1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kırgızistan'da iktidar değişimi

Horst Klaeuser25 Mart 2005

Kırgızistan’da yönetim, adeta iskambil kağıtlarından yapılmışcasına çöktü. Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında kurulan ülkelerden Kırgızistan’da muhalefet haftalardan beri seçimlere hile karıştırıldığını iddia ediyor, Akayev’in istifasını talep ediyordu. Alman Radyolar Birliği Moskova muhabirlerinden Horst Klaeuser’in konuyla ilgili değerlendirmesi:

https://p.dw.com/p/AZxZ

“Kırgızistan’da Devlet Başkanı Askar Akayev’in ülkeden kaçışını sağlayan muhalif göstericiler kimi zaman pembe renkli bayraklar sallıyor, kimi zaman da başlarına sarı renkli bantlar sarıyorlar. Ancak simgeler yanılmamalı. Bişkek ne Tiflis ne de Kiev. Burada gözler bir Saakaşvili’yi ya da Yuşçenko’yu da boşuna arıyor. Çıkış yapan, örgütlü muhalefet değil, yoksul halkın öfkesi... Ve bu öfke, eski yönetime alternatif de sunamıyor.

Kırgızistan’da kişi başına düşen bin 600 dolarlık milli gelirle halkın yüzde 50’si yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Askar Akayev, ilk zamanlarda ülkesinin bu yazgısının değiştirme yönünde adımlar atmıştı: Serbest piyasa ekonomisi için önemli adımlar atılırken, toprak reformu kanunu çıkarıldı. Ancak iktidar virüsü, Akayev’i de ele geçirmekte gecikmedi. Gürcistan ve Ukrayna’da eskiye, Sovyetler dönemine ait isimler birbiri ardına yıkılıp, yerlerine genç ve batı yanlısı siyasetçiler geçerken Kırgızistan’da statüko değişmedi.

11 Eylül saldırıları sonrası Afganistan dolayısıyla gündeme gelen ülkesinin jeo-stratejik önemini değerlendirmek isteyen Akayev, hem Ruslar’a hem de Amerikalılar’a askeri üs sağladı. İktidarını sağlamlaştırmak için anayasayı ihlal etti, seçim hilelerine başvurmaktan çekinmedi. Parlamentoya akraba ve yakınlarını soktu. Bunları yaparken ne demokrasiyi, ne muhalefeti ne de basın özgürlüğünü umursadı. Askar Akayev böylece ipleri iyice germiş oldu.

Kuşkusuz Akayev’in ardından kimse karalar bağlamıyor. Ancak ortaya çıkardığı iktidar boşluğunu kimlerin dolduracağı şu anda meçhul. Kırgızistan, hammadde açısından fakir olduğundan batının ilgi alanına girmiyordu. Merkeze fazla uzak ve küçük bir ülke olarak değerlendirildiğinden Moskova da Kırgız muhalefetin organize edilmesinde rol oynamadı.

Bu ilgisizlik, Kremlin’in etki alanından bir ülkenin de kayıp gitmesi anlamına geliyor. Diğer yandan, Akayev’i sarayından kovan güruhun demokratlığından söz etmek mümkün değil. Gelişmelerin radikal, hatta aşırı İslamcı bir oluşum ortaya çıkarması beklenebilir. Rusya ve Amerika, bu tarz muhtemel gelişmelerin önünü tıkamalı ve bölgenin huzur ve istikrarı için ele ele vermelidir.”