İsrail'de Afrikalı mülteci tartışması
4 Eylül 2013İsrail İçişleri Bakanı Gideon Saar, Eritreli ve Sudanlı on binlerce sığınmacının üçüncü bir ülkeye gönderilmesi konusunda Meclis İçişleri Komisyonunu geçen hafta bilgilendirmişti. Bakan, bunun hangi ülke olacağına ise açıklık getirmemişti. Daha sonra sığınmacıları kabul edecek ülkenin Uganda olduğu iddiaları ortaya atıldı. Ancak Ugandalı yetkililer iddiayı yalanladı. Uganda Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Haaretz gazetesinde yer alan iddiaların 'yanlış ve yanıltıcı' olduğu vurgulandı.
İsrailli yetkililer ise henüz sürecin sona ermediğini gerekçe göstererek konuyla ilgili açıklama yapmaktan kaçınıyor. Ancak İsrail hükümetinin sözcüsü DW’ye şunları söyledi: “Uluslararası hukuka göre, sığınmacıların gönderilmesinin yasak olduğu ülkeler Birleşmiş Milletler tarafından belirleniyor. Böyle bir liste yapılıyor, Eritre ve Sudan bu listede yer alıyor. Üçüncü bir ülke aramamızın nedeni de bu.”
İsrail’in yıllardan beri sığınmacıların gönderilebileceği bir ülke aradığını belirten hükümet sözcüsü, şu ana kadar hiçbir anlaşma yapılmadığının da altını çizdi. İsrail’de 50 binden fazla kaçak göçmen bulunuyor. Bunların yüzde 90’ı Sudanlı ve Eritreli. Her iki ülkede de sığınmacılar geri dönmeleri halinde kovuşturmaya uğrama tehlikesi ile karşı karşıya. İsrail, Afrikalı sığınmacıların ülkede bulunmasının yasadışı olduğunu savunuyor ve onlara sığınma hakkının tanındığı ‘siyasi mülteciler’ ile aynı statüyü tanımıyor. Bu sığınmacılar daha çok ‘ekonomik nedenlerden ötürü göç edenler’ kategorisinde yer alıyor.
'Özgür irade söz konusu değil'
İsrail İçişleri Bakanı Saar’ın planlarına göre, çok aşamalı bir süreç devreye girecek ve bu süreç çerçevesinde Sudanlı ve Eritreli sığınmacıların kendi iradeleri ile ülkeyi terk etmesi sağlanacak. İsrail İçişleri Bakanının açıklamalarına göre, sığınmacılara uçak biletinin yanı sıra yeni bir hayata başlamalarını kolaylaştırmak için de bin euro dolayında da para verilecek. İsrail’de ‘Göçmen İşçiler Hattı’ adlı yardım örgütünde görev yapan Maika Harel, ‘özgür iradeden’ söz etmenin mümkün olmadığını kaydediyor: “Böyle bir süreç kesinlikle ‘gönüllülükle’ açıklanamaz. İsrail’de 2012 yılından bu yana oturma izni olmayan göçmenlerin 3 yıla kadar gözaltı hapsinde tutulmasına izin veren bir yasa var. Bu yasaya göre tutuklama ya da sınır dışı etme arasında bir seçim yapılması gerekiyor. Bu kapsamda bir gönüllülükten bahsetmenin imkânı yok.”
'Düzenleme ırkçı'
Uluslararası insan hakları ve yardım örgütü MEDICO’dan Tsafrir Cohen, sığınmacılara baskı uygulandığı eleştirisinde bulunuyor. Cohen, İsrail hükümetine sert çıkıyor ve şunları söylüyor: “Burada ırkçı bir düzenleme söz konusu. İsrail’de Yahudi olmayan Afrikalılar istenmiyor. Meselenin özü bu. Yahudi olmayan ve ten rengi siyah olan insanların bu ülkede yaşanması istenmiyor.”
‘Göçmen İşçiler Hattı’ örgütünden Maika Harel, İsrail’in sığınmacıları kabul edecek ülkeye ekonomik ve savunma yardımı sözü verdiğini ifade ederek ‘sığınmacıların satılabileceğinin ortaya çıkması halinde’ bunun emsal teşkil eden bir olay olacağını söylüyor. İnsan hakları savunucusu Harel'e göre, bu açıklamalar ülke içindeki göçmen karşıtı gruplara yönelik siyasi bir manevra da olabilir: “Bence İsraillilere şu mesajın verilmek istendiği bir kampanya söz konusu: ‘Bakın biz bu insanlardan kurtulmak için bir şeyler yapıyoruz.' Bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ise başka bir nokta.”
İsrail İçişleri Bakanlığı geçen yıl da ülkedeki bütün Sudanlıların tutuklanıp hapse atılacağı açıklamasında bulunmuştu. Harel’e göre bu popülist bir açıklamaydı. İsrail’in iki Afrikalı devlet ile sığınmacıların kabulü konusunda müzakereler yürüttüğü belirtiliyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Sarah Steffen / Başak Özay
Editör: Hülya Schenk