Kazakistan'da neler oldu, neler olabilir?
14 Ocak 2022Kazakistan'da protestoların ardından DW'nin görüştüğü bölgedeki gözlemciler, ülkenin yavaş yavaş da olsa normal hayata dönmeye başladığını aktarıyor. Kazakistan'ın en büyük şehri ve protestoların merkezi olan Almatı'da trafik normal akıyor ve dükkanlar açık. Ancak sokaklarda hâlâ silahlı askerleri ve askeri araçları görmek mümkün.
Ülkedeki gergin bekleyiş ise devam ediyor. Kazaklar sosyal ve ekonomik durumdan endişe duyuyor. Hükümetin ne gibi önlemler alacağı ve Rusya öncülüğündeki askeri ittifak "Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü"nün (KGAÖ) askerlerinin ülkedeki varlığının ne kadar süreceği merak konusu.
DW'ye konuşan Almatı'daki İnsan Hakları Ofisi'nin başkanı Yevgeniy Zhovtis, halka seslenen Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev'in konuşmasında, "sosyal eşitsizlik ve bu sorunu çözme ihtiyacından ve aynı zamanda oligarşik ekonomik yapılardan" bahsettiğini aktardı.
Zhovtis, Tokayev'in bir dizi tekel konumundaki şirketten söz ettiğini ve bunların 1990'dan 2019'a kadar Kazakistan Cumhurbaşkanı olan Nursultan Nazarbayev'in ailesine ait olduğunu kaydetti. Son olayların Tokayev'e kendi konumunu güçlendirme fırsatı verdiğini belirten Zhovtis, bunun yanı sıra Kazakistan Cumhurbaşkanı'na, yolsuzlukla mücadele ve devlet aygıtının güçlendirilmesi de dahil olmak üzere bazı alanlarda reform açıklamasının önünü açacağını düşünüyor. Tokayev'in halka hitaben yaptığı konuşmasının da bunu açıkça ortaya koyduğu görüşünde.
Gazeteci ve Almatı'daki ekonomi gözlemcilerinden Sergey Dominin de Tokayev'in, Nazarbayev'in son 30 yılda birçok kişinin servet sahibi olmasını mümkün kıldığına dikkat çektiğini kaydetti. Tokayev'in "artık bu kişilerin halka yardım etme zamanının geldiği" yönünde mesaj verdiğini belirten Dominin, "Belki de bu, kontrolün devredilmesi veya belli kaynaklara el konulması ve bu kaynakların daha sonra protestolar sırasında özellikle ağır darbe alan Almatı ve diğer bölgelerin ekonomilerini yeniden inşa etmek için kullanılması şeklinde olabilir" diye konuştu.
Protestoların fitilini ne yaktı?
Kazakistan'da protestolar, akaryakıt fiyatlarının artırılmasıyla başladı. Moskova Carnegie Center araştırma görevlisi Timur Umarov ise "Yetkililerin sunduğu ve Tokayev ile çevresinin Kazak toplumunu inandırmak istediği bir hikayenin yaratıldığını gözlemliyoruz" diyor. Umarov'a göre resmi söylemi "Başlıca suçlular dış güçlerle bağlantılı teröristler. Kazakistan'daki siyasi elitin üyeleri de doğrudan veya dolaylı, bilinçli veya bilinçsiz olarak bu teröristlere yardım ediyorlar" şeklinde özetlemek mümkün.
İnsan hakları savunucusu Yevgeniy Zhovtis ise olayların dış bağlantısı olduğuna inanmıyor. "Bağlantı izinin tam olarak nereye gittiğini bilmek zorundasınız: Suriye, Afganistan veya Ukrayna'ya mı ya da çoğu muhalifimizin olduğu Fransa'ya mı?" diyen Zhovtis, "Peki, tüm bunlar Kazak gizli servisinin haberi olmadan nasıl olabilir?" diye soruyor.
Zhovtis, "protestoların çok katmanlı olduğunu" vurgulayarak, "Her şey sosyal ve ekonomik sloganlarla başladı. Göstericilere daha sonra muhalefet temsilcileri ve fiyat artışlarına kızan, memnun olmayan işçiler de katıldı" diyor. İnsan hakları savunucusu, bu dalganın "gençler ve özellikle korona pandemisinden etkilenen insanlar da dahil olmak üzere kırsal bölgelere yayıldığını" belirtiyor.
Son olarak ülkenin batısında ve kısmen de Almatı'da görülen İslamcıların da protestolara dahil olduğunu aktaran Zhovtis'e göre, çeşitli yerel ve bölgesel elit kesime yakın silahlı suç grupları da olaylara karıştı.
Darbe girişimi miydi?
Cumhurbaşkanı Tokayev yaptığı konuşmada, planlanmış bir darbe girişiminden söz etti. Moskova Carnegie Center'dan Timur Umarov ise aynı görüşte değil: "Diğer ülkelerde, örneğin Kırgızistan'da olanlara bakarsak, orada başkentte devlet yapılarını işgal etmek isteyen çok sayıda silahlı insan vardı. Kazakistan'da gördüklerimiz ise bir darbeye benzemiyor". Umarov'a göre, her şey başkentin dışında oldu ve yaşananlar mevcut hükümete karşı organize bir kampanya gibi de görünmüyor.
Timur Umarov, darbe tanımının göstericilere yönelik baskıyı ve Kazak yönetiminin KGAÖ güçlerini ülkeye çağrısını haklı çıkarmak için uydurulduğu görüşünde. Yetkililer de henüz herhangi bir darbe kanıtı sunmuş değiller.
Umarov, "Terörizm resmi terminoloji olarak bilinçli seçildi" diyerek, "Batı ve Çin için, Rusya için ve ayrıca yerel halk için; terörizmin herkes tarafından ideal kötülük olarak kabul edildiğini" vurguluyor.
Umarov, yetkililerin; teröristler yeraltında faaliyet gösterdiğinden, herhangi bir ayrıntıyı ifşa edemeyeceklerini aktardığını ancak aynı zamanda Afganistan'a işaret ettiklerini söylüyor.
KGAÖ güçlerine ne olacak?
Cumhurbaşkanı Tokayev, Kazakistan'daki KGAÖ misyonunun sona erdiğini belirterek, askerlerin geri çekilmesinin 13 Ocak'tan itibaren on gün içinde tamamlanması gerektiğini duyurdu. Rusya öncülüğündeki KGAÖ birlikleri de perşembe günü çekilmeye başladı. Temur Umarov, protestolar sırasında birliklerin konuşlandırılmasının daha çok sembolik nitelikte olduğu görüşünde:
"İlk olarak bu, Moskova'nın Kazak siyasetinde olup biten her şeyden haberdar olduğunun göstergesiydi. İkincisi, Rusya'nın meşru hükümetin yanında olduğunu gösterdi. Üçüncüsü, böylece protestolara dair kullanılan resmi tanım, yani meselenin Kazak siyasi elitler arasındaki çatışma değil, uluslararası terörizme karşı mücadele olduğu şeklindeki söylem güçlendirilmiş oldu."
Yevgeniy Zhovtis KGAÖ misyonu için güvenlik kaygılarından ziyade siyasi motivasyonun belirleyici olduğuna inanıyor. "Bu birlikler altyapının korunmasına destek veriyor" diyen Zhovtis'e göre bu, Tokayev'in yeterli kaynağa sahip olduğunu ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından desteklendiğini göstermek amacını taşıyor.
Ekonomik gözlemci Sergey Dominin'e göre de, KGAÖ birliklerinin ülkedeki olası uzun süreli varlığı, halk arasında soru işaretlerine neden olabilir. Dominin, "Kazak makamları günümüzde yeterli kaynak ve araçlara ve her şeyden önce siyasi iradeye sahip. KGAÖ birliklerine artık ihtiyaç yok" diyor.
Natalja Posdnjakova, Natalia Smolentceva
© Deutsche Welle Türkçe