1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İdlibli sığınmacılar diken üstünde

20 Eylül 2018

Suriye'de İdlib'e askerî operasyon planları şimdilik rafa kalktı. Reyhanlı'daki İdlibli sığınmacılar yine de diken üstünde. En büyük endişeleri, geride kalan yakınlarını bir daha görememek. Julia Hahn'ın özel haberi.

https://p.dw.com/p/35Fbn
Fotoğraf: DW/J. Hahn

Reyhanlı'daki Abdülmecid el Halebi, İdlib'deki kardeşi Fatma’yı sadece WhatsApp videolarında görebiliyor. Uzun süredir arızalı olan internet erişimi yeniden açıldı. Videoda Fatma hayli bitkin görünüyor. Ağabeyine hitaben "Buraya yine hava saldırısı yapıldı. Ufaklık da yara aldı. Görebiliyor musun?” diye soruyor ve ekliyor: “Allah’a şükür ciddi bir şey olmadı.”

Türkei Abdulmajid Al-Halabi, 2012 aus Idlib in die Türkei geflohen
Reyhanlı'daki Suriyeli sığınmacı Abdülmecid El Halebi İdlib'deki kardeşi Fatma ile konuşuyor.Fotoğraf: DW/J. Hahn

Video birkaç gün önce çekilmiş. Fatma İdlib’de küçük bir köyde yaşıyor. Abdülmecid ise altı yıl önce Reyhanlı’ya kaçmış. Evli olan kardeşi Fatma’nın, ailesiyle birlikte orada kaldığnı anlatıyor: "Evi bombardımanda yıkılınca babamızın köyüne gitti. Ancak daha sonra orası da bombalandı. Fatma, savaşın bu kadar uzun süreceğine inanmıyordu.”

Akrabaları için endişe duyuyorlar

Abdülmecid, eşi Dohok ve beş çocuğuyla birlikte aslında illegal olan ama Türk makamlarının müsamaha gösterdiği bir çadır kentte yaşıyor. Hepsi bir çadırda kalıyor. “Başka çaremiz olmadığı için buradayız” diyen Abdülmecid, eliyle çadırdaki delikleri gösteriyor: “Burayı bir de kışın görün siz. Dışarda yerler çamurlu ve hava çok soğuk oluyor. Hayat koşulları gerçekten hayli zorlu.”

Türkei Abdulmajid Al-Halabi, 2012 aus Idlib in die Türkei geflohen
Reyhanlı'daki Suriyeli sığınmacılar için oluşturulan kampta çok sayıda çocuk da varFotoğraf: DW/J. Hahn

En azından ailesiyle birlikte burada güvende yaşıyor. Yedi yıl süren savaşın ardından Suriye’deki hükümet güçleri ve Rusya, IŞİD’in son kalesi olarak görülen İdlib’deki terörist mevzilerin bertaraf edilmesi için büyük bir taarruza hazırlanıyordu. Ülkenin kuzeybatısındaki kentte üç ile dört milyon sivilin yaşadığı tahmin ediliyor. Kesin rakamı kimse bilmiyor. Bunların yarıya yakınını başka şehirlerden gelenler oluşturuyor. İdlib, insanların son umudu. Buradan öteye geçiş yok.

Sınır ötesinde insanlık dramı

Türkiye, üç yıl önce Suriye sınırını kapatarak 800 kilometre uzunluğunda bir beton duvar ördü. Bu adıma gerekçe olaraksa “Teröristleri ve kaçakçıları engellemek” gösterildi. Artık Türkiye’ye resmî yollardan sığınmacı girişi yasak. Hâlihazırda ülkede 3,5 milyon civarında Suriyeli sığınmacı yaşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan kısa bir süre önce yaptığı konuşmada “İmkanlarımızı çoktan aştık” dedi.

Sınırın kapatılmasının doğurduğu sonuçları, Reyhanlı'daki tepelerden gözlemlemek mümkün. Duvarın hemen arkasındaki Suriye topraklarında çadırlar dip dibe sıralanıyor. Her yerde göz alabildiğince çadır var. Türk insani yardım kuruluşları, buradaki insanların acil ihtiyaçlarını karşılıyor. Ancak durum giderek vahim bir hâl alıyor. Zira İdlib’deki olası taaruzdan kaçan on binlerce kişi daha buraya geldi. Yardım kuruluşlarının tahminine göre sınır boyundaki mülteci sayısı 700 bini aşmış durumda.

Türkiye-Suriye sınırındaki geçici sığınmacı kampı
Türkiye-Suriye sınırındaki geçici sığınmacı kampıFotoğraf: Reuters/O. Orsal

İnsanî yardımlar artırıldı

Türk Kızılayı’ndan Kadir Akgündüz de ekibiyle birlikte burada görev yapan binlerce yardım çalışanından biri. Son haftalarda bölgeye binlerce koli gıda, temizlik malzemesi, oyuncak, ayakkabı ve elbise takviyesi yapıldı. Akgündüz, sadece İdlib civarında yaklaşık 400 mülteci kampının bulunduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bu insanlar her şeylerini kaybetmiş durumda. Tek gayeleri hayatta kalabilmek.” Savaşın büyük bir manevi tahribata da neden olduğunu belirten Kızılay yetkilisi, durumun vahametini şöyle anlatıyor: "Yedi yıldır süren savaş, insanları psikolojik olarak da yıkıma uğrattı. Artık yoruldular, güçleri tükendi. Her an üstlerine bomba yağabilir. Süreki hayatî tehlike altındalar. Kimse bundan sonra ne olacağını bilmiyor.”

Burada “silahtan arındırılmış bir bölge” oluşturulması kararı alan Putin ile Erdoğan arasındaki uzlaşmayı bir başarı olarak niteleyen Akgündüz, “Silahların susması ve güvenlik durumunun iyileşmesi çok önemli. Bu, bizim işimizi fazlasıyla kolaylaştıracak” diyor.

Türk Kızılayı'ndan Kadir Akgündüz
Türk Kızılayı'ndan Kadir AkgündüzFotoğraf: DW/J. Hahn

Kan gölü önlendi mi?

Türk ve Rus liderlerin mutabakatı, aynı zamanda başta El Nusra Cephesi olmak üzere tüm silahlı radikal unsurların da bölgeden çekilmesini öngörüyor. El Nusra, artık Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) adı altına faaliyet gösteriyor. Ancak bu çekilmenin nasıl olacağı henüz belirsizliğini koruyor. Rus mevkidaşı ile vardıkları uzlaşmayı “diplomatik bir zafer” olarak tanımlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “insanî bir felaketin önlendiğini” söyledi.

Bu nedenle Abdülmecid ve çadır kentteki diğer mültecilerin gözünde Erdoğan bir kahraman: “Bu elbette sorunun çözümü anlamına gelmiyor. Ama eğer boğulmak üzereyseniz, hava almak için bulduğunuz son kamışı da kullanmaya çalışırsınız.  En azından şimdi cinayetler durdu.” İdlib’in akibeti her ne kadar meçhul olsa da Abdülmecid’in en büyük umudu, kardeşi Fatma’yı günün birinde yeniden görebilmek: "Telefondaki videolarla hasret gidermek yerine özgürlüğe kavuşmuş olarak onunla kucaklaşabilmeyi istiyorum.”

Julia Hahn

© Deutsche Welle Türkçe