Koronavirüsle mücadelede aşı: Denek olmak
24 Eylül 2020Çin'de ortaya çıktığı bilinen koronavirüsle mücadele için bir çok ülkede aşı çalışmaları yürütülüyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, klinik ve klinik öncesi test aşamasında olan yaklaşık 200 aşı adayı bulunuyor.
Bu adaylar arasında yöneticiliğini Prof. Dr. Uğur Şahin'in yaptığı Alman BioNTech şirketi de bulunuyor. Temmuz ayında aşı denemelerine başlayan BioNTech ve Pfizer'in gelecek aylarda Türkiye ve Güney Afrika'da da çalışmalar başlatması bekleniyor.
Türkiye'de de çeşitli üniversiteler aşı konusunda çalışmalar yürütüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 21 Eylül'deki Kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamda, "Kendi aşımızı üretme yolunda hızla ilerliyoruz" demişti.
"Halen süren 8 aşı geliştirme çalışmasından ikisinde hayvan deneyleri başarıyla tamamlandı" diyen Erdoğan, "Özel sektöre ait bir firmanın altyapısı aşının üretimine uygun hale getiriliyor. Önümüzdeki yılın ilk aylarında bu aşıları milletimizin hizmetine sunmayı planlıyoruz" ifadelerini kullanmıştı.
Bunun yanında Çin'de üretilen koronavirüs aşısının Türkiye'deki denemelerine de başlandı. Bu kapsamda aşının ilk dozu, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde gönüllü sağlık çalışanlarına yapıldı.
Çin aşısının uygunlanmaya başlandığı bir diğer merkez ise Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi oldu. İlk aşı, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Profesör Doktor Hüsnü Efendi'ye yapıldı.
Bilim insanları, bir aşının piyasaya çıkabilmesi için geçen sürecin yaklaşık 12 ila 18 ay olduğunu söylüyor. Uzmanlar, aşıyla ilgili en önemli kriterlerin güvenli ve etkin olması gerektiğine dikkat çekiyor. Koronavirüs aşısında hızlı yol alınabilmiş olmasının nedenleri arasında ise Çin'in virüsün genetiğiyle ilgili bilgileri dünya ile paylaşmış olması ve bilimin ilerlemiş olması gösteriliyor.
Aşı çalışmalarında Faz 3 dönemi
Bir aşı piyasaya çıkmadan önce belirli aşamalardan başarılı olarak geçmesi gerekiyor. Araştırma-geliştirme ve klinik öncesi dönemden sonra dört fazdan oluşan klinik çalışmalar başlıyor.
3'üncü Faz'daki amaç, ürünün klinik etkinliğinin ve yan etkilerinin daha geniş bir hasta popülasyonunda değerlendirilmesi. Çalışmalar genellikle çok merkezli, çok uluslu, rastgele ve çift kör olarak planlanıyor.
Peki çift kör uygulaması nedir?
DW Türkçe'ye değerlendirmelerde bulunan Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, bu uygulamayı, "Siz de, size uygulayan da size uygulananın plasebo dediğimiz boş ilaç mı, gerçek ilaç mı bilgi sahibi olmazsınız" diye açıklıyor.
"Gerçek ya da boş ilacın merkez tarafından rastgele olarak atandığına" vurgu yapan Ertuğrul, "Siz ilacın uygulandığı kişi de olabilirsiniz ya da hiçbir şeyin yapılmadığı kişi de olabilirsiniz. Bu veriler daha sonra toplanıp merkez tarafından değerlendirilir" dedi.
Kimler denek olabilir?
Denek olabilmek için öncelikle gönüllülük esası aranıyor. Ardından da hamile olmamak, 18 yaşın altında olmamak gibi genel kurallar aranıyor. Ayrıca her çalışmanın içeriğine göre özel kurallar belirleniyor.
Deney olmayı kabul eden kişi denemelerin yapıldığı merkeze başvuru yapıyor. Ardından da temel şartları sağlayan kişiler bir dizi testlerden geçiriliyor.
"Kan tablosuna, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarına bakılır" diyen doktor Ertuğrul, "Kişinin başka ilaç kullanıp kullanmadığı, ilaç etkileşimlerinin olup olmayacağı, altta yatan hastalığınız varsa ne durumda olduğu gibi bir takım incelemelerden" geçildiğini söyledi.
Bütün işlemler sonucunda kişi denek olmaya uygun ise bir onay formu ile denek olmayı kabul ediyor.
Aşı çalışmalarında denek olmak ister misiniz?
DW Türkçe'nin konuştuğu vatandaşlar başta koronavirüs aşısına yönelik çalışmalara ve genel olarak aşı çalışmalarına temkinli yaklaşıyor. Çeşitli sebeplerle denek olmak istemeyenler olmasına karşın çoğunluk "güven" sorunu nedeniyle katılmak istemiyor. Güvenliği ve etkinliği henüz kanıtlanmadığı için denek olmak istemeyenler, öncelikle başkasında test edildikten sonra kullanmak istediklerini söylüyor.
Konuştuğumuz diğer diğer kesim ise aşı piyasaya çıksa bile aşı olmaya sıcak bakmadıklarını belirtiyor. Ancak ortak görüş, bir an önce aşının bulunması.
"Aşı ve ilaç çalışmalarından çekinmemek ve korkmamak gerekir" diyen KLİMİK derneğinden doktor Bülent Ertuğrul, "Bugün insanlığın gelişimi açısından bu çalışmaların güvenilirliğini test etmek açısından bilimsel yöntemler oldukça iyidir” ifadesini kullandı.
Test aşamasındaki riskler
Test aşamasında en çok merak edilen soru ise yaşanabilecek sorunların neler olduğu… "Oluşacak komplikasyonların kullanılacak olan ilaçtan ilaca değişeceğini" söyleyen Ertuğrul, "Gerçekten yan etkisi olabilecek, sınırlı sayıda kişiye uygulanabilecek bir ilaçsa bu yan etkiler fazla olabilir" dedi.
Bülent Ertuğrul, aşı çalışmalarında yan etki oranının "çok düşük" olduğuna da vurgu yaptı. "Her olasılığa karşı çalışmayı yapan kuruluş denekleri sigorta eder" diyen Ertuğrul, "Çalışmayı yapan kuruluş denek olarak kullanılacak kişilerin ne kadar süreyle sigorta edeceğini etik kuruluna başvururken belirtir. Etik kurulu yeterli değil derse kuruluş dosyasını ona göre yenilemek zorundadır" ifadesini kullandı.
"Bilginiz dışında aşı testi yapılamaz"
Bir diğer merak edilen soru ise insanlar üzerinde bilgileri dışında test yapılıp yapılamayacağı. Habersiz test yapılamayacağını belirten Doktor Bülent Ertuğrul, "Haber vermek de yetmez, yazılı onayınızın da olması gerekir" dedi.
Sağlık ya da başka sektörlerde denek olacak insanlara zaman zaman para teklifi de yapılabiliyor. DW Türkçe'nin konuştuğu bazı vatandaşlar da para karşılığında denek olmayı kabul etmeyi düşünebileceklerini belirtti.
Doktor Ertuğrul, böyle bir yöntemin zaman zaman uygulandığına ancak bunun etik olmadığına vurgu yaptı. "Bu firmadan firmaya ve denenen ilacın durumuna göre de değişebiliyor. Denenen ilaç kemoterapi gibi riskli bir ilaçsa o zaman belirli bir ücretlendirme yapılabiliyor" ifadesini kullanan Ertuğrul, "Kuruluşlar denek olan kişiye ücret vermeseler bile o çalışma sırasındaki tüm giderlerini üstlenirler" değerlendirmesini yaptı.
Faz 3 çalışmalarda yeterli veriler elde edildikten sonra ürünün ilaç olarak kullanılabilmesi için "onay" alınması gerekiyor. Onay mercileri de ülkelerin veya bağlı oldukları en üst sağlık otoriterleri. Bunun için Türkiye'de ilaç başvuruları Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'na yapılıyor.
Adnan Ağaç
©️Deutsche Welle Türkçe