Lübnan'da mülteciler seçim malzemesi
4 Mayıs 2018Lübnanlılar, yeni parlamentoyu belirlemek için 6 Mayıs Pazar günü sandık başına gitmeye hazırlanıyor. Ülkede zaten yüksek olan siyasi tansiyon, seçimler öncesi daha da yükseldi. Özellikle toplumun hemen her kesiminde büyük tartışmalara konu olan Suriyeli mültecilerin seçim malzemesi olarak kullanılması, gerginliği daha da artırmış durumda. Ülkeki sosyal ve ekonomik tablonun giderek kötüleşmesinin sorumlusunun mülteciler olduğunu iddia eden kesim, Suriyelilerin bir an önce sınırdışı edilmesi gerektiğini savunuyor.
Kimileri ise Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve Avrupa Birliği'nin, Suriyeli mültecileri kalıcı olarak Lübnan'a yerleştirmeye çalıştıklarını öne sürüyor. Buna kanıt olarak da AB ve BM tarafından yayınlanan ortak belgede, Suriyeli mültecilerin "gönüllü geri dönüşünün” teşvik edilmesini gösteriyorlar. Onlara göre bu ifade, mültecilerin memlemetlerine geri dönmesini sağlayacak her türlü "ciddi” girişimi baltalar nitelikte.
"Zorunlu göç” suçlamasına protesto
Lübnan hükümeti tarafından bir süre önce yapılan "500 bin Suriyeli gönüllü olarak ülkelerine geri döndü” açıklaması, BMMYK tarafından inandırıcı bulunmayarak eleştirildi. Dolaylı olarak "zorunlu göç” suçlaması içeren bu eleştiri, hükümet tarafından Lübnan'daki BM temsilcisi nezdinde protesto edildi.
Lübnan yönetimi, aynı zamanda mültecilere çağrıda bulunarak "Belirli koşullar altında memleketlerine geri dönmelerinin, mülteci krizinin çözümü için en güvenli ve saygın yol olacağını” vurguladı.
Hariri: Tüm ülke mülteci kampına dönüştü
Seçim kampanyası döneminde giderek tırmanan mülteci tartışmalarıyla ilgili bir eleştiri de Lübnan Başbakanı Saad Hariri'den geldi. "Tüm ülke âdeta devasa bir mülteci kampına dönüştü” diyen Hariri, ülkenin kaynak ve imkanlarının sonuna gelindiğini belirtti ve uluslararası topluma destek çağrısı yaptı. Ülkede gerek gıda ve ihtiyaç maddelerinin, gerekse istihdam alanlarının kıt olduğuna dikkat çeken Başbakan, bu nedenle Lübnalılar ile Suriyeli mülteciler arasındaki gerginliğin de giderek tırmadığına vurgu yaptı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün son açıklamasına göre, Lübnan'da toplam 13 belediye, binlerce mülteciyi kamplardan zorla çıkardı. 42 bin dolayında mülteci de benzer bir tehditle karşı karşıya.
Lübnan'da toplam kaç mültecinin bulunduğuna dair elde kesin bir verinin mevcut olmadığını belirten Alman Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisine yakın Konrad Adenauer Vakfı'nın Beyrut Büro Şefi Malte Gaier, DW’ye yaptığı açıklamada sözlerini şöyle sürdürdü: "BMMYK'nın bu yılın Mart ayında açıkladığı raporda, Lübnan'da 991 bin mülteci olduğu ifade ediliyor. Lübnan hükümeti ise 1,5 milyondan fazla mültecinin varlığından söz ediyor.”
Popülist suçlamalar
Suriye'deki güvensizlik ve istikrarsızlık ortamına rağmen son aylarda çok sayıda hükümet mensubu, mültecilerin ülkelerine geri dönmeleri gerektiğini söylüyor. En sık dile getirilen argümanların başında ise "Suriyeliler yüzünden Lübnanılar iş bulamıyor” şeklindeki popülist söylem yer alıyor. Kimileri ise Suriyelilerin işlettiği dükkanların kapatılmasını istiyor ve ekonomideki kötü gidişattan onları sorumlu tutuyor.
Bu popülist söylemleri kullanan politikacılardan biri de Hizbullah'a yakınlığı ile bilinen Özgür Yurtseverler Hareketi'nin üyesi Dışişleri Bakanı Cibran Basil. Suriyeli mültecilerin, ülkedeki istikrarı tehdit ettiğini savunan Basil, uluslararası toplumun, mültecilerin Lübnan'da sürekli olarak kalmasını arzu ettiğini, bunun da ülkenin demografik yapısını değiştirmeye yönelik bir proje olduğunu iddia etti.
Konrad Adenauer Vakfı'nın Beyrut Büro Şefi Malte Gaier ise çoğu Sünni olan Suriyeli mültecilerin Lübnan vatandaşlığına alınmayacağını, o nedenle bu iddiaların hiçbir dayanağının bulunmadığını söylüyor. Gaier, seçim kampanyasındaki sert söylemlerin aksine, seçim sonrası Suriyeli mültecilerin ülkeden zorla çıkarılacaklarına ise pek ihtimal vermediğini de sözlerine ekliyor.
Kersten Knipp
© Deutsche Welle Türkçe