1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Nahda Hareketi'nden laiklik vurgusu

25 Mayıs 2016

Genç Tunus demokrasisinin güçlü akımlarından Nahda Hareketi din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını parti programına aldı.

https://p.dw.com/p/1Itxs
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Mohamed Messara

Tunus'un ılımlı dindar partisi Nahda Hareketi Partisi'nin 74 yaşındaki genel başkanı Raşid Gannuşi toplumda kutuplaşma yaratmakta usta bir siyasetçidir. O kimine göre radikal görüşleri Tunus'ta yayan, kuzu postuna bürünmüş bir kurt, diğerlerine göre ise radikalleşmeden, ülkenin Müslüman kimliğini öne çıkaran ılımlı bir politikacıdır. Parti kongresindeki konuşması onun radikal dinci olmadığını düşünenleri haklı çıkarmışa benziyor. Gannuşi dini siyasi çekişmelerin dışında bırakmaya gayret edeceklerini, camilerin siyasi tartışmaların yapılmadığı tarafsız mekanlar olduğunu ve dinin ayırıcı değil, birleştirici olması gerektiğini söyledi.

Porträt von Rached Al-Ghannouchi tunesischer Politiker Vorsitzender der Ennahda Partei
Raşid GanuşiFotoğraf: DW/M. Slimi

Partisi'nin anayasaya bağlı olduğunu ve din ile siyaseti kesin bir çizgiyle birbirinden ayıracağını dile getiren Raşid Gannuşi kongrenin desteğini aldı. Tunuslu milletvekili Mehrrezia Laabidi bu konuya açıklık getirilmesinin partisinin Tunus'ta anayasaya saygılı normal bir siyasi oluşum olarak algılanmasını sağlayacağını söyledi. Demokrat bir Müslüman olduğunu söyleyen Laabidi partisinin İslam'ın değerlerine bağlı, Tunuslu, Müslüman ve demokrat bir parti olduğunu ve kendi değerleri doğrultusunda fakirliğin azaltılmasına, güvenliğin sağlanmasına ve eğitim sisteminin düzeltilmesine çalışacaklarını dile getirdi.

Gannuşi'nin köklü reform programı

Laabadi kimsenin hayat tarzına, kıyafetine ve ibadetine müdahale etmeyeceklerini söylüyor ama toplumun belli bir kesimi tarafından kuşkuyla izlendiklerini de biliyor. Özellikle parti lideri Gannuşi'nin sözlerine güvenmeyenlerin bulunduğunu inkar etmiyor. Gannuşi açısından parti kongresindeki konuşması, yasaklanmış bir yer altı hareketinin tasvip gören bir siyasi partiye dönüştüğü olgunlaşma sürecini yansıtıyor.

Nahda Hareketi lideri son 40 yılda hapsedilmiş ve belli bir süre Londra'da yaşamak zorunda bırakılmıştı. 2011 devriminden hemen sonra Tunus'a dönerek parti kurma çalışmalarına hız vermiş, Nahda Hareketine yakınlık duyan dernek ve kuruluşlar da ülke çapında tanıtma kampanyası başlatmıştı. Kadın, hasta ve fakirlere yardım eden Nahda Hareketi kısa zaman Tunus'ta kendini tanıtmış ve taraftar toplamıştı. Nahda Hareketi ilk genel seçimleri bariz farkla kazanmış ancak iktidar partiyi yıpratmış ve Nahda'ya itibar kaybettirmişti. Nahda Hareketi yüksek sayıda milletvekili çıkarmış olmasına rağmen koalisyon hükümetinin küçük ortağı konumuna düştü.

Nahda Hareketi demokrasi ve diyalogdan yana

Raşid Gannuşi Nahda Hareketi'ni yenileyip, güçlendirmek ve Mısır'daki Müslüman Kardeşlerle aynı kefeye konulmasını önlemek istiyor. Tunus Üniversitesi siyasi bilimler öğretim üyesi Profesör Muhammed Kerrou partinin giderek sivilleşip, demokratikleşeceğini, diyaloga açık bir Tunus partisi görünümüne kavuşacağını söylüyor. Kerrou partinin dini ve ruhani faaliyetlerinin Nahda Hareketi'ne yakın kuruluşlara devredileceğini ve partinin köklü bir değişiklik geçireceğini söylüyor.

Fikir hürriyetini teminat altına alan yeni Tunus Anayasası sayesinde Nahda Hareketi diğer siyasi partilerle açıkça rekabet edebiliyor. Anketler de Tunusluların din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını istediğini gösteriyor. Nahda Hareketi programına aldığı ilkelere sadık kalacağına halkı inandırdığı takdirde daha fazla seçmen kazanması zor olmayacak. Milletvekili Mehrezia Laabidi liderleri Raşid Gannuşi'nin ülkenin dış itibarını da arttıracağını ve Tunus demokrasisinin bütün Arap ülkelerini etkileyebileceğini belirttikten sonra sözlerini şöyle sürdürüyor: “Biz Tunuslular dünyevi de olsak dindar da olsak, bütün zaaflarımıza rağmen uyu bir örnek oluşturuyoruz. Farklı görüşte olanlara yapılan baskıyı ortadan kaldırmayı başardık. Toplumun her kesiminin birlikte yaşayabilmesinde karar kıldık.”

© Deutsche Welle Türkçe

Marc Dugge/Sarah Mersch