İki kıtayı birleştirecek Avrasya Tüneli açılıyor
20 Aralık 2016Avrupa ve Asya kıtalarını yeraltından karayolu ile birbirine bağlayacak ilk proje olan “Avrasya Tüneli” bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın katılacağı törenle hizmete açılıyor. Yaklaşık 1 milyar 300 milyon dolara mal olan Avrasya Tüneli ile İstanbul'un kangren haline gelmiş trafik sorununda önemli bir iyileşme olması hedefleniyor. Öte yandan çevre mühendisleri ve şehir planlamacıları, 3'ncü Havalimanı ve 3'ncü köprü projelerinde olduğu gibi Avrasya Tüneli’nin de İstanbul’un sahil kesiminde yeni bir rant alanı yaratacağı endişesi taşıyor. DW Türkçe’ye konuşan uzmanlara göre projenin çevreye, tarihi dokuya, Boğaz ve Tarihi Yarımada trafiğine olumsuz etkileri olacak.
Son yıllarda ardı ardına dev projelerin hayata geçtiği Türkiye’de, bu kez de iki kıtayı yeraltından karayolu ile birleştirecek Avrasya Tüneli hizmete açılıyor. İhalesi 12 Haziran 2007’de gerçekleştirilen tünel projesinin Kazlıçeşme ile Göztepe arasındaki seyahat süresini önemli ölçüde azaltarak İstanbul’da özellikle iş çıkış saatlerinde hayatı felç eden köprü trafiğini rahatlatması planlanıyor. İstanbul’un iki yakası arasındaki 100 dakikalık mesafeyi 15 dakikaya indirmesi planlanan tüneli günlük ortalama 100 binin üzerinde aracın kullanacağı tahmin ediliyor. Toplam uzunluğu 14.5 kilometre olan projenin 5.4 kilometrelik bölümü deniz tabanı altında inşa edildi. Proje otomobillerin ve minibüslerin geçeceği 2'şer şeritli ve iki katlı tünelden oluşuyor. Tünelin en derin bölümü deniz seviyesinden 106 metre aşağıda bulunuyor. Hız sınırı 70 kilometre olacak olan Avrasya Tüneli'nde geçiş ücreti otomobiller için 4 dolar + Katma Değer Vergisi, minibüsler için 6 dolar + Katma Değer Vergisi karşılığı Türk Lirası seviyesinde olacak.
Türk- Güney Kore ortak yapımı
Proje 285 milyon 121 bin 188 dolar özkaynak ve 960 milyon dolar kredi kullanılarak, toplam 1 milyar 245 milyon 121 bin 188 dolara mal oldu. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü projenin tasarımı, inşaatı ve 24 yıl 5 ay işletmesini gerçekleştirmesi için Avrasya Tüneli İşletme İnşaat ve Yatırım AŞ'yi (ATAŞ) görevlendirdi. ATAŞ ise Türkiye’den Yapı Merkezi ve Güney Kore’den SK E&C şirketlerinin eşit ortaklığı ile kurulmuş bir şirket. Avrasya Tüneli, işletme süresi olan 24 yıl 5 ayın sonunda kamuya devredilecek.
Güvenlik nasıl sağlanacak?
Avrasya Tüneli’ne ilişkin en merak edilen konulardan biri güvenlik. Zira son dönemde ardı ardına canlı bomba eylemlerinin yaşandığı İstanbul’da kent halkının en önemli endişe kaynaklarından biri kamusal alanların güvenliği. Hem kamu yetkilileri hem de tünelin tasarım ve inşasında görev alan şirketler Avrasya Tüneli’nin güvenliği konusunda çok önemli tedbirler alındığını vurguluyorlar. Edinilen bilgilere göre, ‘9 şiddetinde deprem ve tsunamiden etkilenmeyecek şekilde inşa edilen tünelde' yaşanacak olası terör eylemlerine karşı da güvenlik önlemleri had safhada alınmış durumda. Yangına dayanıklı yüzey kaplaması ve acil tahliye sistemleri bulunan tünel, 24 saat kapalı devre yayını ile de sürekli takip altında olacak. Tünelde operasyon merkezi 24 saat boyunca tünelin güvenli işlemesi, trafiğin kesintiye uğramadan akması için çalışacak. Her 600 metrede bir konumlanan emniyet şeritleri, alt ve üst katlar arasında geçişi sağlayan ve tünel boyunca uzanan acil tahliye sistemi ile güvenli bekleme alanları, anlık bilgi akışı için genel anons sistemi bulunacak. Ayrıca tünelde her noktasından erişilebilen haberleşme ve ihbar sistemi bulunuyor.
"Yeni rant alanları yaratacak”
İstanbul trafiğine yönelik tüm olumlu söylemlere rağmen, Avrasya Tüneli’nin kent yaşamını olumsuz etkileyebilecek özellikleri olduğunu savunanlar da var. Örneğin Avrasya Tüneli’ne ilişkin en merak edilen konulardan biri, dev projelerde olduğu gibi proje güzergahının yeni rant alanları yaratıp yaratmayacağı. DW Türkçe’ye konuşan Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Meryem Kay, tıpkı 3'ncü Havalimanı ve 3'ncü köprü projelerinde olduğu gibi, Avrasya Tüneli’nin de Tarihi Yarımada ve Boğaz şeridinde yeni rant bölgeleri yaratacağını söylüyor. Projenin onaylanmasının ardından Zeytinburnu-Kazlıçeşme-Ataköy hattında deniz kıyısında birçok dev kompleks inşaatının başladığını ve halen devam ettiğini ifade eden Kay, şunları söylüyor: "Bu alanların bu şekilde doldurulması İstanbul açısından yeni bir yük anlamına geliyor. Ne yazık ki İstanbul’un mega projeleri bitmek bilmiyor ve İstanbul’a bu kadar çok yüklenilmesi, hem kent yaşamı hem de doğal denge açısından çok tehlikeli. Avrasya Tüneli’nin de İstanbul’un hava ve su dengesi açısından nasıl bir etki yaratacağını endişe ile takip ediyoruz.”
“Raylı sistemlere ağırlık verilmeliydi”
Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Sekreteri Akif Burak Atlar ise, İstanbul’da yapılacak her türlü ulaşım yatırımında önceliğin toplu taşımaya verilmesi gerektiğinin altını çiziyor. İstanbul’un iki yakası arasındaki ulaşım sorununun raylı sistemler üzerinden çözülmesi gerektiğini savunan Atlar, "Kentsel planlama anlamında yakalar arasındaki istihdam-nüfus dengesini gözetecek politikaların ulaşım ayağıyla birlikte uygulanmasını gerekli görmekte ve önermekteyiz” şeklinde konuşuyor. Atlar, bu noktada Avrasya Tüneli gibi karayolu projeleri yerine Halkalı-Gebze arası için kurgulanan ve şu an 5 durakla hizmet veren boğazaltı raylı sistem geçişi Marmaray gibi projelerin öne çıkarılması gerektiğini vurguluyor. Marmaray Projesi tamamlanmadan hayata geçirilen Avrasya Tüneli'nin bilimsel yaklaşımla değerlendirildiğinde kentin sağlıklı ulaşım ve planlama geleceği için etkin ve uzun ömürlü bir çözüm sağlamayacağını dile getiren Atlar, "Projenin çevreye, tarihi dokuya, Boğaz ve Tarihi Yarımada trafiğine olumsuz etkileri olacak. Ekonomik yapısı ve toplu ulaşıma elverişsiz altyapısı nedeniyle kamu yararı açısından yetersizlikleri hissedilecektir" diye konuşuyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Aram Ekin Duran / İstanbul