Mahkeme kabuğuna çekildi
5 Nisan 2013Almanya’da 8’i Türk, 1’i Yunan 10 kişiyi öldürmekle suçlanan aşırı sağcı terör örgütü NSU’nun hayatta kalan tek üyesi Beate Zschäpe ve terör hücresine yardımda bulunduğu iddia edilen 4 kişinin yargılanmasına 17 Nisan’da başlanıyor. Mahkeme salonundaki 50 kişilik basın kontenjanında Türk basınına yer ayrılmamasına tepkiler ise sürüyor.
Yargının bağımısızlığı tartışmaları
Birçok Alman politikacının Mahkeme'yi, kararını yeniden gözden geçirmeye çağırması, Almanya’da siyasetin yargıya bu konuda etki yapıp yapamayacağı tartışmalarını doğurdu.
2002-2008 yılları arasında Alman Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Prof. Winfried Hassemer, demokrasinin en temel ilkelerinden biri olan kuvvetler ayrılığından dolayı, Alman mahkemelerinin bağımsız olduğunun altını çiziyor. Ceza kanunu uzmanı, Deutsche Welle’ye verdiği demeçte Mahkeme'nin siyasî nüfuz çabaları karşısındaki konumunu şöyle değerlendiriyor: "Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nin buna bir yanıt verme gibi bir zorunluluğu yoktur. Mahkeme ‘Davayı yönetmekle ben yetkiliyim ve davanın ayrıntılarını da belli bir çerçeve içinde ben belirlerim’ diyebilir. Buna, mahkemenin hakkı vardır. Bu ayrıntılara, kamuoyunun davayı ne şekilde takip edeceğini organize etmek de dâhildir. Davanın kamuoyuna açık olması, Alman Anayasasında güvenceye alınmıştır ancak kamuoyuna nasıl açılacağını belirlemek, mahkemelerin görevidir."
"Mahkeme zor durumda"
Sabah’ın ardından Hürriyet gazetesi de konuyu Alman Anayasa Mahkemesi’ne götürebileceğini açıkladı. Gazete, Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nin kararını bu hafta içinde değiştirmemesi durumunda, gazete avukatlarının başvuru kararını değerlendireceğini bildirdi.
Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi ise kabuğuna çekilme kararı aldı. Mahkeme‘nin basın bürosundan perşembe günü yapılan açıklamada "Akreditasyon sürecinin düzenlenmesi ve uygulanmasına" dair bir süre hiçbir soruya yanıt verilmeyeceği duyuruldu. Prof. Winfried Hassemer, bunu şöyle değerlendiriyor: "Mahkemenin zor durumda olduğu gayet açık. Ben de mahkemeyi eleştirenler arasında yer aldım. Ama karşı karşıya bulunulan zorluklar hukukî değil. Mahkemenin kamuoyundaki soru işaretlerini gidermek durumunda. Hukukî açıdan böyle bir zorunluluk yok ama basının önemli olduğu modern bir demokraside, neyin niye yapıldığını açıklamak zorundalar. Ama kamuoyu mahkemeyi bir şey yapmaya ya da yapmamaya zorlayamaz."
Mahkeme hukukî bir hata yaparsa
Alman Anayasa Mahkemesi Eski Başkan Yardımcısı, mahkemenin şimdiye dek benimsediği yoldan daha yumuşak yollar da izlenebileceğini, örneğin aynı mahkeme binası içinde tüm kamuoyuna iletilmeden görüntünün bir başka salona aktarılabileceğini belirtiyor. Hassemer, yargıçların kararlarını değiştirmesine dair ortada bir işaret olup olmadığı sorusunu da şöyle yanıtlıyor: "Bu kararı almaya yetkili yargıçları tanımıyorum. Onlarla konuyu tartışmışlığım yok. Ama hâlihazırda bu konuyu gözden geçirdiklerini tahmin ediyorum. Ama bir unsuru da görmek zorundalar. O da; eğer mahkeme hukukî bir hata yaparsa, yani olması gerektiğinden az ya da çok kişiye duruşma salonunda yer verirse, o zaman büyük bir sorunla karşı karşıya kalır. Çünkü o zaman karara itiraz edilebilir ve muhtemelen dava tamamen en baştan, yeniden görülmek zorunda kalınır."
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Başak Demir
Editör: Beklan Kulaksızoğlu