunlar para kazanamayan, geçinemeyen ve sıfırı tüketenlerin sayısının nasıl büyüdüğünü ve yakın gelecekte daha da büyüyeceğini matematiksel olarak anlatıyor. Aslında bugün gördüğümüz yürek dağlayan intihar ve ölümlerin ardında da bu rakamlar var.

Umursamayanlar

Durum bu, ama memleketin yeni elitlerinde orantısız bir umursamazlık hakim. Siyasi İslam'ın sistem karşıtı, adalet yanlısı söyleminin yerini AKP iktidarıyla beraber en vahşi kapitalist anlayış aldı. Bugün de bunun sonuçlarını görüyoruz. İnsanlar geçinemez haldeyken, iktidarın yeni sahipleri bu düzenin lütfu olan zenginliklerini sergilemekte beis görmüyorlar.

Sağlık Bakanlığı'nın eski müşaviri Ahmet Emin Söylemez ile sosyal medya fenomeni olduğunu öğrendiğimiz Büşra Nur Çalar'ın kızları için bir süre önce düzenlediği mevlit töreni ise müsriflik şovlarının en son örneği. İnternete girin ve biraz arama yapın. Yeni Türkiye'nin yeni eliti olmak isteyen genç çiftlerin kıydırdığı nikahları, kullandıkları arabaları, paraları nasıl su gibi akıttıklarını ve bunları nasıl gösterdiklerini izleyin.

Ne var ki, müsriflik ve görmemişliğe dair en çok dertleneceğimiz örnekler bunlar değil.

Müsrifliğin en büyüğü Ankara'da

İsrafın en büyüğü Ankara'da en heybetli haliyle duruyor. Özel davetler sayesinde haberdar olduğumuz Ejder Suyu Smoothie'li menüler falan bir tarafa, Sayıştay raporu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin 2018 bütçesinin, 1 milyar 9 milyon TL ek bütçeyle, 1 milyar 648 milyon 678 bin TL'ye ulaştığını ortaya koydu. Külliyenin 2018'deki günlük harcaması ise, minimum 4,5 milyon TL'ye denk geliyor. Binanın "Külliye” olan adı bütün bu müsriflik ve şatafatın üstünü örtemiyor.

Cumhurbaşkanlığı'na ait sarayın büyüklüğü ve lüksüyle övünenler, kendisini bunun üzerinden daha iyi hissedenler var memlekette, biliyoruz. Ama boğazından sayılı lokma geçenlerin sayısı arttıkça, bu müsrifliğin yarattığı tezat daha çok göze batıyor.

Yüzde 20 açlık sınırı altında

Tüketici Hakları Derneği, "TÜİK'in Hane Halkı Kullanılabilir Gelir Dağılımı ile Türk-İş'in açlık sınırı rakamları karşılaştırıldığında, Türkiye'de tüketicilerin yüzde 20'si açlık sınırının altında yaşamaktadır” diyor.

Bazıları sıfırı tüketiyor, gözlerden ırak can veriyor. Bazıları sıfırları bol harcamalara doyamıyor, göstere göstere, iştahla harcıyor.

Aynı gemide olduğumuz falan yalan işte. Güvertedekiler, su alan filikadakilere pişkince el sallıyorlar. Geminin bir gün karaya oturacağını ya da alabora olabileceğini hiç düşünmeden.

Banu Güven

© Deutsche Welle Türkçe