Modern çağın hastalığı şişmanlık

Şişmanlık sorununa uzmanlar çeşitli diyet reçeteleri, egzersiz programları gibi çözüm arayışları içerisine girseler de çoğu zaman bu uygulamalar yetersiz kalıyor. Ancak fazla kilolu ve dolayısıyla sağlıksız bir toplumu oluşturan insanların son umudu genetik bilimde. Çünkü şişmanlığa neden olan etmenler moleküler biyoloji alanındaki uzmanlar tarafından mercek altına alınıyor. Köln Üniversitesi’nde görevli genetik bilimciler bir araştırma grubu oluşturarak, Amerikan Yale Üniveristesi Tıp fakültesi ile ortak bir çalışma yürütüyorlar. Köln Üniversitesi araştırma grubu, çalışmaları sırasında, kobay fareleri üzerinde yapılan deneylerde şişmanlığa yolaçan ve beyindeki yeme-içme merkezinin iki farklı sinir mekanizması tarafından düzenlendiğini saptamışlar. Yani bu şu anlama geliyor, tespit edilen 2 farklı tip sinir hücrelerinden biri yeme-içmeyi tetiklerken, 2. grup nöronlar yeme güdüsünü azaltıyor.

Sinir hücreleri devre dışı bırakılıyor

Araştırma grubunda görevli uzmanlardan Eva Gropp, deneylerde kullanılan farelerde belirli sinirli hücrelerini devre dışı bıraktıklarında hayvanların daha az hareket ederek kilo aldıklarını anlatıyor:

“Farelerde insanlarda olduğu gibi, kilo aldıklarında aynı sağlık bozukluklarını tespit ettik. Yani şeker hastalığı, yüksek tansiyon. Gerçi bu rahatsızlıkları kontrol etmek ve değerlerini ölçmek daha zordu ama onlarda da aynı rahatsızlıkları saptadık. Bu yüzden de yürüttüğümüz bu çalışma, insanlarda görülen şişmanlık şikayetini daha anlaşılır hale getiriyor.”

Şişmanlık gelişmiş ülkelerin sorunu

Şişmanlık modern çağın hastalığı olarak biliniyor. Özellikle gelişmiş toplumlarda insanlar giderek şişmanlıyor. Aşırı kilo alma sonucunda birçok sağlık problemi ortaya çıkıyor. Bu yüzden de şişmanlığa yol açan biyolojik faktörlerin araştırılıp, bu rahatsızlığa karşı bir takım ilaçların geliştirilmesi, halk arasında da yakından takip ediliyor. Ancak Eva Gropp, yürütülen çalışmalar sonucunda büyük başarılara imza atsalar da, şişmanlığı önleyebilecek bir ilacın kısa vadede piyasaya sürülebilecek hale gelmesinin çok zor olduğunu belirtiyor:

“Henüz genç bir yaşta olmama rağmen,ben bu rahatsızlığın önlediğini yaşamım süresince görebilecek miyim bilmiyorum. Bu çalışmalar çok heyecan ve umut verici ancak kaydettiğimiz her aşama, bu yolda atılmış çok minik adımları oluşturuyor.”