İsrail-Hizbullah çatışması: İran neden sessiz?
30 Eylül 2024Resmi olarak Lübnan'la savaş halinde olmayan İsrail, İran'ın fonladığı ve ekipman sağlayıp eğittiği Hizbullah ile çatışma halinde. Uluslararası toplum, hafta sonu Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ı düzenlediği operasyonla öldürelen İsrail'i ateşkes konusunda ikna edebilmiş değil.
Şii bir yapılanma olan Hizbullah, ABD ve Almanya'nın da aralarında olduğu bazı ülkelerce terör örgütü olarak kabul ediliyor.
İsrail, Lübnan'a kara operasyonu düzenlemek istediğine dair mesajlar verirken çatışmanın kilit aktörlerinden İran ise sessizliğiyle dikkat çekiyor.
İran'ın tutumunu DW'ye değerlendiren Londra merkezli düşünce kuruluşu Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü (RUSI) kıdemli araştırmacısı Burcu Özçelik, "İran'da Hizbullah'ı doğrudan savunmak konusunda bir isteksizlik var gibi görülüyor ki böyle bir adım İsrail'le doğrudan askeri karşılaşmaya sebep olabilir" diyor.
Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsünde (IISS) askeri analist Fabian Hinz de benzer görüşü dile getirerek "Gerçek bir askeri müdahalenin İran için olasılık dışı olduğunu düşünüyorum" diye konuşuyor.
Alman düşünce kuruluşu Bilim ve Politika Vakfı (SWP) araştırmacısı Hamidreza Azizi ise "İranlı liderler, çatışmanın henüz Hizbullah için varoluşsal tehdit noktasına ulaşmadığı" görüşünde.
Hizbullah'ın hâlâ kendini savunabilecek ve çatışmayı mevcut haliyle sürdürmeye devam edebilecek kapasiteye sahip olduğunu söyleyen Azizi, ayrıca İran'ın coğrafi uzaklığına dikkat çekerek "Hizbullah'ın zaten kendisi için yapabileceğinden fazla ne sunabileceğine" dair pratik engeller bulunduğuna işaret etti.
Geçen Nisan ayında İran, insansız hava araçları ve füzelerle İsrail'e kapsamlı bir saldırı düzenlenmiş ancak bunların çoğu İsrail hava sahasına girmeden havada imha edildiğinden önemli bir zarara yol açmamıştı.
Azizi'ye göre İsrail'in yakın zamanda Hamas lideri İsmail Haniye'yi Tahran'da öldürmesi ve Hizbullah üyelerinin çağrı cihazlarını patlatması "İsrail'in İran ve bölgedeki istihbarat kapasitesini" gözler önüne seriyor.
Tüm bu gelişmelerin İran'ın caydırıcılığını ve bölge aktörleri açısından güvenilirliğini zayıflattığını söyleyen Hinz, çatışmalara doğrudan müdahil olmanın Tahran için daha büyük riskler yaratabileceğini söylüyor.
İran'ın ideolojik stratejisi
İran'da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevad Zarif, hafta başında yaptığı açıklamada "Hizbullah'ın kendisini savunabilecek kapasitede olduğunu düşünüyoruz" dedi. Hinz'e göre bu yaklaşım İran'ın iç siyasi dengeleri ile yakından ilgili.
"İran rejimin ayakta kalmasının en büyük öncelik olduğunu defalarca dile getirdi" diyen Hinz, "İran'a göre Şii İslam ancak Tahran rejimi ayakta kalırsa var olabilir. Bu nedenle İran kendini gerçek bir tehlikenin içine atmak istemiyor" ifadelerini kullandı.
Tahran'ın tutumunun arkasında başka gerekçeler de var.
Burcu Özçelik, "New York'taki BM Genel Kurulunda (İran Cumhurbaşkanı Mesud) Pezeşkiyan'ı nükleer müzakerelere yeniden başlama isteğini dile getirdiği uzlaşmacı mesajlar verdiğini gördük" diyor.
İran zaman kolluyor
Yine de Özçelik'e göre eğer Hizbullah askeri varlığını kaybeder ve saldırı kapasitesini yitirirse bu İran'ı savunmasız bırakabilir:
"İsrail'in Lübnan'a saldırılarının en stratejik sonuçlarından biri, İran'ın, kendi nükleer tesislerine yönelik bir İsrail saldırısına karşı caydırıcılığını kaybetme ihtimali olabilir. Buna petrol rafinerileri ve diğer kritik altyapı da eklediğinizde zaten kötü durumdaki İran ekonomisi ve yaptırımlarla boğuşan ticareti üzerinde etkileri olacaktır."
Özçelik mevcut durumda İran'ın Hizbullah'ın stratejik kapasitesini onarmak için zaman kazanmayı seçebileceğini söyledi.
"İran İsrail'e saldırmak için defalarca devlet dışı aktörlere ve vekil güçlerine güvendi" diyen Hinz'e göre de İran Hizbullah'a silah teslimatlarını hızlandırabilir ve askeri danışmanlar gönderebilir.
Gazze'de Hamas ve Lübnan'da Hizbullah dışında Yemen'deki Husiler ve Irak'ta Şii milisler İran'a bağlı hareket ediyor.
Özçelik, İran'ın bu gruplar sayesinde şimdiye kadar İsrail'le doğrudan karşı karşıya gelmekten kaçındığını söyledi, "Filistinliler ve Lübnanlıların aksine İranlılar şiddetin sonuçlarını doğrudan yaşamıyor" diye ekledi.