'10 yıldır neredeydiniz?'
22 Temmuz 2016Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın TBMM’de “OHAL kararını 3 ay için çıkardık ama 1,5 ayda da bitirebiliriz” sözlerinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan “Gerekirse 3 ay daha uzatabiliriz” açıklamasının gelmesi Ankara’da kafaları karıştırdı. CHP ile HDP'nin tamamen karşı çıktığı OHAL kararına destek veren MHP, hükümet ve Cumhurbaşkanı'ndan farklı seslerin çıkmasının şaşkınlığını yaşıyor. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, OHAL kararına neden ‘evet’ dediklerine, sürece ilişkin takiplerini nasıl yapacaklarına ve hükümetten beklentilere ilişkin DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
DW Türkçe: OHAL kararına neden evet dediniz? Demokratik hakların sınırlanacağına dair endişeniz yok mu?
Yalçın: Şu anda Türkiye’de acı bir deneyim yaşanıyor. Başarısız olan bu darbe girişimi hükümet politikalarını, iktisadi, siyasi ve ekonomik yapıyı derinden etkilemiş, her yere zarar vermiştir. Biz Türkiye’nin yaşadığı bu acı deneyimin daha hızla ve minimum zararla atlatılması için OHAL kararına evet dedik. Biz; Türkiye’de birlikten yanayız. Bir siyasi partiye destek olarak algılanmamalı bizim desteğimiz. Ancak OHAL kararının hukuk ölçüsünde uygulanması şarttır. TSK’nın itibarsızlaştırması, adil yargılamanın ortadan kaldırılması, kurunun yanında yaşın da yanması, birilerinin linç edilmesi gibi girişimlere asla izin vermeyeceğiz. Hükümeti de bu konuda uyardık. Kim suçluysa o cezalandırılmalı. Kimsenin yanlışı düzeltirken özgürlüklere zarar verme lüksü olamaz. Özgürlükler, demokratik haklar kısıtlanırsa hepimiz çok daha zor bir döneme gireriz. Buna da gerek yoktur. Sürecin en yakın takipçisiyiz.
Hükümet, OHAL kararını 1,5 ayda da bitirebileceğini söylüyor. Cumhurbaşkanı uzayabileceğini anlatıyor. Karar uzar mı?
Yalçın: 3 ayın Fethullah Gülen örgütüyle mücadele için yeterli olamayacağı ortada. Siz 1,5 ayda mücadeleyi tamamlayabileceğinizi söylerseniz, o zaman biz de '10 yıldır nerdeydiniz. Hep beraberdiniz. Niye mücadele edemediniz?' diye sorarız. Kimseyi kandırmasınlar. Bu işin öyle 3-5 bin kişinin açığa alınmasıyla bitmeyeceği ortadadır. Sıradan bir hadise değildir yaşanan. 1977’de okullarda örgütlenmeye başlayan Fethullah Gülen, zaman içinde silahlı kuvvetlerin de kılcal damarlarına sızmayı başarmıştır. Bu örgütlenme nasıl olmuştur? Cemaatin geldiği noktayı kimsenin küçümsemesi gerekir. Bunu nasıl anlatacaksınız, neler söyleyeceksiniz. Hükümet, OHAL içinde yaptıklarını, nasıl hareket ettiğini açık açık kamuoyuyla paylaşmalıdır.
Herkes yargılamaların nasıl yapılacağını merak ediyor. Devletten, ordudan tasfiye sürecini hükümetle değerlendirdiniz mi?
Yalçın: Türkiye zor, uzun ve sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Evet, biz de adil yargılama istiyoruz. Yanlış tutuklamalarla ilgili uyarılarımızı da hükümetle paylaştık. Kurunun yanında yaşı da yakarak darbe girişimiyle mücadele edemezsiniz. Yargılamaların hukuka uygun yapıldığı konusunda kamuoyu ikna edilebilmeli ki, süreç hızlı ilerlesin. Yoksa Türkiye tıkanır. Çok ciddi bir ihtilal teşebbüsüydü yaşadığımız. Üzerinde düşünülmüş, çalışılmış, gerekli mekanizmaları oluşturulmuş ancak gizliliğini muhafaza edemediği için başarısızlığa uğramış bir teşebbüstü. Bu teşebbüste kimlerin yer aldığı belirlenirken, ülkenin birliğine, bütünlüğüne ve özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gücüne zarar verilmemelidir. Hükümete beklentilerimizi ilettik. Gereğini yapmazlarsa çok büyük hata işlerler.
Siyasi partilerin darbeye karşı ortak hareketi Türkiye’de kutuplaşmanın önüne geçebilir mi?
Yalçın: Mevcut görüntü öyle. Herkesin birlikteliğinden söz ediyoruz ve halk da bunu destekliyor. Darbe teşebbüsü karşısında ortak bir tavır ortaya kondu. Meydanlardaki kalabalığın verdiği mesaj iyi algılanmalıdır. Bunun halk iradesi olduğu görülmelidir. Önümüzdeki zor süreçten minimum zararla çıkmak için birliğin korunması, kutuplaşmanın ortadan kaldırılması şarttır. Siyasi partiler darbe girişimine yaklaşımlarıyla kutuplaşmanın ne kadar da anlamsız olduğunu halka çok doğru bir şekilde sergilemiştir. Bundan sonraki süreç herkes için büyük sınav olacaktır.
© Deutsche Welle Türkçe
Hilal Köylü