İdlib sınavı Ankara'yı zorluyor
11 Şubat 2020Suriye'nin kuzeybatısında, Türkiye sınırında yer alan İdlib'de Türk ordusu son 10 gün içinde 13 kayıp verdi. Suriye ordusunun saldırılarına 'misliyle' karşılık verdiğini açıklayan Türkiye, Rusya ile anlaşarak Esad rejiminin saldırılarını durdurmaya çalışıyor. Ankara-Moskova hattında yoğun bir diplomasi trafiği var.
İdlib'den son saldırı haberi geldiğinde asker, diplomat ve istihbaratçılardan oluşan Rus heyeti Ankara'da, Türk heyeti ile müzakere masasındaydı. Heyet, Ankara'daki görüşmelerini bir anlaşmayla sonuçlandıramadan Türkiye'den ayrıldı. Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki telefon görüşmesinden sonra iki ülke heyetlerinin önümüzdeki günlerde yine masaya oturup İdlib'i konuşmaları bekleniyor. Ankara için en büyük hedef; İdlib'de kalıcı ateşkesin sağlanması.
Ankara, bu ateşkes sağlanana kadar da Rusya ile daha önce yapılan anlaşmalar çerçevesinde İdlib'de oluşturduğu gözlem noktalarını kapatmamakta, yani Türk askerinin İdlib'deki varlığını sürdürmekte ısrarlı. Peki bu ısrar, İdlib'deki Türk askeri için ne anlama geliyor?
DW Türkçe'ye konuşan stratejist Nihat Ali Özcan, Türkiye'nin Beşar Esad rejiminden olduğu kadar Rusya'dan da şikayetçi olduğunu hatırlattı. Ankara'ya göre, Astana ve Soçi anlaşmalarına ve Erdoğan ile Putin'in gerçekleştirdiği tüm görüşmelere karşın Rusya İdlib'de Esad güçlerini durdurmak için yeterince adım atmıyor.
"Rusya'ya verilen sözler tutulamadı"
Özcan, Ankara'nın bu görüşüne karşın Türkiye'nin de özellikle Soçi mutabakatı gereği Rusya'ya sözünü verdiği İdlib'deki radikal grupların silahsızlandırılması işini yürütemediğini söyledi. Özcan, "Tam tersine son bir yılda İdlib'deki radikal gruplar daha fazla güçlendi ve Türkiye'yi zor durumda bıraktı" tespitini yaptı.
Özcan'a göre İdlib'de Türk askeri ile Suriye ordusunun sıcak çatışma yaşaması ve düşük yoğunluklu olsa da bu çatışmaların bitmeyecek olması aslında 'kaçınılmaz bir son'u ifade ediyor.
Esad güçleri ilerledikçe İdlib'deki Türk gözlem noktalarının güvenliğindeki açıkların ortaya çıktığını, Türkiye'nin kaygılanıp bölgeye yeni asker gönderdiğini anlatan Özcan, "Rusya ise Suriye ordusuna destek verdi, bölgedeki radikal grupları temizlemeye başladı. Çünkü bir buçuk yıldır Türkiye bunu yapamıyor" şeklinde konuştu.
Esad rejimi, son üç haftadır İdlib'i yoğun bir biçimde bombalıyor. Suriye ordusu, İdlib'in en büyük kentlerinden Maarat El Numan etrafındaki 30 yerleşim yerini ele geçirdi. Böylelikle Türkiye'nin İdlib'teki 12 gözlem noktasından ikisi tamamen Esad rejiminin kontrolündeki bölgede kaldı. Suriye ordusunun Halep-Lazkiye arasını bağlayan M4 ve M5 karayollarının kontrolünü ele geçirmesinin ardından ve kuzeye doğru ilerleyişinin sürmesi bekleniyor.
Nihat Ali Özcan, bu ilerleyişin Rusya'nın desteğiyle olacağını belirtirken, "M5 karayolunun alınmasıyla harekat tamamlanacak. Rusya sonrasında Türkiye ile Esad rejimi arasındaki gerilimi düşürecek adımlar atar, devamında da Suriye'deki yeni yapıya ilişkin diplomatik ataklara başlar" şeklinde konuştu.
Özcan'a göre Suriye ordusunun kuzeye doğru ilerleyişi sırasında Türk gözlem noktalarına ait bölgelerin Esad rejiminin kontrolüne geçmesinin yarattığı güvenlik risklerini Türkiye'nin acilen anlaması gerekiyor. Özcan, "Yoksa her yeni sorun, her yeni çatışma yeni çıkmazlar yaratacak" mesajı verdi.
"İdlib'de her şey tepetaklak"
Suriye ordusunun M4 ve M5 karayollarında kontrolü ele geçirmesiyle, Suriye hükümeti İdlib'in yarısından fazlasında denetimi yeniden sağlamış ve Türkiye'nin toplam yedi gözlem noktası Esad rejimi tarafından çerçevelenmiş olacak.
Güvenlik uzmanı Metin Gürcan Türk askeri ile Suriye ordusu arasındaki çatışma sürdükçe kayıpların büyüyeceğine dikkat çekti. Gürcan DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, "Ankara için sahadaki problemler artıyor. Çünkü İdlib'de her şey tepetaklak. Esad güçleri Türk askerinin İdlib'de kalışının maliyetini artırmak için var gücüyle çalışıyor" dedi.
Peki önümüzdeki süreçte ne olacak? Gürcan, Ankara'nın "Esad'a küslük" politikası gereği Moskova'ya daha çok yanaşacağını hatta Ankara-Moskova hattında yeni anlaşma süreçlerinin gündeme geleceği öngörüsünde bulundu.
Krizlerin sürekli dönüp dolaşıp "Putin'in ne diyeceğine" bağlanmasının aslında Ankara için Suriye'de en büyük çıkmaz olduğunu belirten Gürcan, Ankara'nın diplomatik açılımlar yapması gerektiği görüşünü dile getirdi. Gürcan, "ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey'in Ankara'da yapacağı temaslar yetmez. Ankara'nın Batı ile Suriye diyaloğunu da daha güçlü bir zemine taşıması gerekir" şeklinde konuştu.
Türkiye, geçen hafta Suriye ordusunun top atışıyla Türk takviye birliklerini taşıyan konvoyun hedef alındığını açıkladı. Rusya, bölgedeki askeri hareketlilik konusunda Türkiye'nin Moskova'yı bilgilendirmediğini savunuyor. Ankara-Şam-Moskova üçgeninde yaşanan İdlib krizine çözüm bulunmazken, Türk ordusunun yeni kayıplar vermesi Ankara'da tansiyonu yükseltiyor. Türk gözlem noktalarına ait bölgelerin Suriye ordusunun denetimine geçmesi Ankara'daki İdlib kaygısını derinleştiriyor.
Hilal Köylü / Ankara
© Deutsche Welle Türkçe