Kafkaslar'da diplomasi trafiği arttı
19 Ağustos 2010Ermenistan ile yakınlaşma süreci nedeniyle Türkiye'nin Azerbaycan ile ilişkileri bozulmuştu. Ve iki ülke arasında güvenin yeniden tesisi için Azerbaycan'ın ziyaret eden Gül, Bakü'de “Biz bir millet iki devletiz” sözleriyle yeniden güven tazelemeye çalıştı. Peki bunu başardı mı? Bakü-Ankara hattında neler yaşanıyor? Ermenistan-Türkiye yakınlaşması rafa mı kaldırıldı? Dağlık Karabağ sorununda kilit önem taşıyan Rusya'nın politikaları Türkiye tarafından nasıl değerlendiriliyor?
Hürriyet Daily News gazetesinin Ankara Temsilcisi Serkan Demirtaş, Türk Hükümeti’nin Ermenistan ile yakınlaşma sürecinin Azerbaycan'da “Acaba Türkiye bizi yarı yolda mı bırakıyor, bir millet iki devlet politikasının dışına mı çıkıyor” şüphesine yol açtığını anımsattı ve bu nedenle Cumhurbaşkanı Gül'ün Bakü ziyaretinin iki açıdan değerlendirilmesi gerektiğini söyledi:
"Birincisi, Azerbaycan'da giderek azalan güven duygusunun yeniden inşa edilmesi; ikincisi de iletişim kanallarını her düzeyde olabildiğince kuvvetli bir şekilde tesis etmek.”
Cumhurbaşkanı Gül’ün Azerbaycan ziyaretine eşlik eden heyette yer alan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu USAK’ın Genel Koordinatörü Sedat Laçiner ise Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde gelinen noktayı şöyle özetledi.
“Sıkıntılar bir anda aşılmaz. İlişkiler zamanla yerine oturacak, çünkü Türkiye ile Azerbaycan birbirine pek çok alanda kuvvetli bağlarla bağlı. Evet bir kırgınlık var ama, arada ticaret de var ve Azerbaycan’ın hayat damarları diyebileceğimiz Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı, doğalgaz hatları iki ülkeyi iyi ilişkilere mahkum ediyor.”
Gül ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in görüşmelerinde ağırlıklı olarak Dağlık Karabağ sorunu ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki yakınlaşma süreci gibi bölgesel konuların ele alındığı yönündeki izlenimini aktaran Demirtaş şu noktaya dikkat çekti:
“Sanıyorum Türkiye Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin son dönemdeki politikaları ve atmış olduğu adımlarla ilgili Azerbaycan tarafına bilgi verdi ve o iletişim kanallarını açık tutmayı sağladı.”
Dağlık Karabağ sorunu
Azerbaycan'ın, Türkiye ile Ermenistan arasındaki yakınlaşma sürecine özellikle Dağlık Karabağ sorununun çözümlenmemiş olması nedeniyle tepki gösterdiğini anımsatan gazeteci Serkan Demirtaş şunları kaydetti:
“Türkiye Ermenistan ile süreci askıya alırken buradaki koşulun Ermenistan ile Azerbaycan ile arasındaki Dağlık Karabağ sorununda belirli bir noktaya gelinmesi olduğunu söylemişti. Asıl bu süreci başarıya taşıyacak gelişmek iki ülke liderinin el sıkıştıkları o platform olacak. Eğer Ermenistan ve Azerbaycan Dağlık Karabağ konusunda bir noktaya gelirlerse, biliyorsunuz Türkiye ile Ermenistan arasında protokoller imzalandı, hayata geçirilebilmesi için parlamento onaylarını bekliyor, işte o zaman bu da otomatikman devreye girecektir diye düşünüyorum.”
Ancak Demirtaş bu aşamaya henüz uzak olunduğunu da sözlerine ekledi.
Bu arada Gül'ün Azerbaycan ziyaretinden hemen sonra Rusya Devlet Başkanı Medvedev'in Ermenistan'ı ziyaret etmesi de dikkat çekiyor. Medvedev'in ziyaretinden hemen önce açıklama yapan Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbantyan, ülkesindeki Rus askeri varlığına ilişkin 1995 yılında 25 yıllık süre için imzalanan anlaşmanın 2044 yılına kadar uzatılması konusunda mutabakat sağlandığını duyurdu ve "Rus askeri üssü Ermenistan'ın silahlı güçleriyle birlikte, Ermenistan'ın güvenliğini garanti edecektir" diye konuştu.
Rusya'nın kritik rolü
Serkan Demirtaş, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorununun aşılmasında Rusya'nın kritik bir rol oynadığını söyledi ve Gül'ün Bakü'de “Eğer bir başarı sağlanırsa, bu Rusya'nın desteği ile olacaktır” dediğini anımsattı. Demirtaş, Ermenistan kadar Azerbaycan'ın da Rusya ile çok yakın ilişkiler içersinde olduğuna vurgu yaparak Türk-Rus ilişkilerini Kafkaslar bağlamında değerlendirdi:
“Sovyetlerin çözülmesinin ardından geçen yıllarda politikamızı biraz Rusya'yı dışlama üzerine kurmuştuk ve bu pek başarılı olmamamıştı. Rusya'yı yapıcı bir politika izlemeye çekmek, o tarafa doğru yönlendirmek, Türkiye'nin de çıkarına. Zaten Türkiye ile Rusya arasında özellikle ekonomi ve enerji anlamındaki ilişkiler çok kuvvetli. Ben Türkiye'nin Rusya'nın bu bölgedeki varlığından, özellikle Amerikalıların son dönemde dile getirdiği kadar o kadar da rahatsız olduğunu düşünmüyorum. Yeter ki Rusya yapıcı bir politika izlesin, Gürcistan ile yaşananlara benzer sıkıntılar yaşanmasın.”
Peki Azerbaycan’ın Avrupa’nın enerji alanında Rusya’ya bağımlılığını azaltacağa gerekçesiyle büyük önem verdiği Nabucco projesi konusundaki tutumu ne? Bu soruyu USAK Genel Koordinatörü Laçiner şu sözlerle yanıtladı:
“Azerbaycan Nabucco’nun gaz pazarlamak istediği ülkelere ikili anlaşmalar yoluyla gaz satabilecekken Nabucco’nun içerisinde yer almak istemiyor. Görebildiğim kadarıyla soğuk bakıyor. Azerbaycan Nabucco’ya girmeden istediği gazı satabiliyor; ayrıca böylelikle Rusya’yı da kızdırmamış olur. Nabucco borularını tahminen Azerbaycan değil, Irak gazı dolduracak.”
© Deutsche Welle Türkçe
Haber: Değer Akal
Editör: Çelik Akpınar