ND: Savaş ve terörün dinamitlerini döşediler
30 Ocak 2020ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun Salı günü Beyaz Saray'da açıkladıkları Ortadoğu barış planına tepkiler sürüyor.
"Süddeutsche Zeitung", Trump'ın planı açıklarkenki konuşması sırasında El Aksa Camiinin adını şaşırarak "El Aqua" demesine atıfta bulunuyor ve ekliyor:
"Durum ciddi olmasa, El Aksa Camiine El Aqua diyen bir adamın bu belgeyi 'yüzyılın anlaşması' ilan etmesine ancak gülünebilirdi. Washington'daki etkinlik de İsrail Başbakanı ve ABD Başkanı için seçmen tabanlarını motive etme amacı güttükleri bir şov olarak görülebilirdi. Ancak İsrail'de 2 Mart'ta ve sekiz ay sonrasında ABD'de oy pusulaları sayıldıktan sonra asıl yıkıcı etkisi ortaya çıkacaktır. Bunun vereceği zarar, düzenlenecek protesto ve saldırılardaki ölü ve yaralıların da çok ötesinde olacaktır. Dünyanın en güçlü ülkesi, İsrail sağının azami taleplerini artık benimsediğine göre kestirilebilir bir gelecekte Kudüs'te bu tutumun dışına çıkabilecek bir başbakan olmayacaktır."
"Neues Deutschland" gazetesinin yorumunda ise şu satırları okuyoruz:
"Plan ABD Başkanının öngördüğü gibi hayata geçecek olursa Filistinliler gerçek anlamda bağımsız olamayacak, İsrail tekelinde Filistinlilere ayrılmış bir bölge haline gelecek. Filistinlilerin elinden alınacak verimli topraklara sahip Ürdün Vadisini tazmin için İsrail çölünden birkaç kilometrekare toprak vermek Filsitinlilere hakarettir. Başbakan Netanyahu'nun etrafındaki Büyük İsrail taraftarlarının bu plana dalkavukluk yaparak teşekkürlerini sunmaları, Trump'ın kimin çıkarlarına hizmet ettiğini gösteriyor. Filistinliler için karşılıksız çek vermek ve 'başka seçeneğin yok' demek dışında hiçbir şey sunmadı. Barış böyle olmaz. Trump ve Netanyahu Beyaz Saray'da bir barış planının temelinden ziyade, savaş ve terörde yeni bir sayfa açacak dinamitleri döşediler. Ve bu sadece Ortadoğu için geçerli değil."
"Neue Osnabrücker Zeitung" ise Britanya'nın 2016'daki referandumun ardından 31 Ocak'ta AB'den resmen ayrılmış olacağına dikkat çekiyor.
"Britanyalılar referandumda Avrupa Birliği'ne güven duymadıklarını gösterdiler. Göçün sınırlandırılması, milli egemenliğin korunması, kültürel ve mali konularda kendi kararlarını verebilmek gibi, başka ülkelerdeki vatandaşlar için de cazip olabilecek vaatlerin peşinden gittiler. Dolayısıyla her soruna çözüm yolu olarak ne pahasına olursa olsun Avrupa'nın daha da güçlendirilmesi çağrısında bulunanlar dikkat etmeli. Ancak, iklim korumadan tutun Çin'in artan hakimiyetine, mevcut meydan okumalara karşı çözüm küçük devletçiliklere geri dönüş de değil. Sadece birlik halinde hareket eden bir Avrupa büyük güçlere karşı koyabilir. AB'nin ikinci büyük ekonomisinin ayrılışının uzun vadedeki etkilerini kestirebilmek henüz mümkün değil."
Bielefeld kentinde yayımlanan "Neue Westfälische" gazetesi ise Çin'den dünyaya yayılan koronavirüsü ele alıyor ve paniğe yer olmadığı değerlendirmesi yapıyor.
"Koronavirüse yakalanan kişi sayısı her geçen gün artıyor. En az dört Alman'a da virüsün bulaştığı biliniyor. Hepsinin durumu koşullara göre iyi. Yani soğukkanlılığı elden bırakmamak ve paniğe kapılmamak gerek. Sosyal medyada dolaşan espriler gibi, oyuncunun tüm insanlığa virüs bulaştırmaya çalıştığı bilgisayar oyunu Plague Inc.'de değiliz. Uzmanlara göre hastalık hafif geçiyor ve kısmen virüsün bulaştığını fark etmeyenler bile var. Daha ağır durumlar içinse hastaneler mevcut ve hazırlıklılar. Şu an internette dolanan ırkçılık virüsü çok daha tehlikeli."
DW/BK,TY
© Deutsche Welle Türkçe