Macron Erdoğan’a “basın özgürlüğü” diyecek
5 Ocak 2018Türkiye’den Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın tarafından yapılan açıklamada, Erdoğan'ın Paris ziyareti sırasında “Kudüs, Suriye, Irak ve terörle mücadele başta olmak üzere bölgesel konular ile Türkiye-AB ilişkilerinin ele alınacağı” bildirilmişti.
Fransa Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndan yapılan açıklamada ise görüşmenin iki lider arasında son aylarda başlatılan “düzenli diyaloğun devamı” olduğu ve “ikili ilişkiler ve başta Suriye ve Filistin konuları olmak üzere bölgesel konuların ele alınacağı” belirtildi.
Macron basın özgürlüğünü gündeme getirecek
Fransız tarafınca yapılan açıklamada Türkiye-AB ilişkilerine değinilmedi. Buna karşılık, Macron’un görüşmede “Türkiye’de insan hakları sorununu da gündeme getireceği” vurgulandı. Fransız medyası da görüşmeye ilişkin haberlerinde Macron’un insan hakları konusunu gündeme getireceğine dair “güvencesini” ön plana çıkarıyor.
Macron, Mayıs 2017’de Cumhurbaşkanı seçilmesinin hemen ardından “terörist propaganda” yaptıkları gerekçesiyle Türkiye'de ayrı ayrı gözaltına alınan Fransız gazeteciler Mathias Depardon ve Loup Bureau için Erdoğan’ı iki kez arayarak devreye girmesini istemiş, gazeteciler serbest bırakılıp Fransa’ya “iade” edilmişti. Macron, Fransız basınına dün yaptığı açıklamada, “Türkiye’de hâlâ tutuklu gazeteciler olduğunu, bunların arasında Avrupalı gazetecilerin de bulunduğunu ve basın özgürlüğü konusunu Türk makamlarının gündemine taşımaya devam edeceğini” söyledi.
Ana gündem Suriye
Erdoğan “Cumhurbaşkanı” sıfatıyla Fransa başkentini üçüncü kez ziyaret edecek. 31 Ekim 2014 tarihinde Paris’te Elysée Sarayı’nda dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile yaptığı görüşmeye büyük ölçüde Suriye konusu damgasını vurmuştu. İki ülke Suriye konusunda bu ülkedeki savaşın başladığı tarihten bu yana sıkı diyalog yürütüyor.
Ancak Fransa, özellikle Ocak 2015'te Paris'te Charlie Hebdo gazetesine yönelik terör saldırısının ardından Suriye krizinde önceliği Esad rejiminin devrilmesine değil, IŞİD’in yok edilmesine vermeye başladı. Bu amaçla PYD’ye destek oldu. PYD bu kapsamda Paris’te büro da açtı. Emmanuel Macron geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada “IŞİD’in önümüzdeki aylarda tamamen yok edileceğini” açıkladı. İki ülke şimdi IŞİD sonrası süreçte nasıl beraber hareket edebileceklerini konuşacaklar.
Kudüs diyaloğu
Kudüs konusu da son haftalarda iki tarafı yakınlaştıran bir gündem maddesi. İki lider arasında 10 Aralık 2017 tarihinde gerçekleşen telefon görüşmesinde Macron, Erdoğan’a ABD Başkanı Trump’ın “Kudüs’ü İsrail’in başkenti tanıma ve ABD büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma kararını tasvip etmediğini” söylemiş, Erdoğan’dan “İsrail ile Filistinliler arasındaki gerginliğin yatışmasına ve gerginliğin tüm bölgeye olumsuz yansımasının engellenmesine katkıda bulunmasını” istemişti. Kudüs’e ek olarak İran’daki son gelişmelerin de görüşmede gündeme gelebileceği belirtilmekte.
Pragmatik Macron
Macron iktidara geldiği günden bu yana diplomatik planda hiperaktif ve pragmatik bir politika izliyor. Geçtiğimiz aylarda Rusya Başkanı Vladimir Putin’i Versay Şatosu’nda, ABD Başkanı Trump’ı ise Eyfel Kulesi’nde ağırladı. AB içindeki kurumsal krizden istifade edip AB’nin geleceği konusunda ön plana çıkıcı önerilerde bulunuyor. Türkiye’yi de “bölgesel aktör” olarak görüyor. Irak, Suriye ve Filistin sorunlarının çözümünde Ankara ile yapıcı diyalog arıyor.
“Mülteci pazarlığı”
Buna rağmen Strasbourg Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Samim Akgönül’e göre Macron-Erdoğan buluşmasından “fazla bir şey beklememek” gerekiyor. Akgönül, "İki ülke için de bir görünen bir de görünmeyen gündem var. Macron iç politikada eleştiri çekmemek için mutlaka insan hakları konusunu açacaktır ancak Fransa’nın iki önemli önceliği var: Birincisi; Türkiye'nin mülteci pazarılığına bağlı kalması. İkincisi; Suriye'de Fransa'nın ve Türkiye'nin tekrar aktör haline gelmesi. Aynı şekilde gene iç politikaya oynamak için Erdoğan mutlaka Kudüs meselesini gündeme getircektir. Halbuki bu mesele tamamen sembolik, Arap dünyasında sempati toplamak için köpürtülen bir mesele. Ancak Türkiye için de asıl mesele gene mülteciler konusunda Fransa’dan para koparabilmek ve Fransa’yı Almanya’ya karşı koz olarak kullanmak” diyor.
Terörle mücadele
Fransa açısından Türkiye ile ilişkilerde bir diğer önemli dosya terörle mücadele. Paris ve Ankara Türkiye üzerinden Suriye ve Irak'a gidip terör örgütlerine katılmış Fransız uyruklu ya da Fransa’da ikâmet eden cihatçıların takibi ve Fransa'ya iadeleri konusunda özellikle son üç yıldır önemli işbirliği yürütmekteler. Resmi rakamlara göre Ankara bugüne kadar kendi topraklarında yakaladığı veya kendisine teslim olan yaklaşık 250 cihatçıyı Fransa’ya iade etti.
AB dosyası
Ankara’nın gündeme getirmek istediği AB dosyasında ise Fransız tarafının heyecanlı davrandığını söylemek zor. Ankara, Türkiye-AB ilişkilerinde bugün Berlin’e oranla daha “yapıcı” gördüğü Paris’e yakınlaşarak AB sürecine destek arıyor. Fakat değişik Fransız kaynaklar Türkiye'deki mevcut siyasi durum ve Fransız toplumunun Türkiye’nin adaylık sürecine olumsuz bakışı nedeniyle AB dosyasında somut adım atılmasının "kolay olmadığını” söylüyorlar. Macron Eylül 2017'de Atina’yı ziyareti sırasında Yunan Katimerini gazetesinde yayımlanan bir röportajda, “Türkiye son aylarda AB’den nesnel olarak uzaklaştı, kaygı verici biçimde saptı, bunun da gümrük birliği gibi konularda elbette sonuçları olacaktır” demiş, buna rağmen, “terörle mücadele ve göç gibi birlikte yüzleşilen müşterek sorunlarda vazgeçilmez bir ortak olmasından ötürü Türkiye ile ilişkilerde kopmaya karşı olduğunu” ifade etmişti.
Paris, Türkiye ile ilişkilerini ikili ve önemli uluslararası dosyalar üzerinden sürdürüp iyileştirmek istiyor. Ankara ise gerginliklerle dolu 2017'den sonra Macron üzerinden Avrupa’ya geri dönüş arayışında. İki ülke Ocak 2014’te mutabık kaldıkları gibi, ikili ticaret hacmini 20 milyar euro düzeyine yükseltmeyi hedefliyor. 2017 ticaret hacmi yaklaşık 14 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2016 yılında Türkiye’yi 550 bin Fransız turist ziyaret etti. Fransa’da 700 bin civarında Türkiye kökenli yaşıyor. Türk Dışişlerine göre bu nüfusun yarısı çifte vatandaşlık sahibi.
Kayhan Karaca / Strasbourg
© Deutsche Welle Türkçe