1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Merkel'in baş karşıtı: Horst Seehofer

2 Temmuz 2018

İltica anlaşmazlığı muhafazakâr hükümet kanadında ipleri kopma raddesine getirdi. Almanya Başbakanı Merkel İçişleri Bakanı Seehofer ile daha önce de birçok konuda ters düşmüştü.

https://p.dw.com/p/30f8H
Bundeskanzlerin Angela Merkel und Horst Seehofer
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/K. Nietfeld

Almanya İçişleri Bakanı ve sadece Bavyera eyaletinde teşkilatlanmış olan Hristiyan Sosyal Birlik'in (CSU) Genel Başkanı Horst Seehofer mülteci krizinde Başbakan Angela Merkel'i inciten ilk hamleyi bundan iki yıl önce yapmıştı. Seehofer partisinin genel kongresine davet ettiği Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Genel Başkanı Angela Merkel'i eleştirmiş ve küçük düşürmüştü.

CSU'nun 2015 yılındaki parti kongresinde birkaç aydır Almanya'ya akın eden mültecilere üst sınır getirilmesini kararlaştırmış, Başbakan Merkel ise kongredeki konuşmasında bunun kabul etmeyeceğini açıkça dile getirmişti. Bunun üzerine Horst Seehofer "mülteci sayısı sınırlandırılmadığı takdirde Hristiyan Birlik partilerinin halkın desteğini kaybedeceğini" söylemişti.

Seehofer Federal Meclis'teki meclis grubu ortaklığının geleceğini de gündeme getirerek, "Bizler kardeş partileriz. İmkânlar dahilinde bu kardeşliği ortak meclis grubunda da sürdürmeyi arzuluyoruz” demişti. Yüzü adeta taş kesen Merkel 13 dakika sonra salonu terk etmiş ancak Seehofer kongrede ‘üst sınır' talebine Merkel'den onay alamamıştı.

Deutschland CSU-Parteitag Horst Seehofer & Bundeskanzlerin Angela Merkel
Fotoğraf: picture-alliance/AP Photo/S. Hoppe

Bavyera aslanı

Alışılmışın dışındaki duruma rağmen skandala Horst Seehofer'in yol açmış olması kimseyi şaşırtmamıştı. 30 yıllık milletvekilliği geçmişi olan Seehofer sağlık ve tarım bakanlığı görevlerinde bulunduktan sonra 2008 yılında CSU genel başkanlığına seçilmişti. Almanya'nın en tecrübeli politikacıları arasında yer alan Seehofer hiçbir zaman davranışlarının doğruluğundan şüphe duymadı.

Almanya'nın milli gelir açısından en büyük ikinci eyaletini temsil etmesi de ona özgüven kazandırıyor. Bavyeralılar en iyi okulları, en hızlı otomobilleri, en lezzetli biraları ve aslanlı armalarıyla başarılarından ve kendilerini diğer Almanlardan ayıran özelliklerinden dolayı aşırı gururludurlar. Seehofer bir defasında, "Bavyera'nın cennet olduğu değişmez bir gerçektir” demişti.

Eyalet başbakanlığı döneminde sıkça yön değiştirmesi Seehofer'e zarar vermedi. Gayrı meşru çocuğunun olduğu ortaya çıktığında da muhafazakârlıklarıyla tanınan Bavyeralıların gözünden düşmemişti. Seehofer Almanya İçişleri Bakanı olduktan sonra da memleketinin Bavyera olduğunu hiç unutmadı.

Symbolbild - Grenzkontrollen Deutschland
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/M. Balk

Üst sınırdan, sınırdan çevirmeye

Bavyera eyalet başbakanlığını bırakıp bu yılın başlarında içişleri bakanı olduğunda Seehofer'in uslanacağı sanılmıştı. Ama tam aksi oldu. Berlin'de göreve başladıktan hemen sonra "İslam dininin Almanya'ya ait olmadığını ve Almanya'nın Hristiyanlıkla şekillendiğini" diyecekti. Başbakanın farklı düşündüğünü bildiği için bu ifadeyi sırf onu provoke etmek amacıyla kullandığı anlaşılıyordu. Merkel içişleri bakanını yalanladıktan sonra kamuoyu kardeş partilerin ne zaman ipleri koparacaklarını beklemeye başladı.

Horst Seehofer "üst sınırdan" sonra mültecilerin Almanya sınırlarından "geri çevrilmesini" gündeme getirdi. Başka bir Avrupa Birliği (AB) ülkesinde iltica başvurusunda bulunmuş olan yabancıların Almanya'ya girmesine izin verilmemesinde ısrar ediyor. Başbakan Merkel bu konuda Almanya'nın tek başına hareket edemeyeceğini savunuyor ve komşu ülkelerle anlaşıp bütün AB'nin destekleyebileceği bir uygulamada karar kılınmasını tercih ediyor.

Seehofer ve partisinin CDU'lu Başbakan Merkel ile aralarına daha kalın bir çizgi çekmekte kararlı oldukları anlaşılıyor. Bunun için koalisyon hükümetinin dağılıp, CDU ile on yıllardır sürdürdükleri ortaklığın bozulmasını bile göze alıyorlar.

Yaklaşan eyalet seçimi

CDU ve CSU 1949 yılından beri Federal Meclis'te ortak grup kuruyor. ‘Kardeş partiler' olarak anılmalarının temelini CSU'nun sadece Bavyera'da, CDU'nun ise Bavyera dışındaki bütün eyaletlerde teşkilatının olması oluşturuyor. ‘Kardeşlik' bozulduğu takdirde aralarındaki anlaşma da tarih olacak. Ancak CSU'yu Hristiyan Demokrat Birlik'ten çok Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi düşündürüyor. Anketler sağ popülist partinin Bavyera'daki oy oranının yüzde 13'ü bulduğunu gösteriyor. 60 yıldır Bavyera'yı yöneten CSU'nun ekim ayındaki eyalet seçimini de kazanması bekleniyor. Ancak mutlak çoğunluğu koruyacağı şüphe götürür.

Marc Erath

© Deutsche Welle Türkçe