Kadınlar tek adama da tek kadına da karşı
14 Şubat 2017Türkiye'de cumhurbaşkanının yetkilerini genişleten anayasa değişiklikleri 16 Nisan'da refaranduma sunulacak. Referandum tarihinin kesinleşmesi ile birlikte "evet" ve "hayır" kampanyaları da özellikle sosyal medyada hız kazandı. Sivil toplum örgütleri arasında "hayır" kampanyasının başını ise kadın örgütleri çekiyor. Anayasa değişikliğine karşı "hayır" diyen kadın örgütleri, seslerini hem sosyal medyada hem de sokakda daha fazla duyurabilmek için ortaklaşa kampanyalar düzenliyor.
Karikatürlerle, sloganlarla, çektikleri kısa videolarla anayasa değişikliğine neden "hayır" dediklerini madde madde anlatmaya çalışıyorlar. Kadın örgütleri, hayata geçirilmek istenen anayasa değişikliğinin kadın haklarının durumunu daha da kötüleştireceğini düşünüyor.
"Serbest tartışma ortamı yok"
Kadın örgütleri, öncelikle Olağanüstü Hal (OHAL) ortamının referandum düzenlenmesi için uygun olmadığı görüşünde birleşiyor. Kadınların siyasette daha aktif olması için faaliyetler yürüten Kadın Adayları Destekleme Derneği KA.DER’in Genel Başkanı Nuray Karaoğlu, OHAL'daki uygulamaların adil bir ortamda referandum kampanyaları sürdürülmesine olanak tanımadığına dikkat çekti. Karaoğlu kapatılan basın kuruluşlarına, tutuklanan gazetecilere ve görevden alınan akademisyenlere dikkat çekerek anayasa değişikliklerinin özgür bir ortamda yeterince tartışılamayacağını vurguladı.
Artan kadın cinayetlerine son vermek adına mücadele eden Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'ndan Fidan Ataselim de sürecin hızlı ilerlediğine işaret etti. Ataselim, "Kadın cinayetleriyle ilgili, kadınların istihdamıyla ilgili sorunlara çözüm getirecek yasaların meclisten hızlı bir şekilde geçmesi gerekirken, o süreçleri hızlı işletmeyip, ülkenin kaderini etkileyecek olan bir değişikliğin tartışmaya ortam bırakmadan hızlı bir şekilde geçirilmesi hiç olumlu değil” şeklinde konuştu.
"Anayasa değişikliğinde kadınlar yok"
"Hayır" diyen kadın örgütleri, anayasa değişikliklerine ilişkin toplumun farklı kesimlerinden görüşler alınmadığını ve özellikle de kadınların bu sürece dahil edilmediğini vurguluyor.
"Bize danışılmadan, hiçbir maddesinden haberimiz olmadan yeni bir anayasa yazıldı. Bu, kadınların iradesinin yok sayılması anlamına geliyor” diyen KA.DER Genel Başkanı Nuray Karaoğlu, teklifi hazırlayan heyetin erkeklerden oluştuğuna dikkat çekti.
Meclis Anayasa Komisyonu'nunda kadınların yeterince temsil edilememesinin nedeni ise meclisteki kadın milletvekili sayısının azlığı. Halihazırda meclisteki 550 milletvekilinden 81'i kadın ve bu kadınlardan 7'si de cezaevinde.
Türkiye genelinde bir kadın dayanışma örgütü olan Nar Kadın Dayanışma Ağı’ndan Göksu Cengiz, siyasetin yanı sıra kamuoyunda da kadınların sesini duyurma olanaklarının azaldığına işaret ediyor. OHAL sebebi ile protesto gösterilerine kısıtlama getirildiğini, birçok kadın derneğinin de KHK'larla kapatıldığını dile getiren Cengiz, muhalif kadınlara dar bir alan kaldığını ifade ediyor.
"Her dediği olan lider modeline karşıyız"
Dünya Ekonomik Forumu'nun verilerine göre, Türkiye kadın erkek eşitliği konusunda 144 ülke arasında 130. sırada. Kadınlar durumun daha da kötüleşmesinden endişeli.
Anayasa değişikliğiyle öngörülen yönetim şekline getirilen en büyük eleştiri, yetkilerin tek bir kişide toplanacak olması. Yürütme yetkisinin tek bir kişide toplanmasının, topluma ve siyasete hakim olan eril yönetim anlayışını güçlendireceği ve kadınları siyasetten dışlayacağı savunuluyor.
Kadın örgütlerinin biraraya getirdiği Hayır Diyen Kadınlar Platformu'ndan Melek Özman, "elini masaya vuran, her dediği olan, sinirlendirilmemesi gereken bu erkeklik ve liderlik modeline karşı olduklarını, oysa getirilmek istenen hükümet sisteminin bu modeli siyaseten meşru kıldığını” dile getirdi.
Ancak sorunun sadece mevcut Cumhurbaşkanı'nın şahsında somutlaşan tek “adam” yönetimi olmadığının da altını çiziyor: "Siyasetin çoğulcu, eşitlikçi ve paylaşımcı olmasını istiyoruz, o yüzden tek kadın olsaydı da hayır derdik.”
"Meclis işlevsizleştiriliyor”
Hayır diyen kadınlar, etkin denge ve fren mekanizmaları kurulmadan yürütmenin yasama karşısında güçlendirilmesinin ve yürütmenin yargıyı etki altına almasına imkan sağlanmasının kadın haklarında kötüye gidişe sebep olabileceğinden kaygı duyuyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'ndan Fidan Ataselim, meclisin yürütme karşısında güçsüzleştirilmesi durumunda kadın mücadelesinin zorlaşacağını ifade ediyor. Yargıda erkek egemen bakış açısının artacağı endişesi hakim. Ataselim, "Mahkemeler bağımsız ve tarafsız olacak deseler bile önerilen sistemde bunun bir teminatı yok" diyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Melis Yüksel