Bahçeli Erdoğan'ı çok zor duruma soktu
19 Nisan 2018Türkiye yaklaşık üç buçuk yılda beşinci kez sandığa gitmeye hazırlanıyor. 10 Ağustos 2014'te Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 2015 Haziran ve Kasım aylarında iki genel seçim ve 16 Nisan 2017'de Anayasa değişikliği referandumu için oy kullanmaya çağrılan seçmen, 2019 Kasımı için öngörülen seçimlerin öne alınmasıyla şaşkınlık içinde.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sürpriz erken seçim önerisi üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçimlerin 24 Haziran'da düzenleneceğini açıkladı. Erdoğan dikkat çekici kısalıktaki konuşmasında "eski sistemin hastalıkları"ndan, Suriye'deki gelişmelerden, makroekonomik dengelerden, alınması gereken "çok önemli" kararlardan bahsetti, ancak soru işaretlerini gideremedi. Türkiye niye apar topar seçime gidiyor, Bahçeli niye erken seçim çağrısı yaptı, Erdoğan ile Bahçeli arasında danışıklı dövüş iddiası gerçekçi mi, yoksa Erdoğan hazırlıksız mı yakalandı? Sürpriz erken seçim kararının oluşturduğu soru işaretlerini Karar gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan'a sorduk.
DW Türkçe: Erken seçimler sık sık gündeme gelmiş ve başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere hükümet kanadından "erken seçim yok" açıklamaları gelmişti. Ne oldu da durum değişti?
Etyen Mahçupyan: Şu anki iktidarın bir koalisyon olduğunu baştan itibaren söyleyenler yanılmadı bence. Onların değerlendirmesini doğrulayan bir gelişme yaşadık. İktidarın daha görünmez olan, daha ufak gibi gözüken kanadı, yani Devlet Bahçeli'nin temsil ettiği yapı, ki bunun içinde hem MHP var, hem de MHP'yi aşan şekilde bir bürokratik duruş var, o kanadın isteği doğrultusunda bir gelişme yaşıyoruz şu anda. Çünkü AK Parti'ye, Erdoğan'a kalsa böyle bir şey gündemde olmayacaktı. Türkiye'nin bir takım sorunlarının olduğunu muhtemelen Erdoğan da görüyor, kabul ediyor ama onları kendisinin çözebileceğinden emin. Yani gerçekten de erken seçim onun istediği bir şey değildi.
Erken seçim çıkışının Bahçeli ile Erdoğan arasında bir danışıklı dövüş olduğu iddialarına katılmıyorsunuz…
Hiç katılmıyorum. Çünkü danışıklı dövüş isterseniz bunu çok daha şık bir şekilde, herkesin kabul edebileceği ve normal usuller içinde yapmanız mümkün. Yani Bahçeli çıkıp böyle bir fikri olduğunu bir basın toplantısıyla veya herhangi bir şekilde aktarabilirdi, bunu AK Parti ile görüşeceklerini söyleyebilirdi. AK Parti zaten öyle bir süreçte ikide bir 'seçim olmayacak' demezdi ve çok yumuşak bir biçimde 'oturduk, konuştuk, Türkiye için daha hayırlı olacağına karar verdik' derlerdi ve kimse de ses çıkarmazdı. Ama şimdi Bahçeli bunu konuşmasında öyle bir şekilde söyledi ki, AK Parti'nin Türkiye'yi iyi yönetemediğini de ima etti. AK Parti'nin Türkiye'nin iyiye gitmeyen yönlerini öngöremediğini ima etti. Bu, AK Parti'yi de Erdoğan'ı da çok zor duruma sokan bir hamleydi. Dolayısıyla böyle bir danışıklı dövüş, akıllıca olmayan bir danışıklı dövüş olur.
MHP lideri Bahçeli'nin hedefi burada ne olabilir?
Bahçeli eğer ekonomi başta olmak üzere dış politika ve belki başka meselelerde durumun bir sene, bir buçuk sene sonra daha iyi olmayacağını ve arada bir çözümün üretilemeyeceğini öngörüyorsa, o zaman bir an önce seçime gidilmesini ve kendi pozisyonunu garanti altına almayı isteyebilir. Ayrıca yerel seçimden önce genel seçim de Bahçeli'nin işine geliyor. Çünkü şu anda pazarlık gücü çok yüksek. Yerel seçimde MHP'nin oyu İYİ Parti nedeniyle daha da düşecektir. Bu ne de olsa oyları bölecek. Böyle olunca yerel seçimde zayıflamış bir Bahçeli'nin pazarlık gücü de azalacaktı. Bütün bunlar birleşince bence Bahçeli bunu bir an önce zorlamayı kendisi açısından uygun buldu.
Geçen yıl Anayasa değişikliği referandumu öncesinde değişikliklere karşı çıkanlar "Erdoğan ne yapmak istiyor da mevcut sistemde yapamıyor" sorusunu yöneltiyordu. Erdoğan dün alışılmışın dışında kısa bir açıklama yaptı, erken seçimlere gidilmesine gerekçe olarak "eski sistemin hastalıkları"ndan, Suriye'deki gelişmelerden, makroekonomik dengelerden, alınması gereken "çok önemli" kararlardan bahsetti. Tüm bunlar Erdoğan açısından erken seçime gerekçe olabilir mi? Ya da ilk soruya dönersek, "Erdoğan şu an ne istiyor da yapamıyor?"
Hiç böyle bir şey olduğunu sanmıyorum ben doğrusu. Şu anda öyle yeni kararlar, gerçekleştirilemeyen kararlar, yeni sistemi bekleyen kararlar diye birşey yok. Her alanda. Dış politikada, ekonomide, iç siyasette… Zaten OHAL var, zaten KHK çıkartılıyor, zaten denetimin olmadığı bir yapı içinde çalışıyor Erdoğan şu anda. Dolayısıyla yeni sistemin getireceği bir şey yok. Ancak belki bir takım atamalar olabilir. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildiği zaman neredeyse herkesi yeni baştan atayabilir, öyle bir hamle yapabilir. Ama bu o kadar da önemli bir faktör değil. Çünkü şu anda zaten bürokrasi MHP'nin kontrolünde gidiyor. MHP ile AK Parti zaten ortaklar. Erdoğan zaten MHP'nin de Cumhurbaşkanı adayı. Yani iki ortak o kadar yakınlar ki birbirine… Bürokrasiyle siyaset de çok yakın. Dolayısıyla ben bütün bunların tamamen bir tevatür olduğunu, şu anda durumu kurtarmak için üretilen bir söylem olduğunu düşünüyorum. Yoksa gizli, alacağı kararlar var da alamamış, ya da projeler var da hayata geçirememiş gibi bir durum olduğunu hiç sanmıyorum… Bence şu andaki teklife bir şekilde Bahçeli'nin de söylemine uygun bir cevap vermiş oldu Erdoğan.
"Erdoğan'ın kafasında erken seçim diye birşey yoktu" dediniz… Peki Erdoğan niçin bunu kabul etmek durumunda kaldı? Sonuçta metal yorgunluğundan şikayet ediyor, her fırsatta partililere seçimlere iyi hazırlanılması mesajı veriyordu. Şimdi seçime hazırlık süresi de büyük ölçüde daralmış olmadı mı?
Ben öyle kaygılar varsa bile, Erdoğan'ın onları çözeceğinden emin olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla o kaygılar siyasi anlamda şu anda çok belirleyici değil. Burada Erdoğan'ın bunu kabul etmesinin nedeni bence ortağını kaybetmek istememesi. Bence ortağı göründüğünden daha güçlü bir ortak. Yani şu anda Bahçeli kanadı Erdoğan'a ne kadar muhtaçsa Erdoğan da Bahçeli kanadına o kadar muhtaç. Çünkü önümüzde bir Cumhurbaşkanlığı seçimi var ve MHP'nin oyu olmadan Erdoğan'ın seçilmesi pek kolay gözükmüyor. O zaman da MHP'nin göreceli gücünün, pazarlık yeteneğinin göründüğünden epeyce daha fazla olduğunu görmek lazım ve Bahçeli de onu kullanıyor şu anda.
Söyleşi: Beklan Kulaksızoğlu
© Deutsche Welle Türkçe