Irkçı şiddetin kurbanı oldular
9 Temmuz 2013
“Gençler gençleri öldürüyor!” Svenya'nın, sergi afişlerinde okuduklarına inanası gelmiyor. 2002 yılında Brandenburglu üç Neonazi 17 yaşındaki Marinus'u dört saat işkence ederek öldürmüş. Konuşma engelli olması ve külüstür kıyafeti yüzünden ‘aşağılık' gözüyle bakılan Marinus'un cesedi gübre çukurunda bulunmuş.
Serginin bir diğer bölümünde üç genç göçmenin resmi asılı. 15 ilâ 17 yaşlarındaki Viktor, Valdemar ve Aleksander 2003 yılında Baden Württemberg eyaletinde bir aşırı sağcı tarafından kalplerinden bıçaklanarak öldürülmüş. Katil, bir genci dövdüğü için atıldığı diskoteğin önünde beklerken hıncını üç göçmenden almış. Svenya, Almanya'da böyle şeyler olabileceğine akıl erdiremiyor: “Çok sarsıldım. Daha detaylı bilgi almak isterdim. Bu kadar yaygın olduğunu bilmiyordum. Çok feci.”
Sebepsiz nefret
Bonn'daki, ‘1990'dan günümüze, sağ şiddetin kurbanları' adlı sergiyi dolaşan Svenya ile okul arkadaşı Lucas'a polis memuru Christina Kraus eşlik ediyor. Kraus, kamu görevlileri sendikasının aşırı sağcılıkla ilgili seminerine katılmış ve sergiyi dolaşan öğrencilere de mihmandarlık yapıyor. Kraus, “Hiç sebepsiz yere insanın insana böylesine nefret besleyebildiğini görmek beni çok üzüyor” diyor.
Polis memuru, 1993 yılında kundaklanan Solingen'deki evlerinde yanarak can veren Genç ailesinin beş ferdinin resimlerini seyrederken, aşırı sağın kurbanlarını düşündüğünde kendini en çok neyin sarstığını şöyle anlatıyor:
“Dört yaşındaki çocukların öldüğü kundaklamalar. Benim çocuklarım da aynı yaşlarda. Bir anne olarak büyük üzüntü duyuyorum. Bir de Dortmund'da üç meslektaşımın öldürülmesi. Eğitim sırasında onların öldürüldükleri yerden geçmek zorunda kalırdık. Eğitimi tamamlayıp göreve başladığımda doğru mesleği seçip seçmediğimi düşünmüştüm.”
Gezenler hayrete düşüyor
Christina Kraus görev bölgesinde çok sık karşılaştığı olaylar nedeniyle aşırı sağcılık seminerine katılmak istemiş. Bu zor mesleğe hazırlıklı olup olmadığı sorulduğunda, başını sallıyor: “Polisliğin çok çeşitli uğraş alanları var. Çok şey bilmek gerekiyor. Trafik yasaları kadar ceza hukukundan da anlamanız lazım. Eğitim sırasında öğrendikleriniz yetmiyor. Eğitim aldığım yıllarda aşırı sağcılık diye bir mevzu yoktu. Bize hiçbir şey anlatılmamıştı.”
‘Aşırı sağın kurbanları' sergisini gezenler, gördükleri karşısında hayrete düşüyor, bu kadar acımasızlığa akıl erdiremediklerini söylüyorlar. Nasyonal Sosyalist Yeraltı hücresinin işlediği cinayetlerin sergilendiği bölümdeki resimlerin yanında bir dizi isim sıralanmış. Bu cinayetleri medyadan takip edenlerin hiç rastlamadıkları isimler. Hatta bazı maktullerin resimleri bile bulunup sergilenememiş.
Alman aşırı sağı, korkunç yüzünü bütün eyaletlerde gösteriyor. İşledikleri suçların büyük bölümü resmi istatistiklere yansımıyor. Gazetecilerin yaptıkları araştırmalar yardımıyla hazırlanan sergi dört kez revize edilmiş. 1990'lı yılların başlarında düzenlenen saldırılarda çok kişi yanarak can vermişti. Almanya'nın birleşmesinden sonra yabancıları hedef alan saldırılar aniden artmıştı. Korkunç manzaraları o günleri yaşayanlar unutamıyor. Genç okul öğrencileri ise o yıllarda olup bitenleri bu gibi sergi ve tanıtmalar sayesinde öğrenebiliyorlar. Aşırı sağın kendine kurban seçtiği insanlar, mekânsızlar, yoksullar, mülteci adayları ve görünümleri ya da konuşma tarzları nedeniyle Alman'a benzetilmeyenler. Kısacası, sağın Alman anlayışına uygun olmayanlardan insanlık onuru esirgeniyor.
‘Dehşete düştüm’
Punklar, solcular, hastalar, sakatlar, Rusya Almanları, homoseksüeller, Çingeneler, polisler ve örneğin Nazi müziğinden şikâyetçi olma gafletinde bulunanlar da aşırı sağcılar tarafından katledilebiliyor.
‘1990'dan günümüze, sağ şiddetin kurbanları' adlı sergiyi ibretle dolaşan ortaokul öğrencisi Laura, örneğin tramvaydaki yolcuların Neonaziler tarafından tahkir edilmesi durumunda nasıl tepki göstermek gerektiğini merak ediyor. Laura, “Böyle bir duruma seyirci kalmam, diğer yolcularla birlikte saldırganlara mani olmaya çalışıp, fark ettirmeden polise ihbarda bulunurum” diyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor: “Nasyonal Sosyalist Yeraltı'nın cinayetlerinden haberim var. Ama asıl bu sergi sayesinde ayrıntılı bilgi sahibi oldum. Genç bir kadının sırf Nazi karşıtı rozet taktığı için öldürülmesi de beni dehşete düşürdü.”
© Deutsche Welle Türkçe
DW/AG/AG/BÖ/NH