Kamera arkasındaki eşitsizlik
18 Şubat 2017Berlin Film Festivali'nde Sally Hawkins, Kristin Scott Thomas, Catherine Denevue, Sienna Miller, Patricia Clarkson gibi aktrisler kırmızı halıda göz kamaştırdı. Altın Ayı için yarışan Sally Potter, Agnieszka Holland, Ildiko Enyedi gibi kadın yönetmenlerin filmleri çok beğenildi. Ama Berlinale’de gösterilen filmlerde kadınların özellikle kamera arkasında yeterince temsil edildiğini söylemek zor. Altın Ayı için yarışan 18 filmden sadece 4’ünün yönetmeni kadın. Berlinale’de yer alan 399 filmden 125’i kadın bir yönetmenin imzasını taşıyor. Berlinale'de gösterilen filmlerde kadın bir kameramanın yer aldığı yapımların sayısı 24'de, filmlerin yapımcılığını üstlenen kadınların sayısı ise 122’de kaldı.
“Pokot” (İz) adlı filmi ile Altın Ayı için yarışan Polonyalı kadın yönetmen Agnieszka Holland, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “sinema endüstrisinde kadın olmak zor” diyor. “Bunun farklı nedenleri olduğunu” söyleyen Holland, “kültürel ve finansal nedenlerin yanı sıra hayat koşullarının” kadın yönetmenlerin işini zorlaştırdığına işaret ediyor.
Kadın yönetmenler kota istiyor
Kadın yönetmenlerin erkek meslektaşlarıyla eşit şanslara sahip olması için mücadele eden Pro Quote Regie adlı girişimin üyeleri, Almanya ve Avrupa’da devletin desteklediği film projelerinin yüzde 85’inde yönetmenlik görevinin erkeklere verildiğine dikkati çekiyor. 2014 yılında kurulan girişim kota konmasını ve böylelikle 2024 yılına kadar projelerin yüzde 50’sinin kadın yönetmenlere verilmesini hedefliyor.
Almanya Film Destekleme Kurumu’nun (FFA) yaptırdığı ve sonuçları geçen hafta açıklanan bir araştırmaya göre sinema ve televizyon okullarından mezun kadınların oranı yüzde 40 olmasına rağmen, sadece yüzde 23’ü yönetmen ve senarist olarak çalışabiliyor. Bu araştırmaya göre Almanya’da 2011-2015 arasında çekilen bin 100 filmin sadece yüzde 23’ü kadın bir yönetmenin imzasını taşıyor.
Kadın yönetmen sayısı neden az?
Bu rakamlar göz önünde bulundurulduğunda akla ilk gelen soru, ‘kadın yönetmenlerin sayısı neden az?’ oluyor. Berlin merkezli Pro Quote Regie girişiminin kurucularından Bettina Schoeller Bouju, kadın yönetmenlerin sayısının az olmasının farklı nedenleri bulunduğunu belirtiyor. DW Türkçe’ye konuşan Schoeller Bouju, bu nedenlerden birinin erkeklerin yanı sıra kadınların da sahip olduğu “önyargılar ve basmakalıp düşünceler” olduğunu söylüyor. Yönetmen Schoeller Bouju bunun sonucunda da kadın yönetmenlerin yaptığı işe erkeklerin işine gösterilen “saygının gösterilmediğini” dile getiriyor.
Kadınlara mali destek az
Toplumda kadına yönelik bakış açısının sinema sektörüne de yansıdığına işaret eden Schoeller Bouju, buna ek olarak büyük miktarda paranın söz konusu olduğu yerde erkeklere daha fazla fırsat verildiğini ifade ediyor. “Belgesel filmler gibi düşük bütçeli yapımlarda kendi emeğini sömüren çok sayıda kadın yönetmenle karşılaşmak mümkün” diyen Schoeller Bouju, bütçesi 3 milyon euro olan bir projelerde bir veya iki kadın yönetmene rastlandığını, 5 milyon euronun üzerinde bütçesi olan filmlerde ise neredeyse hiç kadın yönetmenin bulunmadığına dikkati çekiyor.
Kadın yönetmen, kadın yönetici
"Yönetmenliğin bir yöneticilik pozisyonu” olduğunu hatırlatan Schoeller Bouju bu pozisyonun gerektirdiği “dayanıklılık, güçlü olma, karar verme gücü” gibi özellikler söz konusu olduğunda erkeklere kadınlardan daha fazla güvenildiiğini anlatıyor. Televizyon için konulu film ve diziler çeken Schoeller Bouju, birçok kişinin bir kadın tarafından yönetilmekten hoşlanmadığını da sözlerine ekliyor.
Berlinale’nin Panorama bölümüne ilk uzun metrajlı filmi “Kaygı” ile davet edilen Ceylan Özgün Özçelik erkeklerin kadınların yönetimi altında çalışmak istememesine dikkat çekiyor. Kısa metrajlı filmler de çeken Ceylan Özgün Özçelik, DW Türkçe’ye “erkek ve kadın diye ayrım yapmak istemiyorum ama erkekliğini göstermek isteyen, yaşım onlardan daha küçük olduğu için, sırf kadın olduğum için daha çok şey bildiğini düşünen erkekler olmuştu setimde” diye anlatıyor.
Bir yıldır Avusturya’nın başkenti Viyana’da yaşayan Suriyeli yönetmen Sara Fattahi da “sinemanın erkeklere ait bir alan” olduğunu söylüyor. DW Türkçe’ye konuşan Fattahi, bu alana kabul edilmesinin zor olduğuna işaret ederek, “iyi bir film yapmış olabileceği düşünülmüyor” diyor. Sara Fattahi’nin 2015 yapımı ilk uzun metrajlı filmi “Coma” Avrupa’daki farklı festivallerde gösterildi. Fattahi, “Suriye’den gelen zavallı bir kadın olduğun için filmin kabul edildi, filmin iyi değil” benzeri sözleri çok duyduğunu anlatıyor. Berlinale Yetenek Kampüsü’ne katılan Fattahi, kadın yönetmenlere ilişkin bu bakış açısının “belirli bir milliyete ve ülkeye bağlı olmadığını” vurgulayarak, “Suriye’de de Avrupa’da da” benzer sözlerle karşılaştığını belirtiliyor.
"Mücadeleye devam”
Polonyalı yönetmen Agnieszka Holland, bütün zorluklara rağmen kadın yönetmenlerin önemli olduğunu vurguluyor ve “denemeye ve mücadeleye devam etmemiz gerekiyor“ diyor. “İnsanlığın yarısını oluşturan kadın bakış açısının erkeklerinkinden farklı” olduğuna dikkat çeken Holland, “bunun çok değerli düşündüğünü” ifade ediyor. Holland, “anlatacak bir şeyi olan bütün kadın meslektaşlarımı işi bırakmamaları için cesaretlendiriyorum” şeklinde konuşuyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Jülide Danışman / Berlin