Mucizenin adı Türkiye!
21 Haziran 2008Dün akşam Viyana Ernst Happel Stadı’nda 119 dakika boyunca, birkaç cılız pozisyon dışında son derece sıkıcı bir maç oynanırken, karşılaşmayı canlı olarak veren Alman birinci televizyon kanalı ARD’nin spikeri Tom Bartels “Daha en çarpıcı saniyeleri yaşamadık. Zira her iki takımın da tur atlamak için ister şimdi isterse penaltı vuruşlarında olsun, mutlaka gol atması gerekecek” şeklindeki cümlesini henüz tamamlamıştı ki, Rüştü’nün gereksiz yere kalesini terketmesi sonucu Ivan Klasniç kafayla topu boş kaleye gönderdi. Hırvatların artık kesin olarak yarı finaldeymiş gibi büyük bir coşkuyla sevindiği sırada Alman spikerin ağzından şu ifadeler dökülüyordu: “Hırvatlar acaba gerçekten de yarı finalde mi? Bu hedefe sadece birkaç saniye daha var ama hâla kesin birşey söylememiz imkansız. Çünkü Türkiye, son iki maçında son saniyede attığı gollerle âdeta yeniden dirilmişti. Daha maç bitmedi, bakalım mucize tekerrür edecek mi?”
“Çılgın Türkler yine imkansızı başardı!”
İşte Bartels, bu cümlesini de henüz tamamlamıştı ki, kaleci Rüştü, tüm oyuncuları ileri gönderip orta sahaya yakın noktadan kazanılan serbest atışı rakip ceza sahasına gönderdi. Maçın 75’inci dakikasında oyuna giren Semih Şentürk, ceza sahası içinde ilk kez buluştuğu topu Hırvatistan ağlarına gönderdiğinde, spiker “Goool...İnanılmaz! Çılgınlık bu! Türkler yine başardı” diye bağırıyordu. Daha yarım dakika önce kendilerini yarı finalde gören Hırvatlar, son saniyede gelen bu golle yıkılırken, kulübü Fenerbahçe’de de son 15 dakikada oyuna girdikten sonra pek çok maçı çeviren ve 17 golle Süper Lig’in gol kralı olmayı başaran “75 Semih!”, fırsatçılığını Milli Takım’da da göstermiş oldu.
Viyana zaferini perçinleyen unsurlar
Tam “kazandık” derken ağlarında gördükleri golle yıkılan Hırvatların 39 yaşındaki teknik direktörü Slaven Biliç’in hakemlere saatini göstererek “Maçı çoktan bitirmiş olmalıydınız ama!” şekindeki serzenişi, âdeta “Türkiye’nin mucizesi karşısında bir isyan” niteliğindeydi. Futbolcularının böyle bir moral bozukluğu içinde atacakları penaltılarda başarısız olacakları belki de Biliç’in içine doğmuştu. Her biri oynadıkları ve ya da yeni transfer oldukları futbol kulüplerinin en önemli oyuncuları arasında yeralan Luka Modriç, Ivan Rakitiç ve Mladen Petriç gibi yıldızlar, 11 metreden topu ya dışarı atıyor ya da kaleci Rüştü’yü geçemiyor ve yalnızca Dario Srna ile gol kaydına muvaffak olabiliyordu. Buna karşın Arda Turan, Semih Şentürk ve Hamit Altontop’un, kullandıkları atışları gole çevirmeleri, “Türklerin Viyana zaferini” perçinleyen unsurlar bütünüydü.
Türkiye, 1996’nın rövanşını aldı
Türkiye, Hırvatistan’ı turnuva dışına iterek, bir bakıma 12 yıl öncesinin de rövanşını almış oldu. İngiltere’nin ev sahipliğinde yapılan ve Almanya’nın şampiyonluğu ile sonuçlanan 1996 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Hırvatistan, Portekiz ve Danimarka’yla birlikte D grubunda mücadele eden Türkiye, ilk maçında Hırvatistan’a tek golle yenilmişti. O maçta gole giden Hırvat oyuncu Vlaoviç’i düşürmeyen Alpay “en centilmen futbolcu” seçilse de Türkiye, Hırvatistan mağlubiyetinin ardından Portekiz ve Danimarka’ya da yenilerek kalesinde toplam beş gol görmüş, hiç gol atamamış ve puan alamamış bir şekilde turnuvaya veda etmek zorunda kalmıştı. İlginç bir tesadüf: 12 yıl önce de Türk Milli Takımı’nın başında yine Fatih Terim bulunuyordu.
Avrupa’da yer kırmızı, gök beyaz!
Tür Milli Takımı’nın zaferi, Avrupalı Türkleri yine sokaklara döktü. Türkiye’nin yarı finale yükselmesini, başta Berlin, Hamburg, Köln, Frankfurt ve Münih olmak üzere gerek Almanya’da gerekse diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkler, ellerinde ay-yıldızlı bayraklar ve sırtlarında kırmızı-beyaz milli takım formalarıya gecenin ilerleyen saatlerine kadar sokaklarda coşkuyla kutladı. Türkiye’de yine silahlar sıkılıp üzücü olaylar yaşanırken, Avrupalı Türkler, sevinci hüzne dönüştürecek eylemlerden kaçındı.
Cuma namazında zafer duası
Bu arada dün Diyanet İşleri Türk-İslam Birliği DİTİB’e bağlı camilerin çoğunda, Cuma hutbesinin sonunda cemaate “kutlamalarda ölçülü olunması ve başkalarına zarar verici hareketlerden kaçınılması” çağrısı yapılırken, pek çok hocaefendinin de hutbeyi, Milli Takım için zafer duası ederek bitirdiği görüldü.
İlk yarı finalin adı: Almanya-Türkiye
Önceki akşam, turnuvanın favori ekiplerinden Portekiz’i, çok güzel ve tempolu bir oyunla 3:2 yenerek yarı finalist olan Almanya açısından da Hırvatistan-Türkiye maçı büyük önem taşıyordu. Zira karşılaşmanın galibi “Panzerlerin” yarı finaldeki rakibi olacaktı. Alman Milli Takımı’nın karargâh olarak seçtiği İsviçre’nin Tessin kantonundaki beş yıldızlı “Giardino” otelinde karşılaşmayı toplu halde izleyen Joachim Löw ve talebelerinin, Çarşamba akşamı Basel’de oynanacak maçta favori olduğu kesin. Türkiye’nin son üç maçını da son saniye golleriyle çevirmesinin tesadüften ziyade iyi bir kondisyon ve son âna kadar varolmaya devam eden yüksek motivasyondan kaynaklandığını çok iyi bilen Fenerbahçe’nin eski antrenörlerinden Löw, futbolda yapılabilecek en büyük hatanın, rakibi küçümsemek olduğunun farkında. Bu bakımdan Almanya’nın, Türkiye’yi “çantada keklik” olarak görmeyip, karşılaşmaya o meşhur “Alman disipliniyle” hazırlanacağı kesin.
Arda, Tuncay ve E. Aşık cezalı, Nihat ve Servet şüpheli
Fatih Terim’e yönelik dile getirilen en önemli eleştiriler “Servet Çetin, Gökhan Zan, Emre Belözoğlu, Emre Güngör ya da Tümer Metin gibi sezonun büyük bir bölümünü sakatlıklarla geçirmiş ve maç deneyimi bulunmayan oyuncuların tercih edilmesinin, turnuva ilerledikçe Türkiye’yi sıkıntıya sokabileceği” noktasında birleşiyordu. Tabii buna bir de biriken sarı kartlar ya da görülen kırmızı kartlar nedeniyle ceza alan oyuncuların çokluğu eklenince, bu sıkıntılar iyiden iyiye günyüzüne çıkmaya başladı.
Hırvatistan karşısında kırmızı kart cezalısı Volkan Demirel, sarı kart cezalısı Mehmet Aurelio, sakatlıkları devam eden Emre Belözoğlu, Servet Çetin ve Tümer Metin ve turnuvayı kapatan Emre Güngör’den yoksun olarak çıkan Türk Milli Takımı’nda, önümüzdeki Çarşamba günü Almanya’yla yapacağı yarı final maçında da sarı kart cezalısı durumuna düşen Arda Turan, Tuncay Şanlı ve Emre Aşık forma giyemeyecek. Hırvatistan maçının son bölümlerinde sakatlanan Nihat Kahveci’nin durumu henüz belirsizliğini korurken, hiç değilse Servet ve Emre Belözoğlu’nun maç saatine kadar yetiştirilmeye çalışılacağı bildirildi. Çek Cumhuriyeti karşısında gördüğü kırmızı kartının ardından iki maç ceza alan Volkan Demirel’in durumuyla iglili UEFA’ya itiraz eden Türkiye Futbol Federasyonu, bu konuda olumlu bir karar çıkmasını umuyor. Sakatlar ve cezalılar konusunda tek sevindirici gelişmeyse, sarı kart cezası biten Mehmet Aurelio’nun Almanya maçında oynayabilecek olması.