Kurşuna dizip toprağa gömmüşler
28 Eylül 2011Ebu Salim Cezaevi’nin dikenli tellerle çevrili, yüksek duvarlarını çok uzaklardan bile fark etmek mümkün. Hapishanenin önündeki çorak arazide birkaç yabani ot ve çalı boynunu uzatmış. İlk bakışta buranın sürülmemiş boş bir tarladan farkı yok.
Ancak toprağı biraz kazınca altından kemikler çıkıyor. Trablus’un dış mahallelerinden birinde bulunan cezaevinde, Kaddafi yönetimi sırasında yargılanmadan öldürülmüş 1300 kişinin kalıntıları bulunuyor.
Dört kardeşi burada öldürüldü
Bugünlerde bu toplu mezarı, çok sayıda Libyalı ziyaret ediyor. Sümeyye bin Cebr de onlardan biri. Bir fotoğraf, lacivert başörtülü kadının elinden düşmüyor. Fotoğraftaki, dört erkek kardeşinden biri olan Salah bin Cebr. Sümeyye’nin dört kardeşi de Ebu Salim hapishanesinde öldürülmüş.
Sümeyye şöyle konuşuyor: “Ağabeyimi namaz kılarken kaçırdılar. Biz sıradan insanlarız, köktendinci falan değiliz.”
Hücrelere istif edildiler
90’lı yıllarda Libya’da köktendinci olma suçlamasıyla birçok kişi, devlet tarafından kaçırıldı. Amaç, geri kalanların yüreklerine korku salmaktı. Haklarında resmî bir iddianame olmaksızın 10 kişi halinde hücrelere istif edildiler. Koşullar berbattı, ziyaretler hemen hemen tümüyle yasaklanmıştı.
1996 yılında Ebu Salim Cezaevi’nde mahkûmlar, daha iyi tutukluluk koşulları ve yargılanma şartları talep ederek isyan başlattı. Cezaevi yönetiminin isyana tepkisi sert oldu. İsyanın bastırılması sırasında 1300 tutuklu öldürüldü, cesetleri Ebu Salim hapishanesinin önündeki araziye gömüldü.
Makineli tüfekle yaylım ateşi
O günlerde cezaevi yakınlarında bir evde oturan Abdülhafız Ebu Ayşe mermi sesleri duyduğunu anlatıyor: “Cuma namazından sonraydı. İkindi vakti, makineli tüfeklerle dört saat boyunca aralıksız yaylım ateş edildi. Sonra ara verildi. Ardından Cumartesi sabahına kadar silah sesleri aralıksız devam etti.”
Öldüklerini bilmeden yiyecek taşımışlar
Çevredekilerin askerî bölge durumundaki Ebu Salim Cezaevi’ne dönüp bakması bile yasaktı. Ancak katliama katılan ya da tanıklık eden askerler ve gardiyanlar muhakkak var.
Salim Mayuf'a göre bu katliama katılmamış olsalar bile gardiyanların bir kısmı başka bir suça karıştı: “Yaklaşık 10 yıl boyunca mahkûmların ailelerine yakınlarınıza yiyecek getirebilirsiniz denildi. Bazıları kendi dişinden tırnağından artırıp para getirdi ve hatta bu yüzden ölenler oldu.”
"Yakınlarınız şişmanladı" demişler
Mayuf’a göre gardiyanlar ziyaretçilere, "yakınlarınız kilo aldı yeni kıyafetler getirin" bile dedi.
Salim Mayuf, bu yüzden sadece Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi’nin yargılanmasının yetmeyeceğini onunla birlikte hareket eden çok sayıda yöneticinin de yargı önüne çıkması gerektiğini vurguluyor.
Olaylar aydınlığa kavuşmalı
Eski yönetim, Ebu Salim Cezaevi’nde bir katliam yaşandığını bundan 6 yıl önce ilk kez kabul etti. Yapılan açıklamada İslamî bir grupla çatışma çıktığı ifade edilmişti. Birçok tutuklu yakınına ise kardeşlerinin, oğullarının, babalarının doğal yollarla öldüğü söylendi.
Ancak bu açıklama ölenlerin yakınlarını tatmin etmiyor. Aileler ve avukatlar Ebu Salim’deki olayların aydınlığa kavuşturulmasını bekliyor. Cezaevini ziyaret edenlerse çıkardıkları kemikleri üst üste sıralayarak ölenleri anıyorlar.
© Deutsche Welle Türkçe
Björn Blaschke / Çeviri: Ercan Coşkun
Editör: Başak Özay