1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İYİ Parti'den iki seçenekli sığınmacı planı

6 Eylül 2022

Esad'la anlaşarak geri dönüş süreci hedefleyen İYİ Parti, ikinci seçenek olarak güvenli bölgeyi genişletmeyi öngörüyor. Göç uzmanı Çorabatır ise muhalefetin sığınmacı planlarının "gerçekçi" olmadığı görüşünde.

https://p.dw.com/p/4GUif
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener,
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin sığınmacılara yönelik eylem planını açıkladıFotoğraf: DHA

Gelecek ve DEVA partilerinin ardından İYİ Parti de sığınmacıların ülkelerine geri gönderilmesine yönelik Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nı açıkladı. İYİ Parti'nin "Milli Göç Doktrini" başlığıyla duyurduğu eylem planında altılı masada tartışma konusu olan "Esad'la diyalog" başlığına güçlü bir vurgu yapıldığı görüldü.

Planda ayrıca Suriyeli ve diğer ülke uyruklu sığınmacıların tamamının seçimin ardından üç yıl içerisinde geri gönderileceği vurgulandı. Eylem planında "ilk gün," "ilk ay" ve "ilk yıl"da alıncak kararlar sıralanırken, kamuoyunda tartışma konusu olan olaylarla ilgili mesajlar verildiği de dikkati çekti.

İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Derneği Başkanı Metin Çorabatır ise, bugüne kadar altılı masayı oluşturan partilerin açıkladığı eylem planlarını gerçekçi bulmadığını belirterek, bu tür ifadeleri "seçim öncesi oy kapmak için seçmene yönelik mesaj" olarak değerlendirdi. 

"Öfkenin odaklanacağı yer Erdoğan ve iktidarı"

İYİ Parti, "Kararlı ve planlı geri dönüşe az kaldı" sloganıyla "Göç Doktrini ve Stratejik Eylem Planı"nı Ankara'da düzenlediği bir toplantıyla açıkladı.

Eylem planına yönelik açıklamalarda bulunan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, iktidarı Suriye sorununu görmezden gelmekle eleştirdi. Akşener, sığınmacı konusundaki öfkenin adresinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve iktidarı olması gerektiğini de öne sürdü.

Eylem Planına ilişkin sunumu ise İYİ Parti Milli Güvenlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tolga Akalın yaptı. Sunuma göre sınır güvenliği, geri dönüş, önleyici göç ve uluslararası göç mutabakatı olmak üzere dört ilke üzerine oturtulan eylem planı iki seçenek öngörüyor.

İYİ Parti, ilk olarak Suriye devleti ile anlaşarak 1 Eylül 2026'ya kadar tüm sığınmacıların dönüşünün sağlanmasını hedefliyor. Bu kapsamda Suriye Arap Cumhuriyeti'nin Türkiye tarafından tanınması öngörülüyor. Bu ifadenin eylem planının bir kaç yerinde güçlü bir şekilde vurgulanması ise altılı masadaki tartışmaları da yeniden gündeme getirdi. 

"Suriye ile işbirliği"ne dikkat çekildi

Altılı masa bünyesinde kurulan ve üç kez toplanan Göç Komisyonu'nun hazırladığı metin, 21 Ağustos'taki toplantı öncesinde genel başkanlara sunulmuştu. Ancak özellikle Gelecek Partisi'nin "Esad'la diyalog kurulması" başlığına yönelik itirazlı nedeniyle ortak bir metinde uzlaşılamamıştı. Altılı masayı oluşturan partilerin temsilcileri ise bu konuda istişarelerin sürdüğünü dile getirmişti.

İYİ Parti'nin "Suriye ile işbirliğini" güçlü bir şekilde vurgulaması, altılı masaya bir mesaj olarak da değerlendirildi. Suriye ile işbirliği çerçevesinde öngörülen "geri dönüş seçeneği" kapsamında aynı zamanda Avrupa Birliği'nin (AB) sürece katkı sağlaması da hedeflenecek. Planda, bu süreçle ilgili "AB'nin geri dönüş sürecine destek vermemesi ve iş birliğine yanaşmaması durumunda Türkiye, Geri Kabul Anlaşmasından tek taraflı olarak geri çekilecek" ifadesine de yer verildi.

İkinci seçenek güvenli bölgenin resen genişletilmesi

Planda, Suriye ile yürütülen müzakerelerde sonuç alınamaması halinde güvenli bölgenin resen yeterince genişletilerek geri dönüşün sağlanacağı ikinci seçeneğe de yer verildi. Ancak, bu ikinci seçenekle ilgili detaylı bilgi verilmedi. Buna gerekçe olarak da "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ali çıkarları sebebiyle güvenli bölgenin ve iskan planının teferruatları açıklanmayacaktır" ifadesi kullanıldı. Eylem planında ilk gün, ilk ay ve ilk yıl alınacak kararlar sıralanırken, kamuoyunda tartışma konusu olan başlıklarla ilgili de mesajların verildiği görüldü.

Suriyeliler tartışması | Hatay'da yaşayanlar anlatıyor

Taciz olaylarına yönelik mesaj

Bunlar arasında sığınmacılara tanınan tüm ayrıcalıkların iptal edileceği, park, bahçe ve plaj gibi kamusal alanlarda toplumsal huzuru bozacak şekilde davranışların önüne geçileceği gibi ifadeler yer aldı. Taciz olaylarına yönelik de "özellikle kadınların sosyal hayatını kısıtlayacak ve taciz edecek şekilde görüntü kaydeden, Türk milletine hakaret içerikli video ve fotoğraf paylaşan tüm yabancı uyrukluların haklarında yasal işlem başlatılarak sınır dışı edileceği duyurulacak" ifadesi kullanıldı.

Öte yandan sığınmacı ve kaçak göçmenlere ait ruhsatsız çalıştığı tespit edilen işletmelerin kapatılacağı, Diyanet İşleri Başkanlığının kontrolü dışında dini eğitim veren kurumların kapatılması talimatı verileceği de ifade edildi.

Çorabatır: "Vaatleri gerçekçi bulmuyorum"

İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Derneği Başkanı Metin Çorabatır, siyasi muhalefetin göçe ilişkin eylem planlarını DW Türkçe'ye değerlendirdi.

İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Derneği Başkanı Metin Çorabatır
İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Derneği Başkanı Metin ÇorabatırFotoğraf: Privat

Altılı masanın siyasi çıkar sebebiyle mülteci olayını araçlaştırdığını öne süren Çorabatır, "Esad'la diyalog" başlığının öne çıkarıldığını ancak altılı masadan hiçbir partinin bugüne kadar Esad yönetimi ile diyaloga geçmediğini savundu.

Çorabatır, "Hükümet değilsiniz, elbette resmi temasta bulunamazsınız ama böyle bir iddianız varsa gayri resmi de olsa bir eğilim yoklaması yapmanız gerekir" ifadesini kullandı. Çorabatır, "gönüllü, onurlu ve güvenli geri dönüş" koşulları sağlanmadan uluslararası toplumun bugüne kadar açıklanan eylem planlarını kabul etmeyeceğini de savundu. Bu nedenle bugüne kadar açıklanan eylem planlarını gerçekçi bulmadığını kaydeden Çorabatır, "Suriye ile ciddi bir anlaşmanın olması lazım, orada yeni bir anayasa ile yeni bir düzen kurulması gerekli. Bütün insan hakları ihlallerinin yargılanması lazım. Ancak bu koşullar sağlanmadan uluslararası toplum tarafından kabul görecek bir süreç mümkün değil" diye konuştu.

"Geri göndermenin koşulları belli"

Çorabatır, "Bütün partilerin söylemi baştan sona popülist" dedi. Cenevre Sözleşmesi'nin geri gönderme koşullarını belirlediğine dikkat çeken Çorabatır, "Mültecinin, geldiği ülkenin yasalarına uyma yükümlülüğü var. Örneğin plajda tacizde bulundu. Türk yasasına göre yargılanır ve ceza alır. Bunun karşılığı geri gönderme değildir" ifadesini de kullandı.

Çorabatır, kanuna karşı harekette bulunan herkesi gönderme düşüncesinin bugün iktidarın başvurduğu bir yöntem olduğunu da vurguladı. Partilerin, gönüllü, onurlu ve güvenli geri dönüş koşullarının gerçekleşmemesi halinde yerel entegrasyona yönelmeleri gerektiğini kaydeden Çorabatır, "Partilerin at gözlüğü ile tek bir hedefe konsantre olmaları yanlış bir politika" diye konuştu.