NSU avukatları: Hukuk mücadelesi sürecek
12 Temmuz 2018Baş sanık Beate Zschäpe'nin müebbet hapis cezası aldığı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) davasında kararın açıklanmasının ardından, müdahil avukatlar Seda Başay ve Mehmet Daimagüler, NSU cinayetlerinin tamamen aydınlatılması için çabalarını sürdüreceklerini açıkladı. Başay ve Daimagüler, Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nin kararını değerlendirmek üzere Berlin'de düzenledikleri basın toplantısında, NSU olayında devletin ve devlete bağlı kurumların sorumluluğunun ortaya çıkarılmasını istediklerini dile getirdi.
NSU kurbanlarından Abdurrahim Özüdoğru ile İsmail Yaşar'ın ailelerinin avukatı olarak davaya müdahil olan Mehmet Daimagüler, bu davada cinayetlerin tam anlamıyla aydınlatılmasını beklemediklerini, ama "devleti temsil edenlerden başsavcılık aracılığıyla cinayetin aydınlatılması için açık bir şekilde çaba göstermesini beklediklerini” söyledi. Ancak bu çabayı göremediklerini belirten Daimagüler, başsavcılığın dışında artık kimsenin NSU'nun üç kişiden oluştuğuna inanmadığını dile getirdi. Davada Zschäpe dışında dört sanığın yargılandığını, NSU ile bağlantılı 24 tanığın dinlendiğini hatırlatan Daimagüler, en az 28 kişinin NSU ile bağlantısı olduğu bilinirken, üç üyeli bir terör hücresinden söz etmenin "inandırıcı” olmadığını söyledi.
Daimagüler, NSU ile bağlantılı olarak Almanya'da iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın ve bu kurum için çalışan muhbirlerin rolünün aydınlatılmasını talep ettiklerini belirtti. Daimagüler, hukuki mücadeleye devam edeceklerinin altını çizdi.
Federal Cumhuriyet ile Bavyera ve Thüringen'e dava
NSU'nun ilk kurbanı Enver Şimşek'in ailesinin avukatı Başay ise Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nin aldığı kararın cinayetlerin "aydınlatılmasının sona erdiği” anlamına gelmediğini vurguladı.
Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde görülen NSU davasında cinayetler sonrasında istihbarat ve emniyet kurumlarının yürüttüğü soruşturma ve bu soruşturmalarda yapılan olası hatalar ele alınmadı. Devlete bağlı bu kurumların "ihmalinin” olduğunu savunan müdahil avukatlar, bu nedenle Almanya Federal Cumhuriyeti ile Bavyera ve Thüringen eyaletlerine dava açtıklarını belirtti. Avukat Başay, "Devletin ihmalinin olduğunun Almanya'da bir mahkeme tarafından tespit edilmesini istiyoruz” dedi.
Dava hakkında DW Türkçe'ye bilgi veren avukat Başay, davanın üç aile tarafından Aralık 2016’da Nürnberg Eyalet Mahkemesi’nde açıldığını belirtti. Başay, Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'ne güvenlik ve istihbarat kurumlarına ilişkin sorular sorduklarında "Burada devlet yargılanmıyor, beş sanık yargılanıyor” yanıtını aldıklarını aktardı. Başay, "Devletin bu olaylarda suçunun bulunduğunun tespit edilmesi” için bu davayı açtıklarını, gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) kadar gideceklerini söyledi.
Ancak Daimagüler bu davanın kendi talepleri üzerine dondurulduğunu belirtti. Thüringen eyaletinin kurban yakınları için bir tazminat fonu oluşturacağını ifade eden Daimagüler, öncelikle eyaletin bu fonu nasıl gerekçelendireceğini öğrenmek ve sorumluluğunu kabul edip etmeyeceğini görmek istediklerini ifade etti.
Cinayetlerden sorumlu tutulan Beate Zschäpe, Uwe Börnhardt ve Uwe Mundlos'un 1998'de Thüringen'deki emniyet birimleri tarafından bilindiğini savunan Başay, eğer zamanında istihbarat birimlerine gerekli uyarı yapılsaydı cinayetlerin belki de engellenebileceği görüşünü dile getirdi.
Basın toplantısında görüşlerini dile getiren Enver Şimşek’in oğlu Kerim Şimşek, “Bu davada bizim için para önemli değil, önemli olan devletin ihmali olduğunu kabul etmesi” diye konuştu.
Jülide Danışman / Berlin
© Deutsche Welle Türkçe