300311 Osteuropa Atomenergie
31 Mart 2011‘'Nükleer santraller bizi enerji konusunda bağımsız yapacak’’ ya da ‘’Bizim santallerimiz güvenli’’. Doğu Avrupa'da, nükleer santraller konusunda yapılan resmî açıklamalar, genelde bu yönde. Hem de Fukuşima’daki reaktörlerde 2 buçuk haftadır yaşanan facianın hâlâ önüne geçilebilmiş olmamasına rağmen.
Deprem kuşağındaki Türkiye
Macaristan, Romanya, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Türkiye, ne hâlihazırda işleyen santalleri durdurmak ne de yenilerini yapmaktan vazgeçmek niyetinde. Hatta 2007 yılından bu yana nükleer enerjiye geçmeye hız veren Polonya Başbakanı Donald Tusk, Japonya’da yaşananların ülkesinde kimseye kaygı vermemesi uyarısında bulunuyor. Japonya’daki Fukuşima santralinde sistemden kaynaklanan bir kaza yaşanmadığını, bunun, deprem ve tsunaminin bir sonucu olduğunu söyleyerek halkı yatıştırmaya çalışıyor.
Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan da nükleer santraller konusunda benzer açıklamalarda bulunuyor: ''Bırakın nükleer enerjiyi, bunu dışındaki yerlerde bile görüyorsunuz, televizyonlarda izliyoruz. Yani köprüler vs. Yani şimdi biz köprüleri yapmayalım mı?''
Türkiye de Polonya gibi nükleer enerjiye geçmekteki ısrarını südürüyor. Hatta Polonya’dan farklı olarak Türkiye, deprem kuşağında bulunmasına ve halkın çoğunluğunun nükleer enerjiye karşı olmasına rağmen bu ısrarını sürdürüyor. Yapılan araştırmalar Polonya’da halkın yüzde 65’inin atom enerjisine geçmeyi istediğini gösterirken, Türkiye halkın yüzde 60’ı planlanan iki nükleer santralin inşaasına karşı çıkıyor.
Romanya'nın eski reaktörlerine güveni tam
Bir başka deprem kuşağı üzerinde bulunan ama nükleer santral planlarından vazgeçmeyen ülke ise Romanya. Başkent Bükreş’e 165 kilometre uzaklıktaki Çernavoda kentindeki santrale, iki yeni reaktörün eklenmesi planlanıyor. AB Komisyonu, Japonya’da nükleer facianın patlak vermesinin ardından bu iki reaktörün depreme daha dayanıklı inşa edilmesi uyarısında bulundu. Ancak Romanya Atom Enerjisi Kurumu’nun Başkanı Lucian Biro, eski reaktörlerin de güvenliğinden kuşku duyulmaması gerektiğini savundu ve şunları kaydetti:
''Çernavoda’daki nükleer enerji santrali, Richter ölçeğine göre 8 büyüklüğünde bir depreme karşı dayanıklı yapıldı. Yeni yapılan testlere göre 8 buçuk büyüklüğüne de dayanıklı olduğu ortya çıktı. Zira 20 yıl önce ölçüm cihazları bugünkü kadar hassas değildi. Yani şu anda kendimizi, reaktörlerin ilk yapıldığı yıllardan daha güvenli hissedebiliriz.’’
Macar hükümeti de atom enerjisinin geleceğin enerjisi olduğunu öne sürüp, o nedenle nükleer santrallerden vazgeçmenin büyük bir hata olacağını savunuyor. Çek Cumhuriyeti de ülkedeki reaktörlerin depreme dayanıklı olduğu garantisi veriyor. Yine Slovakya da Macaristan ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkedeki nükleer santrale yeni reaktörlerin eklenmesi planlarını sürdürüyor.
Bulgar hükümeti tereddütte
Bulgar hükümeti ise deprem kuşağı üzerindeki Belene kentine yapmayı tasarladığı, ülkenin ikinci santrali konusunda, son günlerde tereddütlü açıklamalar yapmaya başladı. Bulgaristan Başbakanı Boyko Borrisov şunları kaydetti:
''Reaktörleri yapacak Rus tarafla konuştuk. 31 Mart Perşembe gününe kadar projeyi 3 aylığına askıya alacak anlaşmayı imzalamayı umuyorum. O güne kadar da deprem tehlikesine karşı her türlü teknik sorunun cevaplanmış olması gerekiyor.’’
Hırvatistan’ın kendi nükleer santrali bulunmuyor ama Hırvat Enerji Holding’i (HEP) komşu ülke Slovenya’daki santralin hisselerinin yüzde 50’sine sahip. Başkent Zagreb’in 40 kilometre uzağındaki santralin 7,2 büyüklüğündeki bir depreme dayanıklı olarak inşa edildiği belirtiliyor. Ancak doğal afetler bir yana santralin, meydana gelebilecek kazalara karşı yüzde 100 güvenli olduğunu sözlemek çok zor. Zira geçen hafta santral kendiliğinden duruverdi. Daha sonra açıklama yapan sözcü, bunun Zagreb’den gelen elektrik kesildiği için meydana geldiğini ve herhangi bir radyasyon sızıntısının söz konusu olmadığını duyurdu. Santralin iki gün sonra tekrar çalıştırılması işlemleri başarıszlıkla sonuçlandı. İkinci bir denemenin bu hafta sonuna doğru yapılması planlanıyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Blagorodna Grigorova / Çeviri: Başak Demir
Editör: Murat Çelikkafa