Olası bir kara harekâtı seçim sürecini nasıl etkiler?
22 Kasım 2022İstanbul İstiklal Caddesi'nde 6 kişinin yaşamını yitirdiği, 81 kişinin de yaralandığı terör saldırısının ardından Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Suriye ve Irak'ın kuzeyine yönelik hava harekâtı ve sonrasında da Suriye'nin kuzeyinden Türkiye'ye düzenlenen saldırıların yankıları sürüyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Suriye'nin kuzeyine kara harekâtının sinyalini verirken, HDP dışındaki muhalefet partileri de harekâta yönelik desteğini açıkladı. CHP Sözcüsü Faik Öztrak, harekâtın iç siyasette malzeme olarak kullanılmasına karşı olduklarını ancak "terörle mücadeleye destek" olduklarını belirtti. İYİ Parti'den de harekâta destek açıklaması geldi.
HDP ise harekâtı değerlendirmek üzere dün olağanüstü toplandı. MYK toplantısının ardından yapılan açıklamada, "Türkiye'deki tüm vicdan sahibi insanları ve güçleri, iktidarın savaş tuzağına karşı durmaya, sorunların savaş ve saldırıyla değil diyalog ve barışçıl yollarla çözülmesini sağlamak için mücadele etmeye çağırıyoruz" denildi.
Berk Esen: İktidar uzun süredir harekat zemini arıyordu
Peki siyaset bilimciler, muhalefetin tutumunu ve olası bir kara harekâtının seçim sürecine yönelik etkilerini nasıl değerlendiriyor? DW Türkçe, hava ve sonrasında gerçekleşebilecek kara harekâtının seçime yönelik etkilerini siyaset bilimcilere sordu. Siyaset Bilimci, Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Berk Esen, iktidarın uzun süredir böyle bir harekâtın zeminini aradığına dikkat çekti. Rusya'dan bugüne kadar askeri operasyon için yeşil ışık yakılmadığını hatırlatan Esen, "Hem Ukrayna işgalinin Rusya'nın istediği gibi gitmemesi, hem de İran'ın içinin karışması iki ülkenin de elini zayıflattı. Bu, Türkiye'ye karşı çıkışı daha güçlü bir şekilde bastırma imkanı verdi" dedi.
"Yalnızca seçim hamlesi değil, dış politikanın parçası"
Kara harekâtının da yapılabileceğini kaydeden Esen, "Hem terörü bitirmeye yönelik, hem de bunun iç siyasete etkisindeki hedeflerin birbirinden ayrıştığını düşünmüyorum" ifadesini kullandı.
AKP'nin dış politikadaki yalnızlığı ortadan kaldırmak için pragmatik hamlelere ihtiyaç duyduğunu dile getiren Esen, "Geriye Suriye ile olan durum kaldı. Erdoğan yönetimi Suriye sınırının tamamını Türkiye'ye yakın kuvvetlerin eline bırakmak istiyor. Bu sadece seçim hamlesi değil, dış politikanın bir parçası" diye konuştu. Esen, kara harekâtının seçimlere yakın bir tarihte başlaması halinde ise Erdoğan açısından bunun bir avantaja dönüşebileceği görüşünde.
"CHP, iktidarı açıktan eleştirmiyor"
Esen, CHP'nin tutumu ile ilgili ise, "Muhalefetin bu konudaki tavrı çok uzun süredir değişmedi. Somut bir alternatif getirmek yerine iktidarın hamlelerinin tutarsızlığını göstermek istiyor. Bunu yaparken de genellikle dış politikada iktidarı açıktan eleştirmiyor" diye konuştu.
CHP'de partinin sol kanadından cılız eleştiriler gelse de çok büyük bir eleştiri beklemediğini kaydeden Esen, İYİ Parti'nin de askeri operasyonu desteklediğini hatırlatarak, "Erdoğan, bunu görüyor ve muhalefeti de bölmüş oluyor. Bu mesele uzarsa da ekonomik krizin seçmenin tavrındaki etkileri hafifletilmiş olur" ifadesini kullandı.
Anketlere bakıldığında da kararsızların oranının son birkaç aydır düştüğüne ve bir kısmının tekrar AKP'ye dönmeye başladığına dikkat çeken Esen, "Ancak bu hava harekâtı kara harekâtına evrilmediği sürece, seçmen davranışına büyük etki yapacağını sanmıyorum. Ancak, seçimlere yakın tarihte kara harekâtı olursa ve başarı ile sunulup üstüne bir miktar Suriyelinin de gönderileceği vurgulanırsa, dengeler değişir" ifadelerini de kullandı.
Tanju Tosun: İktidar lehine destek artabilir
Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun da, Taksim saldırısının Suriye'nin kuzeyine yönelik saldırıyı iktidar açısından zorunlu hâle getirdiğine dikkat çekti.
Saldırı sonrasında toplumsal bir tepkinin yükseldiğini de vurgulayan Tosun, "İktidar toplumdan yükselen bu sese kulak vermek zorunda. Çünkü, hükümetin bir tavır alması, bir politika üretmesi gerekiyor" dedi.
Seçimlerin yaklaştığına ve seçmenin zihninde bu konuda bir soru işareti oluşmaması gerektiğini de hatırlatan Tosun, "Tabii buradan bir seçim çıktısı anlamında avantaj elde etmek amacı çıkartmak doğru değil. Ama kanımca sonuca baktığımız zaman da iktidar lehine seçmen desteğinin artma olasılığından söz edebiliriz" diye konuştu.
Tosun, CHP'nin tutumu ile ilgili ise "CHP'nin seçmen kitlesine bakıldığında diğer partiler kadar katı bir milliyetçi seçmeni olmasa da, ulusal hassasiyetleri çok yüksek olan bir seçmen kitlesi var. Dolayısıyla, milliyetçi bir hezeyana katılmadan ulusal menfaatler üzerinden bu tür harekâtlara her zaman için destek veren bir CHP var" ifadelerini kullandı.
Murat Sarı: Haziran 2015'i hatırlatsa da bu kez farklı
Konsensus Araştırma Başkanı Murat Sarı da, Taksim patlamasının ardından toplum nezdinde askeri operasyona yönelik desteğin büyük çoğunlukta olduğunu belirtti. Harekâta yönelik şüphe içinde yaklaşan kesimin de olduğunu vurgulayan Sarı, "Muhalefet seçmeni, seçime yönelik bir şey mi yapılıyor diye düşünüyor. Çünkü bu kitle, önümüzdeki seçimde ciddi bir şekilde bu iktidardan vazgeçmek yolunda ilerliyor" dedi.
Yaşanan sürecin Haziran 2015 seçimleri ve sonrasında yaşananları hatırlattığını ancak çok da birbirine benzeyen bir durum olmadığını kaydeden Sarı, "Şu an iktidar için ne getirir, ne götürür net bir şey söyleyemiyoruz. Önümüzdeki dönemlerde daha net ölçebileceğiz" diye konuştu.
HDP dışında bütün siyasi eğilimlerin askeri operasyonu desteklemek durumunda olduğunu da dile getiren Sarı, "Harekâtın oy kaygısı ile yapıldığını düşünmüyorum. Aksine gerekli olduğunu düşünüyorum. CHP de bugüne kadar kendisine yöneltilen 'doğruya doğru demiyor' eleştirisinin aksine bu kez doğru bir yerde duruyor" ifadelerini kullandı.
HDP'li Temel: Roketli saldırılara şüpheyle bakıyoruz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kara harekâtı sinyali verirken, Türkiye askeri operasyonun Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 51'inci maddesinden doğan meşru müdafaa hakları çerçevesinde yapıldığını açıklıyor. Hava harekâtına tepki gösteren HDP kanadı ise bu gerekçeye karşı çıkıyor.
DW Türkçe'nin sorusunu yanıtlayan HDP Basın Propagandadan Sorumlu Eş Başkan Yardımcısı Tayip Temel, Taksim katliamının ardından hükümetin olayın açığa çıkması yerine doğrudan PYD ve Kuzeydoğu Suriye Özerk yönetimini suçladığını ifade etti. Saldırganın ifadelerinden kendisinin Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) bağlı bir kişi olduğunun anlaşıldığını kaydeden Temel, "Şunu net söylemek lazım. Taksim saldırısı bir silah haline getirilmek istendi. Ortaya çıkan delilleri esas almak yerine direkt Kobani'yi, Rojava'yı suçlayan bir dil kullanıldı" dedi. Hava harekâtının da Taksim'e cevaben yapıldığının söylendiğini dile getiren Temel, "Katliama dair yüzlerce soru var. Şimdi bu yüzden, biz bu Karkamış'taki roketli saldırılara da şüpheyle bakıyoruz" diye konuştu. Roketlerin atıldığı bölgelerin YPG'nin kontrolünde olmadığını öne süren Temel, "Cerablus, Türkiye'ye bağlı grupların elinde bir yer. O açıdan oraya da şüpheyle yaklaşıyoruz. Kara harekâtının zeminini hazırlamak istiyorlar" dedi. Temel, "Türkiye toplumu Taksim'deki katliamın detaylarını cesaretle sorgularsa, iktidarın siyaseti hizaya getirme isteğini görecektir" ifadesini de kullandı.