1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Korona krizinde darbecilik suçlamaları

7 Mayıs 2020

Erdoğan'ın CHP'lileri darbe çağrısı yapmakla suçlaması Ankara'da siyasetin tansiyonunu yükseltti. Siyaset bilimciler, Erdoğan'ın darbe tartışması başlatmasının bir taktik olduğu kanısında.

https://p.dw.com/p/3bt9L
15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında tankların üzerine çıkan insanlar
15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında tankların üzerine çıkan insanlarFotoğraf: picture-alliance/dpa/Str/EPA

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in Türk Tarih Kurumu'nun başına Ensar Vakfı yöneticisi bir ismin atanmasına tepki gösterirken “Saray rejiminin sonu geliyor” şeklindeki açıklamasıyla Ankara'da başlayan darbecilik tartışması büyüyor.

Özel'in ardından CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun yaptığı bir konuşmada “Önümüzdeki süreçte bir erken seçimle veya başka bir şekilde… İktidar değişikliği değil bir sistem değişikliğine gidişatı görüyorum ve böyle olacaktır” şeklindeki açıklaması sonrası da CHP, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP milletvekillerinin darbe çağrısı yapma suçlamalarıyla karşı karşıya.

CHP Milletvekili Özgür Özel
CHP Milletvekili Özgür Özel Fotoğraf: Privat

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile birlikte CHP'yi darbe çağrısı yapmakla suçlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün de Evrensel Gazetesi ve haber portalı Artı Gerçek’te yayınlanan “Makus kaderden kaçış yok” başlıklı yazısı nedeniyle Yazar Ragıp Zarakolu hakkında “darbe çığırtkanlığı yaptığı” gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.

"Hedef AKP ile devleti özdeşleştirmek"

Peki COVID-19 salgınıyla mücadele edilirken Ankara "darbe tartışması” neden yeniden alevlendi?

Siyaset bilimci ve Mülkiyeliler Birliği Başkanı Dinçer Demirkent, Erdoğan’ın darbe tartışmalarını sürekli sıcak gündemde tutması, AKP’nin bir daha seçimle iktidara gelme umudunu bütünüyle yitirmiş olmasına bağlıyor.

“AKP öyle zayıfladı ki, Erdoğan kendi tabanını darbe tartışmasıyla konsolide ediyor, karşı tabanın da kendini eleştirme fırsatını yok etmeye çalışıyor” diyen Demirkent, Erdoğan’ın asıl hedefinin toplumun her kesiminin gözünde AKP ile devleti özdeşleştirmek olduğunu savunuyor.

"Darbeye karşıysanız, demokrasiyi savunun”

Demirkent’e göre Erdoğan’ın her konuşmasında, açıklamasında kendisinden “şahsım” diye söz etmesi de bu özdeşleştirmenin bir sonucu.  “Aslında bir darbe girişiminden sonra darbeci bir iktidar ne yaparsa onu yaşıyoruz” eleştirisini getiren Demirkent, darbe tartışmalarıyla iktidardan halka “tarafını seç dayatması”nın örneklerinin yaşandığını söylüyor.

Erdoğan’ın sadece siyasi muhalefetle değil barolar ve sivil toplum örgütleriyle de darbe tartışmasının içinde olmak istediğini söyleyen Demirkent, “Toplumun her kesimine AKP’ye yüklenmenin aslında devlete yüklenmek, devleti eleştirmek olduğu fikri benimsetilmeye çalışılıyor. Koronavirüs gibi bir salgın krizinin ortasında bile darbe tartışmasını gündemde tutmanın başkaca da bir anlamı yok” eleştirisini getiriyor.

Demirkent, darbe tartışmasının daha uzun bir süre siyasi gündemi meşgul etmesinin kaçınılmaz olduğu görüşünde.

"Mağduriyet en güçlü silah”

Siyaset bilimci Baskın Oran
Siyaset bilimci Baskın Oran Fotoğraf: AP

Siyaset bilimci Prof. Baskın Oran da dolar karşısında sürekli güç kaybeden Türk Lirası’nın durumuna bakıldığında bile siyasetteki tartışmada Erdoğan’ın “sıkışıklığının” anlaşılabileceğini söylüyor. Oran, “Ne kadar sıkışırsa, ne kadar kötüye giderse o kadar sağa sola saldırıyor. Ülkedeki demokrasi krizini ağırlaştırdıkça ağırlaştırıyor. Ve darbe tartışmasını kullanıyor. Çünkü bu tartışmada çok kolaylıkla mağduriyet yaratabiliyor. Eline güçlü bir silah aldığını düşünüyor” diyor.

Kamuoyu yoklamalarının AKP'nin oylarının gerilediğini gösterdiğini ifade eden Oran, “Erdoğan kendisini ancak mağduriyetin kurtaracağını görüyor. Ama nereye kadar kurtaracak? Asıl soru bu. Çünkü darbenin zaten berbat bir şey olduğunu bilen halk aslında darbenin adını bile duymak istemiyor. Eğer bu tartışma daha da uzarsa Erdoğan için siyasi bir facia yaşanacak” görüşünü dile getiriyor.

"Bomboş bir tartışma"

Türkiye’nin büyük bir ekonomik krizin içinde olduğunu ifade eden siyaset bilimci Doç. Burak Bilgehan Özpek de “Siyasette boş bir tartışma yaşanıyor. Bomboş bir tartışma. Bütün güçler hükümete bağlı. Eğer darbe gibi bir duyum varsa, gereken yapılsın. Bu durumu siyasi şova dönüştürmenin ne lüzumu var” çıkışında bulunuyor.

Siyaset bilimci Burak Bilgehan Özpek
Siyaset bilimci Burak Bilgehan ÖzpekFotoğraf: Privat

Özpek, “Türkiye’de darbe diye bir tehdit hep oldu ama bu tehditin günlük tartışmalara alet edilmesi çok yanlış. Konu tamamen ciddiyetinden de uzaklaştırılıyor içi bomboş tartışmalarla. Neyse mesele üstüne gidilsin, görelim” eleştirisi getiriyor.

Ne olmuştu?

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in “Saray rejiminin sonu geliyor” sözlerine ilk yanıt AKP Sözcüsü Ömer Çelik’ten gelmişti.

Çelik, Özel’e “CHP’nin inandığı tek rejim Yassıada rejimi. Tarihleri boyunca demokrasiyi felç etme örgütü olarak çalıştılar” diye yanıt vermiş, Erdoğan önce Twitter hesabından “Ne yaparlarsa yapsınlar bu yoldan dönmeyeceğiz” ifadelerini paylaşmıştı. Erdoğan daha sonra CHP’yi açıkça darbecilikle suçlayan açıklamalarda bulundu.

AKP İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na yönelik “Boğaz bu mevsim serin, yazın da derindir” ifadelerini kullanmıştı.

Hilal Köylü

©️ Deutsche Welle Türkçe