İstanbul'dan cezaevindeki annesini arayan Uygur
29 Temmuz 2020Çin hükümetinin Uygur halkına uyguladığı baskılar nedeniyle memleketleri Sincan'ı terk eden yaklaşık 25 bin Uygur İstanbul'da yaşıyor. Ancak İstanbul'da çok sayıdaki Uygur, geride bıraktıkları aile yakınlarıyla iletişim kuramıyor.
Uygurlar, aile yakınlarının Sincan Uygur Özerk Bölgesi‘ndeki yeniden eğitim kamplarından birine gönderildiklerini tahmin ediyor. Çin yönetimi, Uygurları 2017 yılından bu yana söz konusu kamplarda tuttuyor. Çin hükümeti, bu uygulamasını meşrulaştırırken "üç kötülük terörizm, ayrılıkçılık ve aşırıcılık" ile mücadeleyi gerekçe gösteriyor.
Ailesi Cevlan'ı mesajlaşma uygulamasında bir anda sildi
İstanbul'da 2011 yılından bu yana yaşayan Uygurlar'dan biri de Cevlan Şirmehmet. Şirmehmet, o dönemde bir öğrenci değişim programıyla İstanbul'a geldiğini, daha sonra da İstanbul'da turist rehberi olarak iş bulduğunu ve Çin'den gelen turist kafilelerine kenti gezdirdiğini anlatıyor.
Şirmehmet, Sincan-Kazakistan sınır bölgesinde bulunan memleketi Korgas'taki ailesini 2017 yılına kadar düzenli olarak ziyaret edebiliyormuş. Aile mensuplarının bölge idaresinin ekonomi ve çevre dairelerinde çalıştıklarını belirten Şirmehmet'in ailesiyle iletişimi ise 2018 yılının Ocak ayında bir anda kesilmiş.
Yaşadıklarını DW'ye anlatan Şirmehmet, "Anne ve babamla en son 11 Ocak 2018 tarihinde WeChat üzerinden konuştum" diyor. WeChat, Çin'de çok yaygın olan, WhatsApp benzeri bir mesajlaşma uygulaması. Şirmehmet, "Bu benim aile üyelerimle alışıldık, normal iletişim şeklimdi. Annem bana üç ay sonra emekli olacağını söylüyordu ve bundan çok mutluydu" diyor.
Ancak bundan iki gün sonra annesi, babası ve kardeşi Şirmehmet'i hiçbir açıklamada bulunmaksızın mesajlaşma uygulamasındaki kişi listesinden silmiş. Şirmehmet'in İstanbul'daki Uygur arkadaşları da aileleriyle iletişimlerinde benzer deneyimler edindiklerini ifade ediyor. Sürgündeki Uygurlar, Sincan'da yaşayan Uygurların, yurt dışında yaşayan aile üyelerini, Çin makamları tarafından maruz kaldıkları baskılar nedeniyle sildiklerini düşünüyor.
Türkiye "şüpheli ülkeler" listesinde
Şirmehmet, Sincan'daki arkadaşları üzerinden ailesinin durumuyla ilgili bilgi almaya çalışmış. 2019 yılının Kasım ayında, babası, annesi ve erkek kardeşinin 2018 yılı başında bir "mesleki eğitim merkezine" götürüldüğünü öğrenen Şirmehmet'in edindiği bilgilere göre, babası ve kardeşi 2019'un Aralık ayında kamptan ayrılmış. Annesinin ise hangi suçtan hüküm giydiği bilinmemekle birlikte beş yıllık hapis cezasına çarptırıldığı ifade ediliyor.
Şirmehmet, annesinin 2013 yılında Türkiye'ye yaptığı bir seyahat nedeniyle tutuklandığını düşünüyor. Oğlunu ziyaret etmek amacıyla Türkiye'ye gelen anne, Sincan'daki resmi Çin makamları tarafından izin verilen bir seyahat grubunun içindeymiş. Ancak Türkiye, Çin'in "şüpheli ülkeler" listesinde bulunuyor. DW'nin Şubat ayında Süddeutsche Zeitung ve diğer iki Alman kamu yayın kuruluşu NDR ve WDR ile yürüttüğü ortak araştırma, 26 "şüpheli ülkeden" geri dönen Uygurların yeniden eğitim merkezlerine yerleştirildiğini su yüzüne çıkarmıştı.
"Anneniz radikalize edilmiş"
Cevlan Şirmehmet, 2020 yılı başında İstanbul'daki Çin Konsolosluğu'nu telefonla arayarak annesine ilişkin bilgi almayı talep ettiğini ifade ediyor. DW'nin de dinlediği söz konusu telefon görüşmesinin kaydına göre, Şirmehmet'in telefonda görüştüğü konsolosluk çalışanı, Şirmehmet'in Türkiye ve Mısır merkezli yasa dışı örgütlerin üyesi olduğunu söylüyor. Şirmehmet ise konsolosluk çalışanına yalnızca bir öğrenci ve turist rehberi olduğunu, hakkındaki suçlamaların gerçek dışı olduğunu ifade ediyor.
Yanıt olarak "Annenizin hüküm giymesinin sizinle hiçbir alakası yok" diyen konsolosluk çalışanının aktardığına göre, Şirmehmet'in annesi "muhtemelen terör örgütlerinde faaliyette bulunduğu" için hüküm giymiş. Çin yönetiminin temsilcisi, sözlerine şu şekilde devam ediyor:
"Devlet kurumlarının elinde elle tutulur deliller olduğuna eminiz. Anneniz Çin yasalarını ihlal etti. Edindiğim bilgilere göre, siz ağır bir suç işlememişsiniz. Anneniz başka bir kişi tarafından radikalize edilmiş. Ama sizin de yapabileceğiniz bir şeyler var. Yurt dışında neleri yanlış yapmış olabileceğiniz hakkında kafa yorun. Ondan sonra bir defa daha konuşabiliriz. Belki Çin'deki makamlar, ailenizle iletişim kurmanızın mümkün olup olmadığını değerlendirir."
Konsolosluk görevlisi ayrıca Şirmehmet'in babası ve kardeşinin mesleki eğitim merkezinden ayrıldığını söylüyor. Görevli, baba ve kardeşin, Şirmehmet'le iletişimlerini "muhtemelen kendisiyle hiç de görüşmek istemediklerinden ötürü" kestiklerini savunuyor.
Çin'in Ankara Büyükelçiliğinden telefon
Cevlan Şirmehmet, konsolosluk çalışanının önerisini yerine getirerek kafa yoruyor ve kendisine e-posta yoluyla "2011 yılından bu yana önemli kişisel deneyimlerden" oluşan bir liste gönderiyor. Ancak mailine yanıt alamıyor.
Bunun ardından Şirmehmet, aile yakınlarının ve özellikle de annesinin yaşadıkları hakkında farkındalık yaratmak amacıyla sosyal medyada bir kampanya başlattı. Kampanyaya Çin'in Ankara Büyükelçiliği de ilgi gösterdi. 2020'nin Mayıs ayında Şirmehmet'in telefonu çaldı. Arayan bir Büyükelçilik çalışanı Şirmehmet'e "Sincan'da çok fazla tatsız olay yaşandığından ötürü Çin hükümeti durumu peyderpey normale döndürme amacıyla çeşitli önlemler almak durumunda kaldı" diyor.
Büyükelçilik çalışanı, Şirmehmet'e ailesiyle iletişim kurma konusunda bazı vaatlerde bulunarak "Gelecekte her şey normale dönecek. Ziyaretiniz ve ailenizle görüşmeniz de mümkün olacak. Ama bunun için zamana ihtiyaç var. Yeni bir gelişme olduğunda sizi arayacağız" şeklinde konuşuyor.
Babadan gelen garip telefon
Şirmehmet'in telefonu Haziran'da yeniden çalıyor. Bu sefer arayan, Şirmehmet'in Sincan'daki babası. Babası, "Annen hâlâ eğitim merkezinde tutuluyor" bilgisini veriyor.
Şirmehmet'in babası, annesinin nerede olduğuna ilişkin bu bilgiyi aktardıktan sonra, oğluna "Çin makamlarıyla iletişim halinde misin? Onlara düşünce yapını değiştirdiğini bildirdin mi?" sorusunu yöneltiyor. Baba ayrıca Şirmehmet'ten annesini artık ulaşmaya çalışmamasını da istiyor.
Bu sözlerin ardından baba-oğul arasında uzun bir sessizlik yaşanıyor ve Cevlan Şirmehmet, o günden bugüne kendisine, babasının kendisinden annesinin nerede olduğunu araştırmaktan vazgeçmesini neden istediği sorusunu soruyor. Şirmehmet, "Babama da istihbarat kurumlarına da annem serbest kalana kadar arayışımdan vazgeçmeyeceğimi ilettim" diyor.
Çin'in Ankara ve İstanbul'daki diplomatik temsilcileriyle konuya ilişkin iletişime geçmeye çalışan DW'nin çabaları da sonuçsuz kaldı.
William Yang
© Deutsche Welle Türkçe