İtalyan doktor: Kimsenin kimseyle buluşmaması sağlanmalı
24 Mart 2020Son iki gündür verilerde hafif düşüş gözlenmeye başlanan İtalya’da, kuzeydeki 130 bin nüfuslu Bergamo kenti Covid-19 salgınından en çok etkilenen kent oldu. Ölü sayısının 1176, vaka sayısının da 6 bin 500'e ulaştığı kentteki vakaların yüzde 20'si sağlık çalışanlarından oluşuyor. Bergamo'daki üç bin hekim ve sağlık çalışanının 600’üne virüs bulaşmış durumda. Ülke genelinde hayatını kaybeden 23 doktorun ikisi buradan. Askeri araçlarla taşınan naaşların dramatik görüntüleriyle özdeşleşen Bergamo'nun bu mücadelesinde sembol haline gelen Papa 23. Jean Hastanesi'nin yoğun bakım ve reanimasyon bölümü şefi Prof. Dr. Luca Lorini, DW Türkçe'ye konuştu.
Ülkede, "evde kalın" çağrılarının da ötesine giderek "kimse kimseyle buluşmasın" duruşuyla dikkat çeken Luca Lorini, "iyi" ya da "kötü" vermekte oldukları ağır mücadeleyle öncü haline geldiklerini ve bunun diğerlerine de örnek olması gerektiğini söylüyor. Lorini, "Türkiye’deki meslektaşlarınıza tavsiyeleriniz nelerdir?" sorumuza şöyle yanıt veriyor:
"İlk söyleyeceğim şey, eğer hükümet doğru adımlar atmazsa, doktorlar bu denizi küçük bir kaşıkla boşaltmaya başlamak zorunda kalır. O halde, derhal her şeyi durdurup, kimsenin kimseyle buluşmamasını sağlamalı. İkinci şey ise; büyük rakamlara kendilerini hazırlamalılar. Organizasyonel modelleri incelemeliler. Aksi halde bu dalga, doktorları ve hastaneleri ezer geçer. Biz bunları çok önemli dergilerde de yazdık. Neyi yanlış, neyi doğru yaptık, o makalelerden öğrenilebilir."
"Evde kaldığınız her gün binlerce hayatı kurtarırsınız"
Pazar ve pazartesi günü İtalya’da vakalarda düşüş gözlendiğinin iyiye işaret olduğunu, ancak tedbiri elden hemen bırakmanın doğru olmadığını dile getiren Lorini, "İki şekilde yorumlamak lazım bu rakamları. Pozitif olan birincisi; bu ölümcül mücadeleyi kazanmak için -benim de sosyal medyadaki etiketlerim gibi- dışarı çıkmamak yerine kimse kimse ile buluşmasın. Bu, evde kal mesajından çok daha güçlü" diyor.
Bu rakamları ikinci okuma şeklini de, "Sorunu aşmaya başladığımızı düşünerek, tedbirleri gevşetmeye başlarsak birkaç günde binlerce insanın ölümünü görebiliriz. Bu tedbirlerden vazgeçmemeliyiz. 15 gün önce gecikmeyle başladığımız sıkı tedbirler işe yaramaya başlıyor, ancak dört, beş, altı hafta daha gerekecek bunun daha olgunlaşması için" diye ifade ediyor.
İtalya gibi birçok ülke, salgının önünü kesmek için peş peşe sokağa çıkma yasağı koyarken, Türkiye'de bunun sadece çağrılarla dile getirildiğini aktardığımız Luca Lorini, "Sevgili Türk halkı, sizi bazı görseller göstererek de ikna edebilirim, her gün mezarlıklara taşıdığımız çok sayıda tabutun bulunduğu. Krematoryumların kapasitesi artık bunlara yetişemiyor" mesajını veriyor.
"Her evde kaldığınız gün, onlarca, yüzlerce, binlerce hayatı kurtarırsınız" diyen Lorini, "Birilerinin size sokağa çıkma yasağını diretmesini beklemeden bu müdahalenin yapılmasını derhal (hükümetten) isteyin. Bakın, bizim 15 gün önce yaptığımız gibi. İki gündür rakamlar düşmeye başladı. Bu, virüse karşı en etkili ilaçtır" diye sözlerini sürdürüyor.
Luca Lorini, kendi acil servislerinde de rakamların düşüşünü görmeye başlamalarının, ülkede alınan sıkı tedbirlerin sonucu olduğunun tekrar altını çizerek, "En kötü günlerde günde 90-100 hastayı gördük acil serviste. Bu son günlerde ise 55-60 gördük" diyor ve alınan sonuçların süreklilik kazanması için zamana ihtiyaçları olduğunu vurguluyor.
"Şampiyonlar Ligi maçı, bu hale gelmemizin nedenlerinden biri"
Prof. Luca Lorini, Bergamo'nun neden bu kadar etkilendiği sorusunun bir dizi cevabını da şöyle sıralıyor: "İlki; coğrafi yapısı. Bergamo, iki vadi arasına kurulu ve toparlayıcı bir huni yapısı var. Codogno, Lodi gibi virüsün ilk çıkış yerleri gibi etrafında çok sayıda ovalar yok. Yani farklı bir dağılımı var. İkinci nedeni ise; muhtemelen Bergamoluların, bu vakalardan birkaç gün önce Şampiyonlar Ligi maçı (19 Şubat'taki Atalanta-Valencia karşılaşması) oynamış olması. Biz bilmiyorduk ama virüs ortalarda zaten dolaşıyormuş. Stadyumda 40 bin Bergamo taraftarı vardı hep birlikte. Her golden sonra birbirlerine sarılıyorlardı. Böylece büyük bir bulaştırma deposu oldular. Üçüncü neden ise; sıkı tedbirler geç alındı. Codogno (ilk vakanın görüldüğü kasaba) üç gün sonra, Bergamo ise 20 gün sonra kırmızı bölge ilan edildi!"
İtalya’da hükümetin geç de olsa aldığı tedbirlerin bu savaşı kazanmanın tek yolu olduğunu ifade eden Lorini, "Ancak bunların 15 gün daha erken yapılmasını tercih ederdim. Ölenler de bunu tercih ederdi!" diyor.
"Vuhan'dan sonra en büyük yoğun bakım hastanesine dönüştük"
Vuhan’dan sonra dünyanın en büyük, 100 hasta kapasiteli Covid-19 yoğun bakım ünitesini oluşturduklarını da anlatan Luca Lorini, "Bunların 88’i Covid-19 hastası. Ancak diğer bölümlerde 400 yatak var ve bunların çoğu da Covid-19 departmanlarına dönüştürüldü. Buralarda da orta yoğun bakım temelli hastalar bulunuyor. Hem hastaneyi hem de doktorları dönüştürmek zorunda kaldık bu süreçte. Cerrahlar, dahiliyeciler, radyoloji doktorlarına, anestezist ve yoğun bakımcıların yaptıkları işleri yaptırıyoruz ve bu işi çok iyi başardılar. Onlara kurs verdik ve sonuçlar çok iyi" diye aktarıyor hastanedeki şartları.
Dünyanın hiçbir ülkesinin bu salgına hazır olmadığını söyleyen Lorini, "Çünkü sanırım kimse böyle bir şey görmedi. Belki 1500-1600’lerde Rönesans’taki sıtma, kolera, veba dönemlerini düşünebiliriz. Onlardan sonra dünya bir daha hiç böyle bir şey görmemişti. Dünya hazır değil buna. Ancak çok önemli şeyler yaptık. Bu hikâyeden çok dersler almamız daha önemli olacak. Çünkü bu tekrar edecek. Umarım 300 yıl sonra olur ama tekrar edecek. Ve bizler hazır olmalıyız" diye öngörülerini dile getiriyor.
"Bu ilaç işe yarıyor diyen doktorların tıpla ilgisi yok"
Diğer ülkelere göre daha önde olan İtalya’nın en önemli ödevinin, gerek yaptığı iyi şeyler olsun, gerek kötü yaptıkları şeyler olsun herkese deneyimlerini aktarmak olduğunu ifade eden Lorini, şimdiden "Covid-19’un ilacı bu" diyerek ortaya çıkan doktorlara tepkisini şöyle dile getiriyor:
"Hastanemizde şu an 500 hasta için en az 10 farklı tedavi protokolü denemekteyiz. Bunun işe yaraması için çift kör deneyi dediğimiz deneycilerin bunu bilmemesi gerekir. Yani bizler bu deneysel tedavinin hangi hastaya uygulandığını bilmiyoruz. Aksi halde verileri değiştirme riskine düşebiliriz. Bu nedenle henüz verileri bilmiyoruz ama hissiyat iyi gitmesi yönünde. Bilim, çok başka bir şey. Bilim, istatistiksel anlamda anlamlı bir rakamı alıp zarfları açarak kimin bunu yaptığını görmek. O anda, dünyaya, o ilaç, o plazma, antikorlar işe yarıyor mu, yarıyorsa nasıl yarıyor diyebiliriz. Yüzde kaç iyileşiyor ya da iyileşmiyor, bunu söyleyebiliriz. Ancak internet ve TV’lerde korkunç şeyler oluyor. Bir doktor çıkıyor, bir ilaç gösteriyor ve 'Bu işe yarıyor' diyor. Bir diğer yandan başka bir doktor çıkıyor, 'O antibiyotik işe yarıyor' diyor. Bunların tıpla alakası yok."
Virüs bulaşanların yüzde 20’sinin sağlık çalışanı olduğu Bergamo'da iş güvenliklerine ilişkin şartları sorduğumuz Luca Lorini, "Savaşa gitmeden önce ölebileceğini bildiğin gibi bu işi yaparken de ölebileceğimizin bilincindeyiz. İtalya’nın her bölgesinde şartlar farklı. Biz ise çok iyi organizeyiz. Evet, belki güvenliğimizi sağlamak için dört beş günlük malzememiz yok, bugün ve yarın akşama kadar var ama yarın bir sonraki iki gün için materyal zaten geliyor. Ancak şimdiye kadar hiçbirimiz savaşa silahsız çıkmadık" diye konuşuyor.
Esma Çakır
© Deutsche Welle Türkçe