ILGA: Türkiye'de LGBTİ+ bireylere karşı nefret körükleniyor
17 Mayıs 20242024 yılı Gökkuşağı Endeksi'nde Türkiye, LGBTİ+ bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin en geri olduğu Avrupa ülkeleri arasında yer aldı.
Uluslararası Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks Derneği (ILGA) tarafından hazırlanan ve 17 Mayıs Uluslararası Homofobi, Bifobi, Transfobi ve İnterfobi Karşıtı Gün vesilesiyle yayımlanan endekste, 49 Avrupa ülkesindeki LGBTİ+ bireylerin hukuki ve siyasi durumları mercek altına alınıyor.
On bir yıldır yayımlanan endekste, LGBTİ+ bireylere yönelik yasal korumanın durumuna ayna tutuluyor, ayrıca heteroseksüel bireylerle eşit muamele görüp görmedikleri, nefret suçları, nefret söylemleri ve ayrımcılığa karşı korunup korunmadıkları inceleniyor.Türkiye son yıllarda olduğu gibi 2024 yılı Endeksi'nde de LGBTİ+ bireylerin haklarının en geri olduğu ülkeler arasında, 47'inci sırada yer aldı. Durumun Türkiye'den daha kötü olduğu ülkeler ise Azerbaycan ve listenin son sırasında yer alan Rusya.
"Siyasiler ve dini liderler nefreti körükledi"
ILGA, ülke raporları bölümünde Türkiye'de LGBTİ+ bireylerin 2023 yılında karşı karşıya kaldıkları hak ihlalleri ile ilgili olarak da dikkat çekici tespit ve gözlemler paylaştı.
2023 yıl boyunca Türkiye'de siyasetçiler ile dini liderlerin LGBTİ+ nefretini körükleyen çok sayıda açıklama yaptıklarına dikkat çekilen raporda şu değerlendirmeye yer verildi:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle Mayıs ayındaki seçimlere giden kampanya sürecinde en yüksek sesle LGBTİ+ karşıtı söylemleri dile getiren kişi oldu. LGBTİ+ örgütlerinin yasaklanması ve geleneksel aile değerlerinin korunması 2023 kampanyasının en temel unsurlarıydı."
ILGA ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen sene seçim sonuçlarının açıklanması sonrasında yaptığı konuşmada "Aile kurumunu koruma" sözü vererek LGBTİ+ hakları ve örgütleri üzerindeki baskının artarak devam edeceği mesajını verdiği, ayrıca Ekim ayındaki konuşmasında da LGBTİ+ bireyleri "aile için en büyük tehditlerden biri" olarak nitelendirdiği anımsatıldı.
Raporda 2023 seçimleri ile LGBTİ+ karşıtı Yeni Refah Partisi ve HÜDA-PAR'ın ilk kez meclise girdiği, muhalefetin bile LGBTİ+ haklarını savunmakta tereddüt ettiği, Avrupa Konseyi'nden Türkiye'ye "LGBTİ bireylere karşı eşi benzeri görülmemiş nefret söylemine son verme" çağrısının yapıldığı hatırlatıldı.
"Hükümet yanlısı medya nefret söylemi ile hedef gösterdi"
Seçimlerden sonra da hükümet yanlısı medyada LGBTİ+ bireyler hakkında nefret söylemlerinin sürdüğüne dikkat çekilen ILGA raporunda, "Özellikle genel seçimlerden sonra hükümete yakın medyada 'LGBT terörü' ifadesi sıklıkla kullanıldı. LGBTİ+ karşıtı görüşleriyle bilinen Yeni Akit Gazetesi, LGBTİ+ hakları konusunda çalışan baroları sık sık hedef gösterdi. LGBTİ+ olmayı hastalık olarak tanımlayan ve 'uzman' görüşlerine yer veren haberler yapıldı" denildi.
RTÜK'ün LGBTİ+ karşıtı "LGBT propagandasına dur de" kamu spotunun yayınlanmasına onay verdiği, Kaos GL tarafından yapılan suç duyurusunun da savcılık tarafından "Aile kurumunu koruma" gerekçesiyle düşürüldüğü hatırlatılırken, bu kamu spotunu protesto eden 10 aktivistin de gözaltına alındığına dikkat çekildi.
Nefret kaynaklı şiddet
Güvenlik güçlerinin LGBTİ+'ları nefret suçlarından korumakta başarısız olduğu ve çoğu saldırıların da cezasız kaldığına dikkat çekilen ILGA raporunda, hükümetin yasaklar ve sansür yoluyla LGBTİ+ kişileri ve onlarla ilintili konuları "kamusal alandan silmek için acımasızca çaba sarf ettiğine" vurgu yapıldı.
Cinayet ve şiddet eylemlerinin sıralandığı ve bu cinayet ile şiddet eylemlerinin aydınlatılması için gerekli çabanın gösterilmediğine vurgu yapılan raporda ayrıca LGBTİ+ bireylere yönelik polis baskısının da arttığı, "Sivil toplum, gözaltı sayısı azalmış olsa da, polisin işkence ve kötü muamelesinin 2023 yılında her zamankinden daha yaygın olduğunu bildirmekte" ifadeleriyle aktarıldı.
Türkiye'deki Onur Yürüyüşleri'ne ilişkin gözlemlerin aktarıldığı ILGA raporunda, bu yürüyüşlerin sadece radikal dini ve milliyetçi gruplar tarafından değil aynı zamanda siyasi partiler tarafından da hedef alındığına işaret edildi, "Türkiye, sistematik yasaklar, gösterilere yönelik şiddetli saldırılar, kitlesel gözaltılar ve şiddet eylemleriyle ülkede toplanma özgürlüğü hakkını ciddi şekilde ihlal etmeye devam etti" denildi.
Raporda, binlerce kişinin ölümüne ve milyonlarca kişinin yerinden olmasına yol açan 6 Şubat depremlerinin ardından LGBTİ+ bireylerin gıda ve sağlık gibi insani yardımlara erişimde ileri düzeyde ayrımcılık ve engellerle karşı karşıya kaldıkları da aktarıldı, Suriyeli LGBTİ+ mültecilerin de depreminin ardından dışlanma, ayrımcılık ve tacizle karşı karşıya kaldıkları belirtildi.
Türkiye'ye reform çağrısı
ILGA raporunda ayrıca Türkiye'ye LGBTİ+ bireylerin hukuki ve siyasi durumlarının iyileştirilmesi için reform önerileri de sıralandı.
Ankara'ya LGBTİ+ örgütlerinin toplanma ve örgütlenme özgürlüğünü etkin bir şekilde kullanmasının önündeki engellerin kaldırılması çağrısını yapan ILGA, hak savunucularının can güvenliğinin devlet tarafından güvence altına alınması gerektiğine dikkat çekti.
Hem ulusal düzeyde hem de yerelde ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması gerektiğine vurgu yapan ILGA, nefret suçlarına karşı yasal düzenlemelerin yapılmasını, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyetin ifadesine yönelik suçların da bu kapsama alınmasını istedi.
Avrupa genelindeki tablo nasıl?
2024 Gökkuşağı Endeksi'nin ilk sırasında bu yıl yine Malta yer aldı. İlk onda yer alan diğer ülkeler de İzlanda, Belçika, İspanya, Danimarka, Finlandiya, Yunanistan, Lüksemburg, Norveç ve Portekiz.
Aşırı sağcı koalisyonun hükümeti devraldığı İtalya'nın endeksteki sıralaması ise geriledi. ILGA'nın Hukuktan Sorumlu Direktörü Katrin Hugendubel, LGBTİ+ bireylere evlenme ve evlat edinme hakkını tanıyan yasal düzenleme eksikliğinin bunda etkili olduğuna dikkat çekti, Başbakan Giorgia Meloni'nin sadece karşı cinsten ebeveynlerden oluşan aile modelini dayatmak için yasal boşlukları kullandığını söyledi.
DW'nin sorularını yanıtlayan Hugendubel, "Yasalar, siyasi değişimlerin yaşandığı dönemlerde haklarımızı koruyabilmemiz için önemli" diye konuştu.
Ayrımcılık, zorbalık ve nefret söylemi arttı
Bu arada Uluslararası Homofobi, Bifobi, Transfobi ve İnterfobi Karşıtı Gün olarak kutlanan 17 Mayıs vesilesiyle Avrupa Birliği İnsan Hakları Ajansı (FRA) da yaptığı bir anketin sonuçlarını yayımladı.
Avrupa genelinde 100 bin kişinin katıldığı anketin sonuçlarına göre LGBTİ+ bireyler kimlikleri konusunda artık daha açık. Bu konular okullarda, bu türden son büyük araştırmanın yapıldığı beş yıl öncesine kıyasla daha fazla konuşuluyor.
Ancak katılımcılara göre ayrımcılık, zorbalık ve nefret söylemi günlük yaşamda arttı. On LGBTİ+ bireyden biri, şiddet içeren saldırılara maruz kaldığını söyledi. Bu oran beş yıl öncesine göre biraz daha yüksek.
FRA'dan Miltos Pavlou, DW'ye "LGBTİ+ bireyler kim olduklarını artık daha fazla gösteriyorlar. Topluma daha sık dahil edilmeyi talep ediyorlar. Daha görünür oldukları için, özellikle de gençler, daha sık şiddet ve tacizin hedefi oluyorlar" dedi.
Nefret ve şiddetin sadece LGBTİ+ bireyleri hedef almadığına vurgu yapan Pavlou, "Genel olarak nefret ve şiddetin internette yaygınlaştığına tanık oluyoruz. AB'nin yeni yasal araçları kullanarak bununla daha etkin bir şekilde mücadele edeceğini umuyoruz" diye konuştu.
DW/ BR, DA, JD
DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim?