Koronavirüsün sembolü olarak tuvalet kâğıdı
24 Mart 2020Sosyal medyada viral olan bir videoda, bir kafede kahve siparişi veren bir adam, ödemeyi cüzdanındaki para yerine, cebinden çıkardığı tuvalet kâğıdı rulosuyla yapıyor. Hatta bir parça kâğıdı da bahşiş olarak bırakıyor.
Berlin'in Kreuzberg semtinde yaşayan biri ise penceresine astığı notta, tuvalet kâğıdına karşılık kahve çekirdeği vermeyi teklif ediyor.
Dünyada koronavirüs krizinin başından beri sosyal medyada tuvalet kâğıdıyla ilgili paylaşımlar bir hayli yaygın. Çünkü Almanya dâhil birçok ülkede insanlar tuvalet kâğıdı stokluyor.
Şu an birçok süpermarkette tuvalet kâğıdı bulmak mümkün değil. Tuvalet kâğıdı yüzünden yumruk yumruğa kavgalar görmekse mümkün.
Bonn-Rhine-Sieg Üniversitesi'nde işletme psikolojisi dersleri veren Britta Krahn, bu durumu sürü psikolojisine bağlıyor:
"Bu; maksimum kontrol kaybı, maksimum belirsizlik ve maksimum değişim anıdır."
DW'ye konuşan Krahn, kimsenin "ne beklediğini bilmediğini" ancak buna karşın yeniden kontrolü ele almaya çalıştığını belirtiyor.
Yüz maskeleri ve dezenfektanlar biterken insanların da "bozulmayacak ne varsa" almaya yöneldiğini ifade eden Krahn, tuvalet kâğıdının neredeyse koronavirüs salgının sembollerinden biri olduğunu söylüyor:
"Koronavirüs krizinin sembolü olmasa da güvenlik için bir metafor hâline geldiği kesin."
Üreticiler yetişemiyor
Tuvalet kâğıdı üreticileri, koronavirüs krizi sırasında üretimlerini artırsalar da bu sıra dışı talebi karşılamakta zorlanıyorlar.
Üretimini iki misli artıran Alman şirketi Fripa'nın sözcüsü Jürgen Fischer, DW'ye yaptığı açıklamada, "En üst limitte üretim yapıyoruz ama yine de talebe yetişemiyoruz" ifadesini kullandı.
İnsanların tuvalet kâğıdı çılgınlığının sebebini bilmediğini ancak "depolama kolaylığı ve ucuzluğu" nedeniyle böyle bir durum yaşanmış olabileceğini belirten Fischer, müşterilere "ölçülü ve soğukkanlı" davranmaları için çağrıda bulundu.
Doğuştan savaşçılar ve taklitçiler
Almanya'nın Potsdam kentindeki İleri Sürdürülebilirlik Çalışmaları Enstitüsü'nün (IASS) bilim direktörü Ortwin Renn, insanların kriz anında üç farklı tipte tepki gösterdiğini belirtiyor.
Birinci gruptaki insanların tehlikeden kaçtığını, ikinci gruptakilerin top gibi bükülerek kendini korumaya çalıştığını, üçüncü gruptakilerinse "savaştığını" söyleyen Alman sosyolog, son grubun herhangi bir tehlike karşısında harekete geçtiğini ve karşılaşılan son durumdaki gibi bir çeşit "ikâme eylem" olarak ürün stoklamaya başladığını ifade ediyor.
İnsanların kaçmak ya da savaşmak arasındaki tercihi çoğunlukla genetik yapılarına dayanıyor. Ancak eğitim ve tecrübe de belirleyici oluyor.
Tabii ki duruma göre de değişebiliyor. Örneğin araç kullanırken insanlar savaşçı olmaya daha meyilliler. Ancak yaya olduklarında genellikle kaçmaya yatkınlar.
Almanya'nın Friedrichshafen kentindeki Zeppelin Üniversitesi'nden işletme psikoloğu Anja Achtziger, Süddeutsche Zeitung gazetesine, insanların tuvalet kâğıdı alma konusunda kapıldıkları sürü psikolojisini şöyle ifade ediyor:
"Medyada diğer insanların tonla tuvalet kâğıdı aldığını okuyorlar ya da duyuyorlar... İş yerinde, aile ya da arkadaş arasında, her yerde insanlar sürekli ne kadar tuvalet kâğıdı yığdıklarını anlatıyorlar. Bu da henüz stok yapmamış olan insanları geriyor. Ve sonuç olarak onlar da çıkıp aynısını yapıyorlar."
Stefan Dege
© Deutsche Welle Türkçe