NSU davasında sona gelindi
NSU terör örgütü davasında karar günü yaklaşıyor. Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi baş sanık Beate Zschäpe ile NSU'ya yardım etmekle suçlanan dört kişi hakkındaki kararını açıklayacak. İşte beş yıllık davadan ayrıntılar.
NSU ile özdeşleşen isim: Beate Zschäpe
2000 ile 2006 yılları arasında 8'ü Türk 9 göçmen erkek "Ceska" marka tabanca ile öldürülür. Polis olay üstündeki sis perdesini kaldıramaz. Medyada "döner cinayetleri"nden söz edilir. 4 Kasım 2011’de Zwickau’daki hücre evinde patlama olur. Emniyet birimleri küller arasında bu tabancayı ve olayın sorumluluğunu üstlenen video kaydını bulur. Dört gün sonra da Beate Zschäpe polise teslim olur.
Muhtemel NSU üçlüsü
Beate Zschäpe daha 1998 yılında aşırı sağcı arkadaşları Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos ile yer altına iner. Bu üçlü 14 yıl kadar kimsenin dikkatini çekmeden çeşitli yerlerde, son olarak da Zwickau’da yaşar. Soruşturma yetkilileri terör hücresinin bu sürede cinayetler ve bombalama eylemleri ile tüm Almanya’yı katetmiş olduklarını ve NSU'nun eylemlerini soygunlarla finanse ettiğini tahmin ediyor.
Kurbanlar
NSU, 9 erkek ve bir kadını öldürmekten suçlanıyor. İlk kurban olan Enver Şimşek 11 Eylül 2000’de ağır yaralanır ve yaşamını yitirir. Diğer kunbanların adları: Abdurrahim Özüdoğru, Süleyman Taşköprü, Habil Kılıç (yukarıda, soldan sağa), Mehmet Turgut, İsmail Yaşar, Theodorus Boulgarides, Mehmet Kubaşık, Halit Yozgat (aşağıda, soldan sağa) ve polis memuru Michele Kiesewetter (yukarıda sağda).
Köln’deki bombalı suikastlar
Çoğunluğunu Türk sakinlerin oluşturduğu Köln’ün Keup caddesinde 9 Haziran 2004’te çivili bir bomba infilak eder. 20’den fazla insan kısmen ağır yaralanır. 19 Ocak 2001’de de Köln’ün Probsteiggasse sokağına bırakılan patlayıcı havaya uçar. İran kökenli 19 yaşındaki bir kızın vücudunda yanık ve kesikler, kafatasında kırık oluşur, kulak zarları patlar.
Bir kaçışın sonu
4 Kasım 2011’de Eisenach’taki bir soygun girişimi başarısız kalır. Eylemciler kaçmayı başarır ama polis onların izini sürer. Kısa bir süre sonra da yanmış ve üzerinden dumanlar çıkan bir karavanda iki erkeğin cesedi bulunur. Eldeki bulgular intihar ettiklerine işaret etmektedir. Bu iki kişi muhtemelen NSU adına cinayetleri işleyen Uwe Böhnhardt ile Uwe Mundlos’dur. .
Saklanılan son yer
Böhnhardt ile Mundlos’un ölümünden birkaç saat sonra Zwickau'daki konutta patlama olur. Konutu kundaklayan kişinin Beate Zschäpe olduğu tahmin edilmektedir. Arkadaşları ile birlikte oturduğu bu evdeki izleri ortadan kaldırmayı hedeflediği sanılmaktadır. Emniyet yetkilileri enkaz altında NSU cinayetlerinde kullanılan "Ceska" marka tabanca ve olayın sorumluluğunu üstlenen video kaydını bulurlar.
Eylemin üstlenildiği video
NSU, sevilen çizgi filmi kahramanı Pembe Panter’i kullandığı alaycı video kaydı ile 9 erkek ile kadın polis Michele Kiesewetter cinayetlerini üstlenir. Halit Yozgat ile birlikte diğer 7 kurban Türkiye kökenlidir. Theodorus Boularides’in Yunan kökenli olması nedeniyle NSU aslında 8 Türk’ü öldürmüştür. O nedenle video kaydında görülen '9 Türk öldürüldü' ibaresi yanlıştır.
Dava başlangıcı
6 Mayıs 2013’te Münih’dteki Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde NSU davasının görülmesine başlanır. Üçlü terör hücresinin sağ kalan tek üyesi Beate Zschäpe duruşmalara koyu renk bir ceket-pantolan elbise ile katılır ve kendinden emin bir tavır sergilemeye özen gösterir. Federal Savcılık Zschäpe'ye "10 kişiyi sinsice ve aşağılık motiflerle öldürme" suçlamasını da yöneltti.
NSU’ya yardım ve yataklık edenler?
NSU davasında Beate Zschäpe dışında dört erkek sanık terör hücresine yardım ve yataklık etmekten yargılanıyor. Sanıklardan sadece aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti‘nin (NPD) eski yöneticilerinden Ralf Wohlleben’in adının haber metinlerinde tam olarak geçmesine izin veriliyor. Andre E., Carsten S. (yukarıda soldan sağa) ve Holger G.‘nin adları ise kişilik hakları nedeniyle kısaltılıyor.
Zschäpe suskunluğunu bozuyor
İkibuçuk yıl ifade vermeyen Beate Zschäpe 9 Aralık 2015’te suskunluğunu bozdu. Avukatının okuduğu ifadesinde Zschäpe, cinayetleri işleyenlerin Uwe Böhnhardt ile Uwe Mundlos olduğunu iddia ediyor. Zschäpe aynı yılın yazında savunma avukatları Wolfgang Heer, Wolfgang Stahl ve Anja Sturm ile köprüleri atıyor. Daha sonra Hermann Borchert ile Mathias Grasel da Zschäpe’nin avukatlığını üstlendi.
İstihbarat elemanı skandalı
NSU kapsamında Alman İç İstihbarat Teşkilatı nasıl bir rol oynadı? Bu soru davanın başından bu yana zihinleri kurcalıyor. Alman iç istihbaratı elemanı Tino Brandt tanık olarak verdiği ifadelerde,1990’lı yıllarda "Thüringer Heimatschutz" adlı örgütü nasıl oluşturduğunu ayrıntılarıyla anlatmıştı. NSU terör hücresinin üçlüsü Zschäpe, Böhnhardt ve Mundlos işte bu örgüt içinde radikalleşmişti.
Halit Yozgat vurulduğunda…
Alman İç İstihbarat Teşkilatı’na bağlı bir memur adamı olay yerinde, Kassel’deki bir İnternet Cafe’de bulunuyordu. İstihbarat elemanlarını yönlendiren Andreas T., 6 Nisan 2006’daki cinayette kurbanın cafe girişine yuvarlanmasına rağmen, bundan haberi olmadığını anlatmıştı. Baba İsmail Yozgat bir duruşmada can çekişen oğlundan bahsetmiş, Halit’in bir çocukluk fotoğrafını da beraberinde getirmişti.
Duruşmalar sırasında protestolar
NSU olayına devlet birimlerinin adının karışması nedeniyle sık sık protesto göstereliri düzenlendi. Çok sayıda kuruluş ve bunlar arasında "Kölnstrasse Her Yerde" girişimi bu etkinliklerde yerini alıyor. Köln’ün Keup caddesinde 9 Haziran 2004’te NSU’nun yerleştirdiği çivli bomba havaya uçmuştu.
NSU Araştırma Komisyonları
Almanya Federal Meclisi de NSU olayındaki sis perdesini kaldırmaya çalışıyor. 2013 yılının Ağustos ayında oluşturulan ilk araştırma komisyonunun başkanı Sebastian Edaty, Federal Meclis Başkanı Norbert Lammert’e bin sayfayı şan sonuç raporunu teslim etmişti. Sonuç feciydi: "Devlet başarısız kaldı" deniyordu. Daha sonra hem federal hem eyaletler çapında başka araştırma komisyonları da kuruldu.
Tutulmayan vaat
23 Şubat 2012’de NSU kurbanları için merkezî bir anma toplantısı düzenlendi. Başbakan Angela Merkel (solda), Semiya Şimşek (sağda) ile diğer kurban yakınlarına cinayetleri sonuna kadar aydınlatma sözü verdi. Ama onlar karartılan ya da gizli tutulan Almanya İç İstihbarat Teşkilatı dosyalarından dolayı tam bir hayal kırıklığı içindeler. Devletin daha fazla şey bildiğinden şüpheleniyorlar.
Federal Savcılık en ağır cezayı istedi
Federal savcı Herbert Diemer ile meslektaşları 2017 yazında mütalaalarına başladılar. Beate Zschäpe’ye nitelikli suçun tespiti halinde ömür boyu hapis ve sonra da gözlem altında tutulma cezasının verilmesini talep ettiler. İddianame Ralf Wohlleben ve Andre E. için 12 yıl hapis cezası isterken, Holger G.‘nin beş, Carsten S.‘nin de üç yıl hapis cezasına çarptırılmasını talep etti.
Zschäpe’nin eski avukatları beraat istedi
Nisan 2018’de sanık avukatlarının savunmalarına geçildi. Beate Zschäpe’nin 2015’te ek avukatlığını üstlenen Hermann Borchert ve Mathias Grasel müvekkilleri için en fazla 10 yıl hapis cezası talebinde bulundular. Eski avukatları Wolfgang Stahl, Wolfgang Heer ve Anja Sturm (soldan sağa) müvekkillerinin derhal serbest bırakılması talebi ile herkesi şaşırttılar.
Mahkeme başkanı yargıç
NSU davasında mahkemenin başkanı yargıç Manfred Götzl. Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde onun başkanlığındaki ağır ceza kurulu Beate Zschäpe ile digğer sanıklar hakkındaki kararı verecek. 64 yaşındaki yargıca ilişkin görüşler farklı. Müdahil avukatlardan bazıları zaman zaman duruşmaların daha sıkı yürütülmesini talep etmişlerdi. Ancak genel itibarıyle Götzl’ün büyük saygınlığı bulunuyor.