Japonya krizi ve küresel ekonomi
14 Mart 2011Japonya büyük depremin ve tsunamilerin ardından şimdi de nükleer felakete sürüklenme tehlikesiyle karşı karşıya. Avrupa Ekonomik Araştırma Merkezi ve Almanya hükümetinin ekonomik danışma kurulu başkanı Wolfgang Franz henüz kesin bir şey söylenemeyeceği görüşünde. Franz, nükleer felaketin varacağı boyutlar hakkında şimdiden fikir yürütülemeyeceğini söylüyor.
Japonya’nın başına gelen asrın felaketinin ekonomik sonuçları hakkında ortaya atılacak tahminleri son derece ihtiyatlı karşılamak gerekiyor. Deka Bank’ın baş iktisatçısı Ulrich Kater tahminlerini deprem ve tsunaminin etkileriyle sınırlıyor ve maddi tahribatın Japonya’nın makro verilerini asgari düzeyde etkileyebileceğini söylüyor. Kater, bu boyuttaki bir depremin milli ekonomiyi bir ila iki ay frenleyeceği ve devletin başlatacağı yeniden imar çalışmaların ekonomiyi canlandıracağı görüşünde.
Japonya'nın ekonomik önemi azalıyor
Kater Japonya açısından da aynı şeyin söz konusu olduğunu şöyle dile getiriyor: 'Japonya, küresel krizin etkilerini atlatmış ve kendi ölçülerine göre yeniden yükselişe geçmişti. Bu canlanmanın kesintiye uğrayacağını sanmıyorum. Duraksama olsa bile, bu dünya ekonomisini fazla etkilemez. Çünkü Japonya ihracat bağımlılığına rağmen nispeten kapalı ekonomik yapısı olan bir ülke.'
Japonya’nın dünya ekonomisindeki önemi yıllardır azalmaktaydı. Uluslararası Para Fonu’nun verilerine göre, 1990 yılında %14,3 olan Japonya’nın küresel ekonomik gelir içindeki payı yüzde 8,7’ye kadar gerilemiş bulunuyor. Japonya dünyanın ikinci büyük ekonomisi olma özelliğini geçen yıl Çin’e kaptırmıştı.
Uzmanlar Japonya’nın Alman ekonomisi açısından da olağanüstü önemde olmadığını belirtiyorlar. Almanya ihracatının yüzde birini Japonya’ya yapıyor. Japon mallarının Almanya’nın ithalatındaki payı da yüzde üçü geçmiyor. Ancak Profesör Wolfgang Franz, ticari ilişkilerde üçüncü ülkeler üzerinden rol oynayan dolaylı etkilere dikkat çekiyor. Wolfgang Franz, 'Japonya’ya fazla mal satan ülkelerin bu ülkeye ihracatı düşerse o zaman Almanya’nın bu ülkelere yaptığı ihracat da önemli ölçüde etkilenebilir. Önemli bir aktörün zaafa uğramasının küresel ekonomi üzerindeki muhtemel sonuçlarını hesaba katmak gerekir', diyor.
Resesyon ihtimali
Deka Bank baş iktisatçısı Ulrich Kater ise Japonya ile ilgili belirsizliklere rağmen dünya ekonomisinin resesyona sürüklenebileceğine ihtimal vermiyor. Dünya ekonomisi üzerindeki yükün arttığını, petrolün pahalandığını, Avrupa'da faizlerin artmasının beklendiğini ve Çin'in büyüme hızının düştüğünü hatırlatan Kater, bütün bunların aynı zamanda olduğunu ama hiçbirinin finans krizini atlatan dünya ekonomisini resesyona sürükleyebilecek nitelikte olmadığını söylüyor.
Ulrich Kater dünya ekonomisini tehdit eden en büyük riskin hammadde ve petrol fiyatlarının artması olduğunu söylüyor. Japonya’daki krizin paradoks bir şekilde petrol fiyatlarını düşürdüğü ise gözden kaçmadı. Çünkü dünya ekonomisinin baş aktörlerinden Japonya’nın afete bağlı durgunluk yüzünden daha az petrol ithal etmesi bekleniyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Danhong Zhang/Ahmet Günaltay
Editör: Ayhan Şimşek