1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Bahar hayalinden puslu geleceğe

26 Ocak 2021

Mısır'da Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in devrilmesiyle sonuçlanan ayaklanmaların üzerinden on yıl geçti. Ancak El Sisi yönetimiyle gelinen nokta, Mısırlıların hayalinden oldukça uzakta.

https://p.dw.com/p/3oR0j
Kahire'nin ünlü Tahrir Meydanı çevresinde protestoları temsil eden grafitilerden
Kahire'nin ünlü Tahrir Meydanı çevresinde protestoları temsil eden grafitilerden Fotoğraf: Amr Nabil/AP Photo/picture alliance

Özgürlük, adelet ve insanlık onuru!

25 Ocak 2011'de başlayan Mısır'daki ilk protestoda dile getirilen talepler bunlardı. Devam eden günler ve haftalarda taleplerin yönü, Hüsnü Mübarek'in 30 yıllık iktidarında ülkenin geldiği siyasi ve sosyal koşullara evrildi.

Protestolar devam ettikçe güvenlik güçlerinin, eylemleri bastırmak için uyguladığı şiddet de arttı. Tüm bunlara rağmen kitlelerin ülke çapındaki protestolarını durduramayan Mübarek yönetimi 11 Şubat'ta istifa etti.

Mısırlıların umudu ve beklentisi, baskıcı bir devlet yapısının olmadığı, hukukun üstünlüğünün egemen kılındığı ve daha fazla özgürlüğün olduğu yeni bir dönemdi.

Ancak bugün gelinen noktada, Mısırlıların hayalinden oldukça uzakta bir tablo söz konusu.

İnsan hakları ihlalleri

Mübarek'in devrilmesinin ardından seçimle göreve gelen Muhammed Mursi, 2013 yılında askeri darbeyle devrildi ve eski Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el-Sisi, 2014'den bu yana ülkeyi devlet başkanı sıfatıyla yönetiyor.

DW'ye konuşan Mısırlı aktivist Hüssam El Hamalavi, "Mısır her açıdan korkunç bir gerileme yaşadı. Özellikle de sivil haklar açısından. Karşı devrim, ülkeyi 2011'deki devrimden sonra daha baskıcı bir devlete doğru sürükledi. Korkunc bir dönüm noktası yaşandı ve ülkenin geriye doğru gitmesine yol açtı" diyor.

25 Ocak 2014, ayaklanmaların üçüncü yıldönümü
25 Ocak 2014, ayaklanmaların üçüncü yıldönümüFotoğraf: AFP/Getty Images

Uluslararası Af Örgütü'ne göre, ülkedeki insan hakları ve sivil hakların durumu oldukça kötü. Yargılamalardaki adaletsizliklere, hapishanelerindeki işkence ve kötü muameleye dikkat çeken Örgüt, son açıkladığı raporlarda toplu infazlara da işaret ediyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün son raporunda ise "Mısırlı yetkililerin terörle mücadele kisvesi altında hukukun üstünlüğünü hiçe saydığı" söyleniyor ve "hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlüler için zaten iyi olmayan koşulların salgınla beraber daha da kötüleştiği" belirtiliyor.

Avrupa Parlamentosu da Aralık ayında "Mısır'da insan haklarının kötüleşen durumu" başlıklı bir raporu kabul etmiş ve üye devletler de Mısır ile ilişkilerini "derin ve kapsamlı" bir şekilde gözden geçirmeye çağrılmıştı.

Ancak Mısır hükümeti, kendisine yöneltilen suçlamaları reddediyor. Ülkede siyasi tutuklu bulunmadığını söyleyen yetkililer, hükümetin "fikir ve ifade özgürlüğüne büyük önem verdiğini" savunuyor. 

İntikam ihtiyacı

Aktivist Hüsam el Hamalavi'ne göre mevcut rejimin üst düzey yöneticilerinde 2011'deki ayaklanmalar derin izler bıraktı. "Ülkenin yönetici elitinde sürekli bir intikam hissi var" diyen Hamalavi, sözlerini "Seçkinlerin büyük bir kısmı hapse girmekten korkuyordu. O zamandan beri, Ocak 2011'deki olayların tekrarlanmasından korkan egemen siyasi üst sınıf bir paranoya yaşıyor" şeklinde sürdürüyor.

28 Ocak 2011, Mısır'daki protestoların üçüncü günü
28 Ocak 2011, Mısır'daki protestoların üçüncü günü Fotoğraf: picture alliance/AP/B. Curtis

Kendini bağımsız olarak tanımlayan El Maşad gazetesinin genel yayın yönetmeni ve gazeteci Mehdi Şendi'ye göre de muhtemel yeni bir ayaklanma, çeşitli şiddet ve terör eylemlerinin önünü açabilir.

Şendi'ye göre terörizmden çok çeken Mısırlılar, devletin baskıyla da olsa hukuku ve düzeni yeniden tesis etme çabalarını memnuniyetle karşılıyor. Şendi, "Yetkililer mevcut uygulamaları gözden geçirmeye ve cezaevinde reform yapmaya hazır. Ancak suçluları ve teröristleri kapsamayacak şekilde" diyor.

Ülkede kimin terörist olup kimin olmadığını belirleyense Abdülfettah el-Sisi yönetimi. El-Sisi göreve geldiğinden beri, muhalifler ve aktivistler sık ​​sık hapse atılıyor; terörü desteklemekle suçlanıyor.

Zengin ve fakir arasındaki uçurum

Ülkedeki en büyük sorunlardan biri de zengin ve yoksul arasındaki uçurum. En yaygın şikayet, paranın ülkedeki küçük bir elitin elinde bulunması ve bu sebeple orta sınıfın zayıflatılmış olması.

Bu konuda da bazı ilerlemelerin kaydedildiğini söyleyen Şendi, "Şu anda emekli maaşları veriliyor, dayanışma eksenli yeni projeler yapılıyor ve ülkede altyapıyı iyileştirmek için önlemler alınıyor" şeklinde konuşuyor.

Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah el-Sisi
Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah el-SisiFotoğraf: picture-alliance/dpa/K. Elfiqi

Tüm bunlara rağmen Mısırlıların çoğunun bu tür gelişmeleri takdir etmediğini düşünen Şandi, "Bir devrim, büyük beklenti ve umutlarla büyür. Ancak çoğu hayal kırıklığına uğramaya mahkumdur. Çünkü her ilerleme küçük olarak değerlendirilecektir" diyor.

2019-2020 yıllarının resmi verilerine göre, ülke nüfusunun neredeyse yüzde 30'u yoksulluk sınırının altında yaşıyor. 

Aktivist Hüssam El Hamalavi, "El Sisi prestijli dev projelerine odaklandı. Bu projeler, El Sisi'ye propaganda olanağı sağlıyor. Ancak bu  projelerin insanların gündelik yaşantısı üzerinde hiçbir etkisi yok" değerlendirmesini yapıyor.

Mahmud Hussein

©Deutsche Welle Türkçe