Kaddafi etrafındaki çember daralıyor
22 Şubat 2011Muammer Kaddafi, hakkında çıkan söylentilere, devlet televizyonunda yayınlanan “Buradayım. Venezüella’da değil, Trablus'ta …”sözleriyle noktayı koydu. Ancak siyasi gözlemciler, Kaddafi’nin artık ülkede kontrolü yitirdiği konusunda hemfikir.
Ülkenin çeşitli bölgelerinde muhalifler kontrolü ele geçirirken, ordudan kopmalar yaşanıyor, yurtdışındaki Libyalı diplomatlar Kaddafi aleyhine açıklamalar yapıyor. Peki Kaddafi ne kadar dayanabilir? Berlin merkezli Bilim ve Politika Vakfı’ndan Ortadoğu ve Afrika uzmanı Isabelle Werenfels bu soruyu şöyle yanıtlıyor:
“Bu konuda bir tahminde bulunmak zor. Ama tek söyleyebileceğim, uzun süre dayanamayacağı. Günler olabilir, şu an göründüğü üzere şiddete başvurması durumunda biraz daha uzun sürebilir. Ancak şu an güvenlik birimlerinde oluşan çatlaklara ve Kaddafi’nin son açıklamasına baktığınızda herşey, Kaddafi’nin artık olaylar üzerindeki kontrolü kaybettiğini gösteriyor.”
Kaddafi ülkeyi terk edebilir mi?
Alman Bilim ve Politika Vakfı’ndan Orta ve Yakındoğu uzmanı Volker Perthes ise, Muammer Kaddafi'nin ülkeyi terk edemeyeceğini belirtiyor ve nedenini şöyle açıklıyor:
“Kaddafi doğal olarak özellikle kendi aşiretine sırtını yaslıyor ve Libya’da bu tür dar tabanlı rejimlerdeki tarihî ironiye tanık oluyoruz. Prensipte öyle kolayca çekip gidemez. Çünkü o zaman kendi aşireti “Şimdi gidersen hepsi intikamını bizden alacak” der.”
Almanya'dan Kaddafi'ye sert tepki
Muammer Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam Kaddafi’nin, iç savaş uyarısında bulunmasının yankıları da sürüyor. Almanya Dışişleri Bakanı, alışılmışın dışında sert bir tepki vererek, “Kendi halkını içsavaşla tehdit eden bir hanedan, bitmiştir” diye konuştu. Westerwelle, Seyfülislam Kaddafi’nin konuşmasını bizzat izlediğini ve çok ciddiye aldığını belirterek şunları söyledi:
“Çok endişe verici. Çünkü sadece dolaylı olarak değil, doğrudan bir iç savaş tehdidinde bulunuldu. Bu tabii ki sistemin artık yolun sonuna geldiğini ve kendisini sadece şiddet ve cinayetle su üstünde tutabileceğini gösteren bir işaret…”
Westerwelle, demokratlar olarak, diğer demokratların ölüm korkusu içinde yaşamak zorunda bırakılmasına, öldürülmelerine seyirci kalamayacaklarını da vurguladı. Westerwelle, bir ülkede insan hakları söz konusu olduğunda içişlerine karışma gibi bir durumdan bahsedilemeyeceğini de net bir şekilde dile getirdi:
“İnsan hakları olayına karıştığınızda, bu içişlerine müdahale değil, bizim yerine getirmeye mecbur olduğumuz bir görevdir. İnsanların öldürülmesine seyirci kalamayız. Alman hükümeti bu konuda çok net bir tutum içindedir. Biz demokratik değişimden, Tunus'ta Yasemin Devrimi ile başlayan bu kıvılcıma diğer ülkelerde de şans tanınmasından yanayız.”
Libya'nın geleceği belirsiz
Kaddafi rejimi devrilirse, yerine kim gelebilir? Libya’nın demokratik siyasî kültüre sahip olmaması ve aşiretlerin nüfuz alanlarından oluşan bir ülke olması, bu sorunun yanıtını oldukça zorlaştırıyor. Bilim ve Politika Vakfı’ndan Isabell Werenfels şu yorumu yapıyor:
“Şu an halefin kim olabileceği konusunda hiçbir fikrimiz yok. Libya’da hiçbir şekilde örgütlü bir muhalefet olmadı, siyasî partiler olmadı. En azından 90’lı yılların sonlarında biraz ortaya çıkıp dikkat çeken siyasi oluşum Müslüman Kardeşler idi. Hepsi tutuklandı, sonra yeniden serbest bırakıldı. Ülkede birkaç ruhanî lider de var. Ancak bölgesel sınırlar ve aşiret sınırları halinde çok belirgin bir şekilde bölünmüş bu ülkeyi birleştirebilecek bir kişi yok. Burada çok büyük bir soru işareti var. Hâkimiyet kurma yolunda aşiretler arasında çok şiddetli çatışmalar yaşanabilir. En iyi ihtimalle belki geçiş dönemi için tüm tarafları içinde barındıran bir konsey kurulabilir.”
Libya genç bir nüfusa sahip ve nüfusun yüzde 80’i sadece Kaddafi iktidarını tanıyor. Werenfels, ülkede yeni, demokratik yapılar kurmanın zorluğuna işaret ederek, ülkenin uzun bir süre dış dünyadan izole şekilde yaşamış olmasına, bir demokrasinin nasıl işlediğine dair bilginin bulunmadığına dikkat çekiyor.
Diğer Arap ülkelerinden farklı
Alman Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Werner Hoyer, Libya’da olayların Kaddafi’nin kontrolünden çıktığına işaret ediyor, ancak Libya’nın diğer Arap ülkeleriyle karşılaştırılamayacağını kaydediyor:
“Ancak Libya'daki durum, az ya da çok homojen bir millete sahip ülkelerden daha karmaşık. Libya’da aşiretler arasında 40-50 yıl önce çöl kumuna gömülen eski anlaşmazlıklar şimdi yeniden su yüzüne çıkıyor. Bu biraz, 90’lı yıllarda Yugoslavya’daki durumu andırıyor. Yugoslavya’da on yıllar süren komünizm ve baskının ardından eski bölgesel ve etnik anlaşmazlıklar yeniden patlak vermişti. Şimdi Libya’da da benzer bir durum var. Üzerindeki buz çözülmüşçesine şimdi yine aşiret çatışmalarından bahsediyoruz. Bunlar diktatörlük döneminde konu bile değildi.”
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu (DW, Ajanslar)
Editör: Murat Çelikkafa