İngiltere Türkiye'yle düzensiz göçü nasıl engelleyecek?
11 Ağustos 2023Yasadışı göç ve göçle mücadele, İngiltere'de gelecek yıl yapılması beklenen seçimler öncesi gündemin üst sıralarında ve bu nedenle caydırıcı yeni önlemlerin yanı sıra yasadışı göç rotası üstündeki ülkelerle anlaşmalara da hız verilmiş durumda.
Bu kapsamda İngiltere, Çarşamba günü yasadışı göçün önlenmesi için Türkiye ile yeni bir anlaşmaya varıldığını açıkladı. İngiltere İçişleri Bakanı Suella Braverman, "Yakın dostumuz ve müttefikimiz Türkiye ile ortaklığımız, kolluk kuvvetlerimizin bu uluslararası sorun konusunda birlikte daha iyi çalışmasını ve küçük bot tedarik zinciri sorununu çözmesini sağlayacak" dedi.
Göç Bakanı Robert Jenrick de "İnsan kaçakçılığı çetelerini dağıtmak ve küçük tekne geçişlerini sağlayan malzemelerin imalatı ile tedarikini engellemek için istihbarat, insan kaynağı ve teknolojiyi yoğun şekilde paylaşacağız" ifadelerini kullandı.
İngiltere hükümeti, teknelerle ülkelerine gelen göçmen sayısını en aza indirmeyi ve iltica talepleri kabul edilmeyen yasadışı göçmenleri daha hızlı sınır dışı etmeyi hedefliyor.
The Guardian Gazetesi'nde birkaç ay önce çıkan bir haberle İngiltere İçişleri Bakanlığı'nın, Türkiye'de emniyet güçlerinin, mültecilerin Avrupa'ya ve İngiltere'ye ulaşmasını engellemesine yardımcı olması adına üç milyon sterlin değerinde fon aktardığı ortaya çıkmıştı.
Bu arada her ne kadar basında genel olarak "anlaşma" olarak belirtilse de iki ülke arasında söz konusu olan belge bir "mutabakat zaptı" (memorandum of understanding/MoU.) niteliğinde. Mutabakat zaptları uluslararası ilişkilerde milletlerarası anlaşmalar kadar hukuki bağlayıcılığı bulunmayan, ülkelerin ya da örgütlerin esnek ve hızlı hareket etmek istediğinde başvurduğu, isterlerse kamuoyuna açıklamadıkları belgeler olarak biliniyor.
Bu nedenle iki ülke arasında varılacak uzlaşmanın normal milletlerarası anlaşmalar gibi TBMM'ye sunulup sunulmayacağı net değil.
Uzlaşı neleri içeriyor?
Türkiye ile İngiltere arasında varılan bu yeni uzlaşının neleri içerdiğine ilişkin de yapılan çok sayıda açıklama var.
Londra'dan yapılan resmî açıklamalara ve İngiliz hükümet kaynaklarından edinilen bilgilere göre uzlaşı yasadışı göç ile ilgili tek bir konuya odaklanmazken göçün kaynak ülkelerde önlenmesi, güzergâhların belirlenerek temizlenmesi, göçmen kaçakçılarının yakalanması, bunun için veri ve istihbarat paylaşımı, yasadışı göç için kullanılan küçük botların üretiminin durdurulması gibi çok farklı unsurları içeriyor.
İngiliz ve Türk emniyet birimleri göçmen kaçakçılarının son dönemde Türkiye-Sırbistan-Fransa-İngiltere hattı üzerinden bir güzergâh oluşturduğunu belirtiyor.
Bu çerçevede anlaşmanın önemli unsurlarından birisi İngiltere'nin Türkiye Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulacak 'Mükemmeliyet Merkezi'ne destek vermesi olarak öne çıkıyor. İngiliz basınında çıkan haberlere göre bu merkez ile iki ülke yasadışı göç konusunda istihbarat paylaşımına hız verecek ve ayrıca İngiltere'nin Türkiye'de bu mücadele kapsamında daha çok görevli konuşlandırması mümkün olabilecek.
Şişme bot üretimi Türkiye'de, transit ülke Almanya
Anlaşmanın bir diğer önemli bölümü de göçmenlerin özellikle Fransa'dan ya da Belçika'dan deniz yoluyla İngiltere'ye ulaşmak için bindiği şişme botların üretimini de durdurmak.
Alman basınında son çıkan haberlere göre bu şişme botların üretimi son yıllarda Çin'den Türkiye'ye kaymış durumda ve Fransa'ya ulaştırılması için de Almanya transit ülke olarak kullanılıyor. Almanya'da depolanan şişme botların Fransa ve Belçika'ya ulaştırıldığı ve ardından yasadışı göçmenlerin bu botlarla Manş Denizi'ni aşarak İngiltere topraklarına ulaştığı belirtiliyor.
Alman Federal Suç Dairesi de basında bu yönde çıkan haberleri ilkesel olarak doğruluyor.
Ruanda ile imzalanan anlaşma ile aynı mı?
Anlaşma ile ilgili en çok tartışılan konulardan birisi de İngiltere'nin Ruanda ile imzaladığı göç anlaşması ile ilgili yaşanan gelişmeler.
İngiltere'de belgesiz göçmenlerin Ruanda'ya gönderilmesini öngören 'Yasa Dışı Göç Tasarısı' parlamentoda Temmuz ayında kabul edilirken bu kapsamda Manş Denizi ve diğer yasadışı rotalar üzerinden gelenlerin sığınma talepleri yasaklanacak ve bu göçmenler Ruanda gibi üçüncü ülkelere transfer edilecek.
Ruanda anlaşmasının pek çok kesim tarafından tartışıldığı dönemde İngiltere'de iktidardaki Muhafazakâr Parti'de liderlik yarışı sırasında Liz Truss'ın Ruanda ile olan anlaşmanın benzerini Türkiye ile de yapmak istediği yazılmıştı.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç ise bu tartışmalar ve basında çıkan haberler üzerine "Türkiye herhangi bir ülkenin sığınmacı kampı veya sınır muhafızı olmayacak, üçüncü ülkelerin uluslararası yükümlülüklerini hiçbir şekilde devralmayacaktır" demişti.
İngiltere ile söz konusu olan bu son anlaşma ile bu tartışmalar yeniden alevlendi.
Ancak İngiltere, Ruanda anlaşmasının farklı olduğunu ve Türkiye ile imzalanan anlaşma arasında paralellik bulunmadığını, Türkiye ile uzlaşının üçüncü ülke vatandaşlarını içermediğini belirtiyor. İngiliz basınına göre uzlaşı ile sadece İngiltere’ye yasadışı yollardan giren Türkiye vatandaşlarının geri gönderilmesinin söz konusu olması bekleniyor.
Türkiye'den diğer Avrupa ülkelerine olduğu gibi İngiltere'ye yapılan iltica başvuruları da son yıllarda artmış durumda. İngiltere resmi istatistiklerine göre bu yılın ilk yedi ayında bin 486 Türkiye vatandaşı Manş Denizi'ni şişme botla aşarak İngiltere'ye ulaştı. Türkiye'den gelen yasadışı göçmenlerin sayısı, Afganlar'dan sonra ikinci sırada.
Bu arada İngiltere ile yapılan mutabakatıAB ile imzalanan geri kabul anlaşmasına benzetenler de bulunuyor ancak İngiltere'ye göre bu iki durum da birbirinden farklı.
Muhalefet neden tepkili?
Ancak yapılan bu açıklamalar halen Türkiye'nin kapasitesinin üstünde bir göç sorunu ile mücadele etmekte olduğunu belirten kesimler ve muhalefet tarafından yeterli görülmeyerek, uzlaşının daha detaylı açıklanması talep ediliyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün sosyal medya hesabından bir dizi tweet paylaşarak iktidarın anlaşmaya dair tutumunu eleştirdi. Kılıçdaroğlu hem anlaşmanın hem de Mükemmeliyet Merkezi'nin Türkiye tarafından değil de İngiltere tarafından duyurulmasını vahim bulduğunu belirterek "Saray ve şürekâsına şunu söylemek isterim: Bu iş, beceremediğiniz, yapamadığınız ya da her ne sebeple olursa olsun başarısız olduğunuz bir konuda Türkiye'ye müdahale anlamına geliyor. Ne kadar süslü laflarla paketlenirse paketlensin sonuçta bu birilerinin iç sistemimize müdahalesidir" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu'nun tepkisinin ardından İçişleri Bakanlığı da bir açıklama yaparak "Dost ve müttefik ülkelerle, düzensiz göçün önüne geçmek için mevcut iş birliklerimizi güçlendirme yönünde çalışmalarda bulunuyoruz. Bu amaçla; göçmen kaçakçılığı ve düzensiz göçle mücadele için birçok ülkeyle iş birliği yaptığımız gibi Birleşik Krallık'la da iş birliği içindeyiz" dedi.
Ancak açıklama bu iş birliğine ilişkin ayrıntı içermiyor.
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, İçişleri açıklamasının ardından sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda "Anlaşmanın içeriği ne? Emniyet'te kurulacak birimi neden İngiltere açıklıyor ve finanse ediyor? Karşılığı göçmen bekçiliği mi? Millet adına takipçisiyiz" ifadelerini kullandı.
Çakırözer, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada ilkesel olarak CHP'nin Türkiye'nin başka ülkeler için "sınır bekçisi ya da göçmen havuzu" olmasını istemediğini belirterek mutabakatın tüm unsurlarına dair iktidar tarafından hâlâa ayrıntılı bilgi sunulmadığını kaydediyor.
"Türkiye'nin AB ile yaptığı anlaşma neticesinde milyonlarca Suriyeli ve Afgan Türkiye'de tutuluyor. Şimdi İngiltere'den de bu şekilde gönderilmesine yol açacak her türlü anlaşmaya karşıyız" diyen Çakırözer, böyle bir anlaşmanın ilk adımı olarak Türkiye'de Emniyet'te açılacak mükemmeliyet merkezinin İngiltere tarafından duyurulmasını ve finans edilmesini de sorunlu bulduklarını belirtiyor.
"Biz gidip Scotland Yard'da merkez kurabiliyor muyuz?”"diyen Çakırözer, iktidardan mutabakat ile ilgili ayrıntılı bilgi vermesini ve metnini Meclis'e sunmasını talep ediyor.