Güney Kıbrıs'ta göçmenlere yönelik şiddet artıyor
19 Eylül 2023Muhammed Elbasaraty, restoranının kırık camlarının çoğunu değiştirdi. Ancak giriş kapısının hemen yanında, köşeli bir şekilde kırılmış büyük bir cam parçası, Limasol'daki kâbus dolu geceyi hatırlatmaya devam ediyor. 1 Eylül'ü 2 Eylül 2023'e bağlayan gece, aşırı sağcı bir gösteri kontrolden çıktı ve aniden birkaç yüz kişilik kapüşonlu kalabalık, Limasol sokaklarında yürüyüşe geçti. Irkçı sloganlar atan göstericiler, çok sayıda dükkânı tahrip etti ve insanlara gelişigüzel saldırdı.
"Bir komşum gelip beni dövecekleri konusunda uyardı ama ben gitmek istemedim" diyor 38 yaşındaki Mısırlı restoran işletmecisi Elbasaraty: "Kalabalığın, camları taşlarla kırdığını duydum. Önce hasarı tamir etmenin kolay olacağını düşünüyordum. Ama sonra duman kokusu aldım. Dışarı çıktım ve her şey yanıyordu. Dükkânıma üç ya da dört molotof kokteyli attılar."
Daha sonra da olay gecesine ait cep telefonundaki videoları gösteriyor.
Bu olaydan önceki hafta sonu da Limasol'un yaklaşık 70 kilometre batısındaki Kloraka köyünde, Suriyeli sığınmacılar ve yerel halk arasında şiddetli çatışmalar meydana gelmişti.
Elbasaraty, ayaklanmalardan sonra yetkililerin kendisiyle temasa geçerek zararın tazmin edileceğine dair güvence verdiğini aktarıyor. Ancak sağcı şiddet yanlılarının saldırısından bu yana restoranına gelen müşterilerin sayısı oldukça azalmış. Elbasaraty, özellikle olaya neredeyse hiç müdahale etmeyen polis tarafından yalnız bırakıldığını hissettiğini söylüyor: "Polis dört ya da beş arabayla orada öylece duruyordu."
İyi yabancılar- kötü yabancılar
Olayların ardından Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, şiddet olaylarını kınadı ve "onur kırıcı sahnelerden" söz etti. Polis de hatalarını kabul etti. Fakat sosyolog Yannis Papadakis'e göre bu yeterli değil: "Devletin, asıl meselenin ne olduğunu, yani Kıbrıs'ın göçmenlere yönelik muamelesini açıklaması gerekiyor. Cumhurbaşkanımız, göçmenlerin sorunlarından bahsetmiyor. Aynı şekilde ırkçı şiddetten ya da aşırı sağdan da bahsetmiyor. İnsanlar bunun organize bir şiddet olduğunu bile inkâr ediyor. Oysa açıkça örgütlü bir şiddetti." Siyaset bilimci Antonis Ellinas da aynı görüşte: "Limasol ayaklanmaları, Kıbrıs'ta son yıllarda giderek güçlenen aşırı sağcı ELAM partisinin siyasi söyleminin doruk noktasıydı."
Nüfusunun yüzde 20'sinden fazlası yabancılardan oluşan Kıbrıs'ın güneyi, bu yönüyle AB ortalamasının oldukça üzerinde. Mali krizden çıkış yolu arayan hükümet, yabancı yatırımcıları cazip vize anlaşmalarıyla adaya çekmeye çalıştı. Yüksek meblağlı yatırımlar karşılığında, girişimcilere oturma izni verdi. Şimdi, yatırım bankacılarının, emlakçıların ve teknoloji şirketlerinin milyarlarca euro ciro elde ettiği devasa plazalar gökyüzüne yükseliyor. Rusya, Ukrayna ya da İsrail gibi ülkelerden gelen süper zenginler, adanın güneyindeki gayrimenkullerin de büyük oranda değerlenmesini tetikledi. Limasol gibi şehirlerde kiralar, aslında satın alma gücü yüksek olan yerli orta sınıf için bile karşılanamaz hale geldi. Ancak ırkçı saldırıların gerçekleştiği akşamki nefret, zengin yabancılardan ziyada mültecilere ve düşük gelirli yabancılara yönelikti.
Irkçı söylemler
Suriye ve Lübnan kıyılarından teknelerle önce Kuzey Kıbrıs'a ulaşan mülteciler, adanın AB üyesi güney bölümüne yasadışı yollardan geçmeye çalışıyor. Kıbrıs İçişleri Bakanlığı'na göre, mülteci ve göçmenler şu anda güneydeki nüfusun yüzde altısını oluşturuyor. Nüfus açısından bakıldığında, başka hiçbir AB ülkesinde, buradaki kadar çok sığınma başvurusu yapılmıyor.
Sosyolog Papadakis, ırkçılığın bu denli tırmanmasında siyasetin de önemli rol oynadığını düşünüyor. Politikacılar, oy elde etmek için yıllardır sağcı söylemler kullanıyor. Papadakis şöyle konuşuyor: "Eski dışişleri bakanı, göç için 'apilas' terimini bile kullandı. Bu terim, burada Türk işgalinin barbarlıklarını tanımlamak için kullanılıyor. Rumca konuşan Kıbrıslılar için bundan daha tehditkâr bir ifade yok."
Aşırı sağ yükselişte
Siyaset bilimci Antonis Ellinas, siyasi ve sivil aktörlerin aşırı sağcı partilere karşı nasıl davrandıklarını ve sağcı siyasetin yerel düzeyde nasıl yer edinmeye çalıştığını araştırıyor. Irkçı stereotipler ve yabancı düşmanlığı son yıllarda Kıbrıs toplumunda giderek yükseliyor. Ellinas, merkez sağ partiler için aşırı sağın varlığının, özellikle halk desteği açısından bir ikilem oluşturduğuna dikkat çekiyor: "Aşırı sağ partilerin seçmenleri, muhafazakâr partilerin seçmenlerinden çok da farklı değil. Hükümet, kamuoyunun göç konusundaki görüşünün olumsuz olduğunu fark etti. Kıbrıs'taki aşırı sağcı ELAM partisi, göç konusunu Türk işgalinin oluşturduğu travma ile ilişkilendirmeyi başardı. Bu da ırkçılıkla başa çıkmayı zorlaştırıyor, zira aşırı sağcılar, Türkiye'nin göçmenleri güneye kaçırdığını iddia ediyor."
Özellikle önceki hükümet, bu retorikten yeterince uzak durmadı. Şimdiki hükümet de bu konuda ikilem yaşıyor. Buna ek olarak, Kıbrıs her şeyden önce göçmenlerin topluma sürdürülebilir bir şekilde entegre edilebileceği bir idari sistemden yoksun olduğunu kaydeden sosyolog Yannis Papadakis'e göre, kesin olan bir şey var: "Kıbrıs'ta, Türkiye'nin 1974 yılında yaptığı Kıbrıs harekâtından bu yana, böylesi bir siyasi şiddet eylemi hiç yaşanmadı."