Mali krizle mücadelede Berlin-Londra ittifakı
31 Ekim 2008Angela Merkel’in birkaç saatlik Londra ziyaretinin ana konusu mali krizin Doğu Avrupa ülkelerine yayılma tehlikesiydi. İngiltere Başbakanı Gordon Brown, Uluslararası Para Fonu IMF'nin sunduğu kredi teklifini memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, IMF desteğinin önemini vurguladı:
“Krizin önümüzdeki günlerde Doğu Avrupa ülkeleri dahil, orta büyüklükte ülkelere sıçramasını önlemek zorundayız. Uluslararası Para Fonu’nun bu ekonomilerin desteklenmesinde merkezi rol oynaması önem taşıyor.”
Merkel-Brown görüşmesinde Kasım ayı ortasında Washington'da yapılacak Yirmiler Grubu zirvesine hazırlıklar da ele alındı. IMF'nin güçlendirilmesi ve piyasalarda şeffaflığın artırılması talebini yineleyen Merkel, “Kriz ile başa çıkabilmek için ABD ile işbirliği gerekli. Ama gelişmekte olan ülkeler de sorumluluk üstlenmeli” diye konuştu ve özellikle Körfez ülkeleri ile Çin'in adını telaffuz etti.
'Küresel krize küresel çözümler gerek'
Brown, IMF’de reform konusunu Washington’daki uluslararası mali zirvede de gündeme getireceğini belirterek krizin uluslararası boyutuna dikkat çekti: “Mali kriz küresel bir sorun ve küresel çözümler gerektiriyor. Ne büyüklükte olursa olsun, hiçbir ülke bu sorunu yalnız başına çözemez.”
Almanya Başbakanı Angela Merkel de mali krizin uzun vadede Almanya’da da reel ekonomi ve istihdam piyasasına yansıyabileceği uyarısında bulundu. Merkel AB’ye karşı şüpheciliğiyle tanınan İngiliz meslektaşı Brown’ı, Kasım ayındaki uluslararası mali zirve için hazırlıklara daha fazla katılmaya da çağırdı.
'Avrupa'da İngiltere'ye ihtiyacımız var'
“Son haftalardaki işbirliği gerçekten de önemli ve iyi bir yolda olduğumuzu gösteriyor. AB’nin bir parçası olarak İngiltere’nin sesi, gelecekte uluslararası mali piyasaları nasıl algılayacağımız sorusunun yanıtlanmasında önemli bir ses olacaktır. Bu sese ihtiyacımız var.”
Merkel Brown ile görüşmesi öncesinde Buckingham Sarayı’nda ilk kez Kraliçe II. Elizabeth ile de biraraya geldi. Merkel İngiltere'nin AB'ye yakınlaşması mesajını burada da vurguladı: “Kraliçe’nin konuğu olmak büyük bir şeref. Büyük mutluluk duydum ve kendisine, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nin bir parçası olduğu için duyduğumuz memnuniyeti bir kez daha açıkça belirttim.”
Sarkozy faktörü Alman-İngiliz eksenini güçlendiriyor
Merkel’in İngiltere’yi AB içine daha fazla çekme çabalarının arkasında, Nicolas Sarkozy’nin göreve gelmesinin ardından Alman-Fransız ekseninde yaşanan çatlaklar yatıyor. Siyasi gözlemcilere göre Almanya ile İngiltere arasında mali kriz sonrasına denk gelen bu yakınlaşma, AB’de dengelerin korunması çabasının doğal bir sonucu. Londra’daki Avrupa Reform Merkezi adlı araştırma enstitüsünden Katinka Barysch, “Mösyö Sarkozy’nin hiperaktifliği, Avrupa’da dengelerin korunması açısından Alman-İngiliz ekseninin güçlendirilmesini gerekli kılıyor” diyor.
Eski Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac döneminde geleneksel hale gelen Alman-Fransız ekseni artık eskisi gibi işlemiyor. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin gerek AB, gerekse uluslararası alanda sürekli öne çıkmaya çalışan, diğer Avrupalı ortaklarına danışmadan tek başına harekete geçen tarzı, ilişkilerde kısa sürede çok sayıda krize yol açtı.