Nükleer enerji: Almanya vazgeçti, peki diğerleri?
16 Nisan 2023Gelecekte ağırlıklı olarak yenilenebilir enerjilere yatırım yapmayı hedefleyen Almanya, son üç nükleer enerji santralinin faaliyetlerini 15 Nisan itibarıyla durdurdu. Faaliyetlerin aslında 2022 yılı sonunda durdurulması planlanıyordu, ancak Rusya'nın Ukrayna'yı işgali bu sürecin uzamasına neden oldu. Ülkede birçok çevre, mevcut şartlar altında santrallerin kapatılmasının ertelenmesi çağrısında bulundu, Alman hükümeti ise bu karardan geri dönüşün söz konusu olmadığı mesajını verdi.
Dünyada da yenilenebilir enerjilere yatırımda artış trendi var. 1996 yılında küresel elektrik üretiminin yüzde 17,56'i nükleer enerjiden sağlanırken bu oran 2021 yılında yüzde 9,8'e geriledi. Gelinen noktada, yenilenebilir enerjiler nükleer enerjiden daha popüler ve üretken hâle gelmiş vaziyette. Birkaç gün önce enerji konusunda araştırmalar yürüten düşünce kuruluşu Ember tarafından yayınlanan bir rapor da geçen yıl küresel elektrik üretiminin yüzde 12'lik kısmının rüzgar ve güneş enerjisinden sağlandığını ortaya koydu.
Ancak bu artışa rağmen birçok ülke nükleer enerjiden vazgeçmenin hayli uzağında. Dünya Nükleer Sanayi Durum Raporu'na (WNISR) göre, şu anda dünyanın 41 ülkesinde faaliyette olan toplam 412 nükleer reaktör bulunuyor. Bu reaktörlerin büyük kısmı, 1968-1986 yılları arasında Avrupa, ABD, Sovyetler Birliği ve Japonya'da inşa edildi. Bir reaktörün ortalama yaşam süresinin ise 31 yıl olduğu belirtiliyor. Dolayısıyla küresel çaptaki durum, Almanya'daki eğilimi yansıtmıyor. Nükleer enerjiye inancını henüz kaybetmemiş çok sayıda ülke yeni santrallerin inşasını da planlıyor. Türkiye de bunlardan biri. Birçok ülke için nükleer enerji iklim değişikliğiyle mücadele edebilmek için karbonsuz bir enerji kaynağı.
Peki bu ülkeler hangileri?
Çin: Yurtta ve dünyada nükleer hedefler
Çin, nükleer enerji santrali inşaatı ve işletmesi söz konusu olduğunda en önemli küresel aktörlerden biri. Ülkede hâlihazırda 57 reaktör faaliyet gösteriyor ve buna ek olarak inşa süreci süren 21 reaktör var. Aynı zamanda Çin, dünyadaki en genç ve en geniş nükleer filolardan birine sahip olma özelliğine sahip: Çin'deki reaktörlerin yüzde 80'i, son 10 yıl içerisinde faaliyete başladı. 2022 yılnda Çin'in elektrik ihtiyacının yüzde 5'i de nükleer santrallerden sağlandı.
Pekin aynı zamanda yurt dışında da nükleer hedeflere sahip. Çin, Pakistan'a reaktör ihraç etti. Pakistan'da kullanılmakta olan her altı reaktörün tamamı Çin üretimi. Çin'in Birleşik Krallık ve Romanya'da gerçekleştirmeyi planladığı diğer uluslararası projeleri ise henüz inşaat aşamasına geçmedi.
Radyoaktif atıkları bir depoda biriktirmek istemeyen Çin, şu anda Moğolistan-Çin sınırındaki Gobi Çölü'nde arayışlarını sürdürüyor.
Hindistan: Yavaş ama emin adımlar
Hindistan'da hâlihazırda toplam 6,3 GW (gigawatt) elektrik üretimi kapasitesine sahip 19 nükleer reaktör bulunuyor. Toplam 6,0 GW kapasitesine sahip 8 reaktörün inşa süreci ise sürüyor.
Uluslararası Nükleer Enerji Ajansı'na (IAEA) göre, 201 yılında ülkede nükleer enerji vasıtasıyla elde edilen elektrik miktarı, 39,8 terrawatt/saat (TWh) olarak kaydedildi. Bu, 2020 yılındaki sayıya göre 0,6 TWh dolayında bir düşüşe işaret ediyor. 2021 yılında üretilen toplam elektriğin yüzde 3,2'lik kısmı, nükleer enerji üzerinden elde edilmiş oldu. Hindistan'daki reaktörlerin üçü, son 10 yılda faaliyete geçti. Ülkedeki nükleer reaktörlerin ortalama yaşam süresinin 20 yıl olduğu kaydediliyor.
Ülkedeki nükleer enerji projeleri, çeşitli eğilimlere sahip siyasi partilerin mali ve siyasi destek eksikliği nedeniyle kesintiye uğradı. Aynı zamanda nükleer santrallerin güvenli olup olmadığının yanı sıra santrallerin inşa edildiği bölgelerdeki toprak sahibinin kim olduğu gibi sorular da, Hindistan kamuoyunda tartışma konusu oldu. Hindistan'ın nükleer atıkları topladığı bir tesisi bulunmuyor.
Japonya: Enerji krizi ve yeni bir perspektif
Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin yol açtığı küresel enerji krizi, Japon hükümetini, 2011 yılındaki Fukuşima nükleer felaketinin ardından hayata geçirilen nükleer enerjiden çıkış planlarından geri adım atmaya itti.
Felaketin ardından Japonya'daki tüm nükleer santrallerin faaliyeti durdurulmuştu. Bugün, ülkedeki reaktörlerin çoğunluğu faaliyet dışı.
Başbakan Fumio Kişida ve yönetimi, nükleer enerji kullanımını artırmak için bir planı hayata geçirmeye çalışıyor. Hükümet, Japonya'da nükleer güvenlikten sorumlu olan kuruma, yedi reaktörün yeniden faaliyete geçirilmesine onay verme çağrısında bulundu. Aynı zamanda Kişida, yeni güvenlik mekanizmalarını bünyesinde barındıran, "gelecek nesil" reaktörlerin inşa edilmesini de hedefliyor.
Enerji krizinin sürdüğü ortamda anketler, toplumun çeşitli kesimlerinde süren güvensizliğe rağmen nükleer enerjiye karşı olan görüşlerin yumuşadığını ortaya koyuyor.
Finlandiya: Nükleere rekor destek
Finlandiya'da şu anda dört nükleer reaktör faal ve bu reaktörler ülkenin elektrik ihtiyacının üçte birlik kısmını karşılıyor. Finlandiya Ekonomi Bakanlığı'nın aktardığı verilere göre, 1,6 GW kapasiteye sahip beşinci bir reaktör ise inşaat aşamasında.
Son yıllarda Fin kamuoyunda nükleer enerjiye olan desteğin arttığı görülüyor. Geçen yıl Fin Enerjisi adındaki ticaret odasının yaptığırdığı bir ankete göre, Finlandiyalıların yüzde 60'ı nükleer enerjiye destek veriyor. Bu oran, bir rekor olma özelliğini taşıyor.
Finlandiya merkezli nükleer enerji kuruluşu Fennovoima, kısa süre öncesine kadar Rusya merkezli Rosatom ile işbirliği yürütüyordu. Ancak söz konusu işbirliği, Mayıs 2022'de, Ukrayna'daki savaştan doğan güvenlik riskleri nedeniyle sona erdirildi.
Dünyanın birçok ülkesiyle karşılaştırıldığında Finlandiya'nın nükleer atık konusunda birkaç adım önde olduğu göze çarpıyor. Yeraltının derinliklerinde inşa edilmekte olan nükleer atık deposunun 2025 yılında faaliyete geçmesi planlanıyor. Ülkede inşa edilmekte olan yeni bir reaktör projesi ise yok.
Fransa: Sorunlara rağmen baskılara devam
Fransa, dünyada nükleer enerjiye en çok bel bağlayan ülke olma özelliğini taşıyor. Hâlihazırda 56 nükleer santralin faal olduğu ülkede, elektrik ihtiyacının yaklaşık üçte ikisi nükleer enerjiden sağlanıyor. Ülkedeki nükleer santrallerin ortalama yaşam süresinin 37 yıl olması dikkat çekiyor. Fransa'nın en genç nükleer santrali ise 1999 yılında faaliyete geçti.
Fransız makamları geçen yıl çürüklük tespit edilmesi nedeniyle ülkedeki bazı santrallerin kapatılmasına karar verdi. Bu karar ile birlikte nükleer enerji üretiminde, son 30 yıllık sürede kaydedilen en büyük gerileme yaşandı. Ancak Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un hükümeti, sorunlara rağmen nükleer enerji üretiminin gelecek yıllarda yeniden 350 ila 380 TWh seviyesine yükseltilmesini hedefliyor. Aynı zamanda hükümet, 52 milyar Euro değerinde altı yeni "gelecek nesil" reaktör inşa etmeyi planlıyor. Fransa'da radyoaktif atıkların toplandığı bir depo ise bulunmuyor.
Polonya: Yeni nükleer enerji hedefleri
Polonya, nükleer enerji üretimine başlamayı 1980 yılından bu yana planlıyor. O dönemde ülkede iki reaktörün inşaatına başlanmış olsa da inşa süreci, 1986 yılında Çernobil'de yaşanan nükleer felaketin ardından durduruldu. Daha sonra inşaata devam edilmesi yönünde yapılan hamleler ise başarısızlıkla sonuçlandı.
Hükümet 2014 yılında altı yeni reaktörün inşa edilmesi için bir plan üzerinde uzlaştı. Bu reaktörlerin ilkinin 2024 yılında faaliyete geçmesi bekleniyor. 2021 yılının başlarında da Polonya hükümeti, iki farklı yerde altı yeni reaktörün inşa edilmesi yönündeki planlara yeşil ışık yaktı. Bu reaktörlerin ilkinin, 2033 yılında faaliyete geçmesi planlanıyor. Polonya, nükleer enerji altyapısının genişletilmesiyle birlikte, kömür kullanımından çıkılmasını hedefliyor. Ülkedeki elektrik ihtiyacının yüzde 70'lik kısmı, hâlihazırda kömür santrallerinden elde ediliyor.
ABD: Temiz enerji kaynağı?
ABD şu anda dünyadaki en geniş nükleer filoya sahip. Ülkede toplam 92 ticari nükleer reaktör faaliyet gösteriyor.
2022 yılında ülkenin elektrik ihtiyacının yüzde 18,2'lik kısmı, nükleer enerji üzerinden sağlandığı belirtiliyor. Nükleer enerjinin kullanılan tüm enerjiler içerisindeki payının, son on yılda yüzde 20 seviyelerinden yaklaşık yüzde 18'e gerilemiş olması dikkat çekiyor. Nükleer enerji üretiminin pik yaptığı 2012 yılında toplam 102 bin MW (megawatt) elektrik üretilirken, bu sayı 2021 yılında yaklaşık 95,5 bin seviyesine geriledi.
ABD aynı zamanda dünyadaki en eski reaktörlere sahip. Ülkedeki reaktörlerin ortalama yaşam süresinin 41,6 yıl olduğu belirtiliyor. Çoğu reaktörün 1985 yılından önce faaliyete geçtiği ülkede, şu anda iki yeni reaktör inşa ediliyor.
Başkan Joe Biden, iklim değişikliğiyle mücadele yolunda karbon içermeyen bir enerji kaynağı olarak nükleer enerjiye destek verdiğini açıklamış bulunuyor. Biden hükümeti, geçen yıl kapanma riskiyle karşı karşıya olan nükleer santralleri kurtarma amacıyla 6 milyar dolar değerinde bir projeyi hayata geçirdi.
Türkiye de nükleer enerji kullanacak
Türkiye de nükleer enerji sahibi ülkeler kervanına katılmaya hazırlanıyor. Türkiye'nin ilk nükleer santrali Akkuyu'da çalışmalar sürüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, santralin ilk reaktörünün 27 Nisan'da açılacağını açıkladı. Akkuyu'ya bu tarihte reaktöre yakıt yüklenerek resmen nükleer tesis statüsü kazandırılmış olacak. Erdoğan, açılışa Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in de katılabileceğini söylemişti.
Yaklaşık 20 milyar dolar değerindeki santralde toplam dört reaktör bulunuyor. Santralin toplam 4800 MW güç kapasitesine sahip olduğu belirtiliyor. Akkuyu ile ilgili olarak Erdoğan, "Türkiye'nin enerji sıkıntısına düşmemesi için nükleer enerjinin önemli olduğunu" söylüyor.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin inşa edilmesi yönündeki ortak karar, Türkiye ile Rusya arasında 2010 yılında alındı. Mayıs ayında imzalanan anlaşmadan birkaç ay sonra Rusya, Türkiye'de ilgili proje şirketini kurdu. Ankara ile Moskova arasında yapılan anlaşma uyarınca, projeyi yürüten şirketin hisselerinin yüzde 51'inin Rusya'ya ait. Santralin resmi web sayfasında "Rus-Türk işbirliği tarihindeki en büyük projelerden biri" ifadesine yer veriliyor.