Kıbrıs için ya tamam ya devam sınavı
27 Haziran 2017Kıbrıslı Türk ve Rum liderler Mustafa Akıncı ile Nikos Anastasiadis; garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin dışişleri bakanlarının da katılımıyla, BM arabuluculuğunda yeni bir müzakere turuna başlıyor. Uluslararası kamuoyunda Kıbrıs sorununa federal çözüm bulma çalışmaları açısından "son şans" olarak görülen görüşmelere gözlemci sıfatıyla katılacak Avrupa Birliği'ni ise AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini temsil edecek.
Kıbrıs Türk tarafından bir kaynak, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, Alpler'deki kayak merkezi Crans-Montana'da gerçekleşecek görüşmelerle ilgili "umutlu" olduklarını söyledi.
Kıbrıslı Türk kaynak, "Türk tarafı kapsamlı bir çözüme ulaşma maksadıyla İsviçre'ye gidiyor... Olumlu bir yaklaşımla gidiyoruz. Bugüne kadar elde edilen yakınlaşmalar var. Bunları muhafaza edeceğiz. Kalan konuları da bunlarla tutarlı, mevcut anlaşmalarla, Güvenlik Konseyi kararlarıyla tutarlı bir şekilde bitireceğiz. Eğer karşı tarafta da bizdeki siyasi iradenin benzeri varsa olumlu şekilde sonuçlanacak" dedi.
Kaynak, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Kıbrıs Özel Temsilcisi Espen Barth Eide'nin başkanlığında başlayacak müzakerelere, Cuma günü Guterres'in de katılacağını teyit etti.
"Kritik üç gün" iddiası
Ada'nın federal bir yapı çerçevesinde birleşmesi amacıyla yürütülecek görüşmelerin 10-12 gün kadar sürebileceği belirtiliyor. Ancak İngiliz gazetesi Financial Times'ın iddiasına göre, görüşmelerin ilk üç gününde aşama kaydedilememesi halinde, tarafların "taktik oyunlarından sıkılan" Birleşmiş Milletler müzakereleri sonlandırabilir. Gazeteye konuşan bir BM kaynağı, “Bu seferki buluşmada, taraflardan yetişkin gibi davranmalarını bekliyoruz" dedi.
Uzmanlar, görüşmelerden sonuç alınamaması durumunda, Ada'daki BM İyi Niyet Misyonu Ofislerinin de kapatılabileceğini belirtti.
Söz konusu iddiaları yorumlayan Kıbrıslı Türk kaynak ise "BM'den bize böyle bir bildirimi olmadı" diyerek, medyada çıkan haberleri yalanladı. Kaynak, "Konferansın nasıl sonuçlanacağı 3-4 gün içinde de bellli olabilir. Daha da uzun da sürebilir. Belirlenmiş bir takvim yok" ifadesini kullandı.
Zamanlama önemli
Her ne kadar görüşmeler "açık uçlu" olarak tanımlansa da; Kıbrıs Rum kesimi hükümetinin Temmuz ayı ortalarında adanın güney kıyısı açıklarında petrol ve gaz arama çalışmalarını başlatmaya hazırlanması, bu tarihe kadar müzakerelerden bir sonuç alınmasını önemli kılıyor.
Zira Kıbrıslı Rumların tek taraflı petrol ve gaz arayışına girmesine, adanın maden zenginliğinden faydalanma hakkı yendiği gerekçesiyle karşı çıkan Kıbrıslı Türkler ve Türkiye, Rumların müzakerelerden sonuç çıkana kadar bu tür bir eyleme girişmemesi konusunda ısrarcı.
Ada'nın güneyinde Mayıs 2016'daki genel seçimlerde aşırı sağcı politikaların prim yaptığının görülmesi ve Şubat ayında da başkanlık seçimlerine gidilecek olması, İsviçre'deki müzakerelerde Rum tarafının tutumunu etkileyebilecek faktörler arasında.
'Güvenlik' düğümü
Ocak ayında İsviçre'nin Cenevre kentindeki görüşmelerde büyük bir ilerleme kaydedemeyen tarafları Crans-Montana'da bekleyen en zorlu konu, "güvenlik" başlığı altında ele alınacak olan Ada'daki Türk askeri varlığı. Rum tarafı, Türkiye'nin Kıbrıs'taki yaklaşık 35 bin askerini çekmesini talep ediyor. Rumlar ayrıca, 1960 anlaşmasıyla garantör ülkelere tanınan askeri müdahale hakkının da kalkmasını istiyor.
Ancak Kıbrıs Türkler tek güvenlik garantisi olarak gördükleri Türk askerlerinin Ada'dan ayrılmasına karşı çıkıyor. Akıncı, birleşmeden yaklaşık 15 yıl sonra Türk askerlerinin durumunun gözden geçirilebileceğini söylemişti.
Ada'da olası bir birleşme halinde güvenliğin nasıl sağlanacağına dair fikir ayrılığının yanı sıra, Kıbrıslı Türk ve Rum federal devletlerin topraklarının kalıcı olarak belirlenmesi, ihtilaflı mülklerin iadesi ve yönetim paylaşımı gibi konular da çözülmeyi bekleyen sorunlar arasında yer alıyor. Türk tarafının kırmızı çizgilerinden biri olan "yönetimde dönüşümlü başkanlık" talebi, Rumların kabul etmediği önerilerin başında geliyor.
Müzakerelerde üzerinde anlaşılması amaçlanan nihai plan, Ada'nın her iki tarafında da referanduma sunulacak. 2004 yılında BM arabuluculuğunda hazırlanan ve "Annan Planı" olarak anılan birleşme planı; Rum tarafında reddedilirken; Türk tarafında kabul edilmişti. Ardından da Ada'nın güneyindeki Rum yönetimi Avrupa Birliği'ne alınmıştı.
© Deutsche Welle Türkçe
Cengiz Özbek