Müslümanlar'a karşı önyargılar arttı
14 Eylül 2004”Avrupa’da giderek yayılan ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve hoşgörüsüzlük ile kararlı bir şekilde mücadele edilmelidir.” Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı üyesi 55 ülkeden 300’e yakın devlet adamı, bürokrat, sivil toplum örgütü ve dini cemaat temsilcilerinin katıldığı konferansın açılışında dile getirilen ifadeleri bu şekilde özetlemek mümkün. Konferansın açılışında konuşan Belçika Başbakanı Guy Verhofstadt, bundan 60 yıl önce Nazi döneminin baskıcı rejiminden kurtulduktan sonra ırkçılıkla ilgili verilen ”Bir daha asla!” sözünün unutulmamamasını istedi. Pekçok Avrupa ülkesinde aşırı sağın yeniden yükselişe geçtiğini de hatırlatan Belçika Başbakanı, buna bağlı olarak yabancı düşmanlığı ve ırkçı eylemlerde de bariz bir artış olduğunu kaydetti. Verhofstadt, hükümetlerin elinde, bu tür akımlarla mücadele edecek güçlü araçlar olduğunu, ancak yasa ve mahkemelerin tek başına yetersiz kaldığını vurgulayarak, göçmenlerle diyalog ve hoşgörü ortamının genişletilmesinin önemine işaret etti.
'Baskıcı ideolojilerin önü kesilmeli'
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı bünyesindeki konferansa Almanya adına katılan Federal hükümetin yabancılar sorumlusu Marieluise Beck ise ırkçılık ve hoşgörüsüzlüğün, insan onuruna yapılan bir saldırı olduğunu kaydetti. Beck, özgürlükleri kısıtlayan ve özellikle dini duyguları sömüren her türlü baskıcı ideolojinin önünün kesilmesi gerektiğini de söyledi. Fener Ortodoks Rum Patriği Barthelemeus’tan Ürdün Prensi Hasan ve Belçika Prensi Philipp’e kadar, konferansta söz alan hemen hemen bütün konuşmacılar da farklı etnik köken ve dinden olanlara karşı önyargıların giderek güçlendiğinnin altını çizdiler.
Azınlıklara düşman muamelesi
Helsinki İnsan Hakları Federasyonu’nun hazırladığı bir rapor ise adeta Brüksel’deki konferansta dile getirilen endişelerin açık bir kanıtı: İngiltere, Belçika, Almanya, Fransa, Danimarka ve İtalya'da yapılan araştırmaya göre özellikle 11 Eylül’den sonra Müslümanlar’a yönelik önyargılar yükselişte. Sözkonusu altı ülkeyle ilgili tek tek değerlendirmeler yapan İnsan Hakları Federasyonu, örneğin 160 bin Müslüman’ın yaşadığı Danimarka’da bu kişilere temsil izni verilmediğini ve azınlıklara karşı siyasi havanın da düşmanca olduğu tesbiti yapılıyor.
Ayrımcılıkla Mücadele Raporu’da, 5 milyon Müslüman’ın yaşadığı Fransa’da okullardaki türban yasağı dolayısıyla toplumsal gerginliklerin oluştuğu, İngiltere'de ise terörle mücadele kapsamında Müslümanlar’a yönelik ayrımcı uygulamaların yaygınlaştığı, İngiliz medyasının da halktaki önyargı ve güvensizliği beslediği ifade ediliyor.
İtalyanlar Müslümanlar'ı 'potansiyel terörist' gibi görüyor
Helsinki İnsan Hakları Federasyonu’na göre, İtalyanlar’ın da çoğu Müslümanlar’ı ”potansiyel birer terörist” olarak görüyor. Halkın yüzde 33'üne göre Müslümanlar ülkeyi işgal ediyor. Rapora göre Almanya'da da Müslümanlar’ın durumu da terörle mücadele kapsamında kötüleşti. Son bir yılda, Müslümanlar’a ait çok sayıda derneğin saldırıya uğradığı belirtilen raporda, Almanlar’ın büyük bir bölümünün, ”ülkeye Müslümanlar’ın göçü durdurulmalı' görüşünü savunduğu tesbiti yapılıyor. Belçika'da da durumun farklı olmadığını vurgulayan Helsinki İnsan Hakları Federasyonu, ülkedeki Faslı ve Türk ağırlıklı Müslümanlar’ın keyfi aramalara maruz kaldığını, türbanın da eskiye oranla Belçika toplumunda daha az kabul gördüğünü belirtiyor.